Gazete Habertürk'ten İrem Koca'nın haberi...
Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi sınırları içinde Telçeker Köyü yakınlarında olduğu belirtilen Nuh'un Gemisi'yle ilgili yapılan çalışmalarda ismi öne çıkan bilim insanı Doç. Dr. Salih Bayraktutan, Yüzbaşı İlhan Durupınar'ın keşfettiği iz üzerinde 30 yıldır 'efsane'nin izini sürüyor.
Telçeker Köyü'nde 1985 yılında ilk araştırmayı gerçekleştiren Doç. Dr. Salih Bayraktutan'dı. 1972 yılında ODTÜ Jeoloji Bölümü'nden mezun olan Bayraktutan 1983 yılında ODTÜ'de doktorasını yapıyordu. OHAL yıllarına denk gelen bu dönemde Ankara 3. Ordu Komutanlığı'nın üniversite rektörlüğüyle yaptığı görüşme sonucunda teknik personel olarak Nuh'un Gemisi kalıntısına bakmak üzere görevlendirildi.
Bayraktutan, bu gizemli kalıntının hayatına nasıl girdiğini şu sözlerle anlattı: "Beni olay yerine götürdüler. 12-13 Amerikalı vardı. Aralarında din adamı ve doktor da vardı. Birtakım bantlar, şeritler kullanarak izinsiz çalışma yapmışlar. Numune almışlar. Burası İran sınırına birkaç kilometre uzaklıkta olduğu için yaptıkları çalışmalara izin verilmedi. Sınır dışı edildiler."
'ÇALIŞMALARIN SONUNU GETİREMEDİK'
Bu olayın üzerine California Üniversitesi Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'ndan John Baumgardner ve Salih Bayraktutan kurdukları ekiple kapsamlı bir çalışma başlattı. Bayraktutan, 80'li yıllardaki yoğun araştırma sürecini, "Üç gün çalıştım. Yapılan araştırmanın 1/20 oranında plan çizelgesini çıkardım. Bir jeofizik projesi yaptık. Raporumuzu yazdık. 'Evet bu bir gemi oluşumu izidir. Gövdeyi gördük ve bir an önce bölgede arkeolojik çalışmalar başlatılmalı' sonucuna vardık. Başka çalışmalar da yaptık ama sonunu getiremedik. 1987'de 4 tane sondaj yaptırdım, o zaman bizim istediğimiz teknoloji yoktu" sözleriyle anlatıyor.
'İKİ KATLI BİR YAPI OLDUĞUNU BİLİYORUZ'
Bilim dünyasını ikiye ayıran keşif hakkında Bayraktutan şöyle konuştu: "Yeraltı radar görüntülerini aldığımızda konu aydınlanacak. Şu anda bu, yüzde yüz Nuh'un Gemisi'dir diyemeyiz ama yıllar önce açıkladığımız raporda söylediklerimizin arkasındayız. Bunun insan eliyle yapılmış, gemi şeklinde, içinde iki katı olan bir yapı olduğunu biliyoruz." Bayraktutan, Iğdır, Ağrı ve Erzurum üniversitelerinin ortak yürüteceği bir projeyle tekrar yeraltı radar taramaları yapılacağını ifade etti.
80'li yılların sonunda yapılan araştırmaların bilim adamları ve dönemin bazı yetkilileri tarafından desteklenmediği için yol alınamadığını düşünen Bayraktutan, "Bilim dünyası, içinde inanç meselesi olduğu için kesinlikle desteklemedi. Ben yanaştım ama çok tenkit edildim. Bakanlık müsteşarları ünlü ören yerlerini sayarak, 'Buraya bekçi tayin edemiyoruz, Allah'ın dağına nasıl edelim' dedi. Ama dönemin valisi ve başbakanlık dışişleri yetkilileri çok ilgilendi" sözleriyle yeni yapılacak araştırmalarda bilim dünyasının desteğini beklediklerini ifade etti.
'ARKEOLOJİK ÇALIŞMAYA UYGUN DEĞİL'
Bayraktutan şöyle devam etti: "Burada arkeolojik çalışma yapmak uygun değil. Kazı izni verilmesi yanlış olur. İyi yapılmayan arkeolojik kazı burayı tamamen tahrip eder. Yıllar içinde yapılan kaçak kazılar ve numune arayışı nedeniyle kalıntı tahribata uğruyor; kenarlarından dökülüyor. İlk zamanlar ölçüleri 155-160 metreydi. Genişliği 50 metre civarındaydı, derinliği ise tahminen 13 metreydi. Ama şimdi daha küçük."
