Ülkemizin geleceği ve teminatı olan çocuklarımızı eğitmek ve yarınlara hazırlamak için okullardaki temizlik ve güvenlik elemanı eksiğine rağmen, PCR testi dayatmalarına rağmen ve buna benzer birçok sıkıntıyı sineye çekerek mesleklerini icra eden eğitimcilere yönelik saldırılar, gün geçtikçe önlem alınmadığı için artarak devam ediyor.
Mesleğinin manevi karşılığı olan saygının bile kendilerine çok görüldüğü; sözlü taciz, saldırı, darp, silahla yaralama gibi olayların sıradanlaştığı, maalesef kanıksandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bugün gelinen noktada, öğretmene saygı sorunu en temel meselelerimizden biri haline gelmiştir. Ülkemizin geleceği olan çocuklara bilgi, beceri ve değer kazandıran öğretmenlere reva görülen muamele düşündürücü olduğu kadar vahimdir.
Son olarak Mardin; Dargeçit İlçemizin Gazi Ortaokulu Beden Eğitimi Öğretmeni olan arkadaşımıza sözlü ve fiziki şiddet uygulayan hakim olmuş, ancak sinirlerine hakim olamamış, bir velinin saldırısına maruz kalmıştır. Bu durum biz eğitimcileri derinden üzmüş ve geleceğe yönelik mesleki kaygımızı daha da artırmıştır.
Olaylar karşısında sabrın önemini en iyi bilenlerin öfkeyle hareket etmesi, beraberinde birçok soruyu akla getirmektedir. En ufak bir olay karşısında bile sorup sorgulamadan, o anlık duygularla hareket edenler, nasıl adalet dağıtabilir. Öfkenin esaretinde olan bir beyin, nasıl sağlıklı bir karar verebilir. Makamından aldığı güç, insanı haklı kılar mı?
Eğitimi sadece bilginin aktarımı olarak gören ve çocuklarda istenildik davranışlar kazanması için aynı zamanda eğitimin bir parçası olan davranış kazandırmaya dönük her hamleyi farklı algılayan veliler, öğretmeni sadece bilgi aktarma makinesi olarak görmeye başladı. Okulda öğrencinin genel kuralları öğrenmesi için, öğrenciyle yapılan görüşmeyi, uyarıyı çocuğuna şiddet olarak algılanması ne kadar doğru!
Öğrencinin davranışsal yanlışını, zamana riayet etmesi gerektiğini, okul kurallarını ifade edemeyen bir öğretmen, çocukları nasıl yarınlara hazırlayabilir ki?
Hayatlarını, çocuklara vakfeden eğitimcilere yönelik şiddet olaylarının önü alınmaz ise, gereken tedbirler ivedilikle hayata geçirilmez ise, öğretmene iade-i itibarda bulunulmaz ise, öğretmenlik Meslek Kanunu destek kanunu şeklinde bir an önce çıkarılmaz ise şiddet hastalığı bütün toplumu saracak, bu cennet vatan, cinnet ülkesine dönüşecek, dolayısıyla yarınlarımız karanlık olacaktır.
Bakanlığın zorunlu olmadıkça velilerin okula girmemesi gerektiğine dair yazısına rağmen bu durumun yaşanması sorunun büyüklüğünü gösteriyor. Okullar açılırken güvenlik görevlisinin olmaması, temizlik elemanlarının yetersiz veya olmayışı, disiplin zaafının olması, alınan tedbirlerin uygulanamaması, veli ve öğrenci merkezli şiddetin en temel nedenlerinden biri olarak görülmelidir.
Ayrıca, caydırıcı önlemlerin alınmaması da olayların aralıksız devam etmesine, mesleğin itibar kaybına uğramasına sebep olmaktadır.
Şiddet hadiseleri öğretmenlerin ruh dünyasında tamiri mümkün olmayan yaralar açmakta; mesleğe ilişkin güvenlerini kaybederek, mesleki verimliliklerinin düşmesine neden olmakta ve eğitimin niteliğine de doğrudan etki etmektedir. Bu durum, herkesin sorumluluk üstlenmesini, bu kötü gidişin durdurulması için harekete geçilmesini gerektirmektedir. Toplumsal sorun haline gelen şiddet hadiselerine ortak tavır geliştirmek ve çözüm bulmak, sorunun üstesinden gelinmesi için sorumluluk almak elzemdir. Bugün Mardin, Dargeçit’den bir kez daha ifade ediyoruz: Eğitimcileri şiddetin hedefinde olan bir toplumun geleceği karanlıktır. Ciddi bir sorun olan şiddete çözüm bulunması için, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere herkesi elini taşın altına koymaya davet ediyoruz.
Eğitim camiamıza geçmiş olsun diyoruz.
Eğitim-Bir-Sen Mardin Şubesi