Yeni bir eğitim-öğretim yılının eşiğindeyiz.
Bir pazartesi okula başlamak pek sıcak gelmiyor insana, hastalık tablosu oluyormuş ama işimiz, gücümüz eğitim ne yapalım.
İki aylık dinlenme süremiz vardı.
Herkes kendi özel şartlarına göre bir yerlere gitti.
Aile büyüklerini ziyaret ederek sılai rahim yapmak isteyenler olduğu gibi, tatil beldelerine giderek deniz ve güneşin tadını çıkarmak isteyenler de vardı.
Tatil yapmakla yapmamak aynı sanki.
Mesela ben bu sene çok farklı tatil imkânlarından yararlandığım halde dinlendiğimi hissetmiyorum.
Yeni bir döneme başlıyorum diye kendimde bir şevk ve heyecan göremiyorum, siz görüyor musunuz?
Okula başlayacağız da ne olacak, eski tas eski hamam.
Bu arada sormadan edemeyeceğim, sivil itaatsizliğimiz devam edecek mi?
Henüz yasalaşan bir durum olmadığına göre, eylem devam etmeli, değil mi?
Önce en tatsızından bir kurul toplantısı, Müdür bey konuşacak, öğretmenler dinleyecek.
Belki bir-iki öğretmen itirazi bir şeyler söyleyecek, bir ihtimal çıngar çıkacak da ortam biraz farklılaşacak.
Bu sayede biraz heyecan falan olacak.
Aslında eğitim bireylerde istendik davranışlar oluşturma sanatıymış, ne demekse.
Eğitim tamamen bir talep meselesidir.
Alan da veren de talip olacak.
Öğrencinin talip olması demek eğitimin zorunlu değil gönüllü olması demektir.
Yani öğrenci olunmayacak, talebe olunacak.
Vatandaş ve çocuğu karşımıza bir şey öğrenmeyi isteyerek gelecek.
İlköğretimi geçelim, orta ve lise eğitimini zorunlu kılmak en azından vicdansızlıktır.
Koca koca adamlara illa şunu okuyacaksın ama bunlar senin için gerekli değildir demenin insan onuruna ve erdemine yakışır bir durum olduğunu iddia edebilecek bir akıl sahibi var mı?
Çocuk talebe olurken hoca da öğretmen olmayacak.
Tam anlamıyla etrafına ilim ve irfan saçan bir müderris olmalı.
Müderris, yani ders yapan, dersi önceleyen, dersle her daim haşir-neşir olan biri.
İşte bu vasat oluşursa okullar bizim için cazip hale gelecektir.
Şartların istediğimiz kıvamda olması yine bizim elimizde, hepimiz öncelikle dünyanın en önemli işiyle meşgul olduğumuzun bilincine varmalıyız.
Çocuklar bize emanet.
Emanetin kadrini kıymetini bilelim.
Emanet çok yüce ve kutsal olduğu için, emanet edilende bu emanetle şerefyap olur.