Doç. Dr. Salih Bayraktutan'ın 80'lerde yaptığı araştırmanın raporu hala Nuh'un Gemisi'ni araştıranlara ışık tutuyor
'NUH'UN ŞEHRİ: AĞRI
Geçen yıl göreve gelen Ağrı Valisi Süleyman Elban, Nuh'un Gemisi olduğu iddia edilen kalıntılar hakkında, "Bilim dünyasında aksine bir tez yayınlanmadığı sürece biz bilimsel olarak buna inanmaktayız" görüşünde. Vali Elban, işin turizm kısmına yoğunlaştıklarının altını çizerek, şunları söylüyor: "Turizm ve kalkınma açısından da çok önemli bir gelişme. Bunu değerlendirmeliyiz. Şehir merkezinde Nuh'un Gemisi Müzesi yapmaya başladık. Uluslararası düzeyde, Nuh Peygamber'le ilgili kitapların, objelerin, fotoğrafların tamamının yer alacağı bir müze olacak. Bir hediyelik eşya dükkanı yapılabilir. 2019 sonbaharında büyük kısmı bitmiş olur. Havalimanına inildiği anda büyük bir Nuh'un gemisi maketi ziyaretçileri karşılayacak. Geçmişte Walt Disney'den gelen teklif gibi bugün teklif gelse memnuniyetle değerlendiririz. Ağrı'nın Nuh'un şehri olduğunu göstermek istiyoruz. Burayı geliştirmek için elimizden geleni yapacağız."
MÖ 3300-3500 yılları arasında büyük tufan sonrası Nuh Peygamber'in gemisinin oturduğu iddia edilen Ağrı Doğubayazıt'a bağlı Telçeker Köyü'ndeki bölge
'KALKINMAMIZ İÇİN İYİ OLUR'
Ağrı nüfusunun yarısı şark görevini yapan memurlardan oluşuyor. Merkezde bir sinema, birkaç kebapçı ve tek tük kafeler var. Sosyal hayat oldukça sınırlı. İran'a komşu olan Doğubayazıt'ta ise hayat daha hareketli.
'NUH 'UN GEMİSİ ÇIKARSA GÜZEL OLUR'
Yan yana dükkanların olduğu, her tezgahta sınır ötesinden gelen çeşit çeşit çayların, taze hurmaların bulunduğu Büyük Pasaj, yerli halkla etkileşime geçmek için en uygun yer. Burada yediden yetmişe konuştuğumuz herkes Telçeker'deki izi gidip görmemiş olsa da 'efsane'den haberdar. Genel kanı ise "Varsa çok iyi olur, daha çok turist gelir" şeklinde. Büyük Pasaj'da parfümeri dükkanı işleten Veysel Çakan, "Çocukluğumuzdan beri burada öyle bir şey olduğunu söylüyorlar ama kimse kanıtlayamadı. Ben gördüm, benziyor gerçekten ama Nuh'un Gemisi mi değil mi bilemiyoruz tabii. Öyle çıkarsa güzel olur, işlerimize de faydası olur" dedi. Kozmetik ürünleri satan Kenan İsmiloğulları ise "Nuh'un Gemisi'yle ilgili buraya birçok araştırmacı, gazeteci geliyor yıllardır. Sonra gidiyorlar. Biz de bilmiyoruz ne olduğunu. Doğubayazıt'ın kalkınması için iyi olabilir" sözleriyle Çakan'a katılıyor.
'CUDİ, YÜKSEK YER VE BEREKETLİ TOPRAK'TIR'
Nuh'un Gemisi kitabının yazarlarından Ağrı Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Erkan Kösedağ, "Biz Nuh'un Gemisi'nin Telçeker'de olduğunu söylüyoruz. Cudi'nin çevresi araştırıldı ve öyle bir kalıntı olmadığı anlaşıldı. Cudi, aynı zamanda 'yüksekçe bir yer ve bereketli topraklar' anlamına geliyor. Bütün kutsal kitaplarda yer alan Nuh'un Gemisi'nin burada olması tabii ki bize hem gurur verir hem de turizm açısından oldukça önemli" dedi.
DİNİ KAYNAKLAR NE DİYOR?
MÖ 3300-3500 yılları arasında yaşandığı tahmin edilen Nuh Tufanı Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim'de farklı anekdotlarla anlatılıyor. 190 yıldır devam eden bilimsel ve bağımsız araştırmalarda kaynak olarak kullanılan dini kitaplar, tufanı şu şekilde anlatıyor:
KURAN-I KERİM (HUD SURESİ)
"Nuh'a şöyle vahyolundu: Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma. Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır. Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları. Ama Nuh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti. Ve denildi: Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut. Ve su çekildi. İş bitirilmişti. Gemi, Cudi üzerine oturdu ve haykırıldı: O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"
TEVRAT (YARATILIŞ)
"Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak. Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap. Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. Yanına hem kendin hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ileride yemek üzere depola. Nuh 600 yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı. Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı. Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat Dağı'na oturdu."
İNCİL (YARATILIŞ)
"Yüz elli gün geçtikten sonra sular azaldı. Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat dağlarına oturdu. Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı. Kuzgunu dışarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu. Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi. Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuh'un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı. 17 gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı. Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı. Yedi gün daha bekledikten sonra güvercini yine gönderdi. Bu kez güvercin geri dönmedi. Nuh 601 yaşındayken, birinci ayın birinde yeryüzündeki sular kurudu.