Bakanlık, birçok okulda ikili eğitim yapılmasına rağmen 5 yıl önce ortaokullarda, 30 olan haftalık ders saatini artırmıştı. O zaman birçok ulusal tv. kanalına çıkarak öğrencilerin okula daha erken başlayıp daha geç çıkmalarına neden olacak bu uygulamanın yeni okul binaları yapılarak derslik açığı kapatılana kadar ertelenmesini önermiştim.
Bu yıl birçok kanalda derslerin çok erken başladığı ve geç bittiğine ilişkin haberler yapıldı. Normal eğitime geçmek hepimizin arzusu ancak apar topar yapılan bir geçişin birçok sorun doğuracağı aşikar. Türkiye apar topar yapılan 8 yıllık kesintisiz eğitim geçişinde de, 4+4 kademeli eğitime dönüşte de birçok sıkıntı yaşadı. Hazırlıksız, apar topar geçişlerin zararlarını gördük. Bu nedenle normal eğitime geçiş hedefine en doğru şekilde ulaşabilmek için en ince ayrıntıısına kadar hesaplanmış bir geçiş süreci planlanmalıdır.
1- Geçiş sürecinde kaynaklar israf edilmemelidir. Geçen öğretim yılında birçok okulda onarımlar yapıldı. Örneğin bir okulun yıllardır yeni bina talebi yerine getirilmediği için eski binası onarıma alındı önce tüm çatısı aktarıldı daha sonra öğrenci tuvaletleri kırılarak tamamı yenilendi, öğretmen tuvaletleri yapıldı, tüm derslik kapıları sökülerek yenilendi. Bu kadar bakım onarım ve masraftan sonra 8 ay sonra binanın yıkılarak yerine yeni bina yapımına karar verilmiş. Ülkemizin birçok yerinde benzer durum sözkonusu.
2- Okul bahçelerine yapılması planlanan yeni binalar zaten dar olan okul bahçelerinde oyun alanı bırakmayacak. Apartmanlarda dört duvar arasında ezilen çocukların tek nefes alma yeri olan teneffüs alanları da ellerinden alınacak.
3- Somutlaştırmak için bir örnek vereyim. 1400 öğrencisi olan bir okulda bahçe 1400 m2 olsun. Bu okulda ikili eğitim olduğu için bahçede her dönem 700 öğrenci bulunur.Yani çocuk başına 2 m2 bahçe alanı düşer. Normal eğitime geçmek için Okulun bahçesine 32 derslikli yeni bir bina yaptığınızda geriye muhtemelen 400-500 m2 alan kalır. Üstelik okul normal eğitime geçeceği ve aynı anda 1400 öğrenci okulda olacağı için öğrenci başına yarım metrekare bile yer kalmaz. Normal eğitime geçişle tüm öğrencilerin okulda olacağı ve buna göre bahçe ihtiyacı olacağı gözden kaçırılmamalıdır.
4- Okul yıkım ve yapım sürecinde öğrencilerin önümüzdeki öğretim yılında başka okullara taşınması gerekecektir. Ancak bazı mahallelerde öğrencilerin gidebileceği yakın okul bulunmadığı veya yakın okullarda da bina yapımı olduğu için sorun yaşanacak. Bu taşımayı velinin kendi imkanıyla yapması istenecek birçok aile servis tutmak zorunda kalacak. İmkanı olmayan veliler sıkıntı yaşayacak. Bu durumun şikayetlere neden olacağını şimdiden söyleyebilirm.
5- 20 şubeli bir okulun şube mevcutları 40 civarında, normal eğitime geçiş sürecinde bu okula 16 derslikli bir okula taşınması düşünülmüş. Bu durumda şube birleştirme zorunluluğu doğacak ki şube başına öğrenci mevcudu 50 ye çıkacak. Bu durum eğitim-öğretimi olumsuz etkileyecek. Aynı zaman öğretmen normunda da değişikliğe neden olacak ve bazı öğretmenler norm fazlası duruma düşecek.
Kadınların işgücü piyasasında daha fazla yer aldığı günümüzde ikili eğitim yapan çocukların bakım sorunu genellikle yarım günlük bakıcılarla çözülmektedir. Çalışan anneler özellikle ikili eğitim yapan okullara çocuklarını göndermektedirler. Normal eğitime geçişle birlikte anne işe gittikten bir saat sonra okula gidecek olan çoğun bakımı, öğle arasındaki beslenmesi ve bir saati aşan bu süredeki güvenliği, ders bittiğinde annesi işten gelmeye daha 2 saat kalan çocuğun bu süreyi nerede nasıl geçireceği iyi düşünülmeli ve buna ilişkin çözümler bulunmalıdır. Çünkü birkaç saatliğine bakıcı bulmak mümkün değildir. Onbinlerce ailenin yaşayacağı bu sorun iyi hesaplanmalıdır. Bakanlık Etüt Eğitim Merkezlerini de kapattığı için veliye çocuğunu böyle bir kuruma gönderme alternatifi de kalmamıştır.
Bu vatanda yaşayan her çocuk bizim için bir değerdir. Çocukların sağlıklı gelişimi açısından normal eğitime geçmemiz elbette gereklidir. Ancak sırf bir şeyler yapılsın mantığıyla hareket edilmemeli, en ince ayrıntısına kadar hesaplanmış bir geçiş süreci planlanmalıdır. Bir mülki amirin “şuraya şu kadar okul yapın” demesiyle ortaya çıkacak sorunlar “ettiğimiz hayır ürküttüğümüz kurbağaya değmez” türünden sonuçlar doğuracaktır.
Normal eğitime geçişle ilgili Bakanlığımıza tavsiyem:
2013 yılında “Okul projeleri mutlakta değişmeli” başlığıyla kaleme aldığım bir yazı olmuştu. İlkokul ve ortaokul binaları ayrıldığı için artık 8 sınıfın bir arada bulunduğu devasa binalara ihtiyaç kalmadığını 4 sınıfa göre küçük ilkokul ve ortaokul binaları yapılmasını önermiştim. Bakanlık hala eski okul projeleriyle 32 derslikle okullar yapmaya devam ediyor. Bu tür binalar içinse özellikle yerleşik mahallelerde yeterli arsa bulunamıyor. Zorla yapılırsa da çocuklara oyun alanı kalmıyor.
Tavsiyem; 12- 16 şubenin öğrenim göreceği butik okullar açılması.Bu tür okullar 2-3 daireli bir bina arsasına sığabilecek şekilde tasarlanmalı. Bu tür okulları yapılması arsa bulamama sorununu ortadan kaldıracaktır. Bakanlık okul olabilecek tarzdaki binaların kiralanması yoluna da gidebilir. Nitekim birçok özel okul bu şekildeki binalarda açılmaktadır.
Doğan CEYLAN