Niteliksiz bürokratlar iktidar havuzunu hızla boşaltıyor
Matematikte havuz problemi bütün öğrencilerin bilmek zorunda olduğu bir konudur. Acaba bu kural kamu yönetiminde nasıl işler ve sorular nasıl çözülür? İşte bu yazımızda niteliksiz bürokratların iktidara verdiği zararı açıklamaya çalışacağız.
HAVUZDAKİ BALIKLARA HİSSETTİRMEDEN HAVUZUN SUYU NASIL BOŞALTILIR?
Zamanın birinde, bir filozof öğrencileriyle havuz başında hem çay içmekte hem de onları kendi usulünce eğitmektedir. Filozof, öğrencilerine su dolu havuzu ve havuzun içindeki balıkları göstererek balıklara hissettirmeden havuzdaki suyu nasıl boşaltırsınız diye sorar. Öğrencilerden her birisi kendince bir çözüm önerisi getirerek, kimisi havuzun yanında bulunan kovalarla suyu boşaltacağını, kimisi havuzun altındaki vanayı açarak suyu boşaltacağını söyler. Öğrencilerin getirdiği çözümler üç aşağı beş yukarı bu şekildedir.
Filozof çay içtiği bardaktaki kaşığı çıkararak havuzun kenarına gider ve havuzdan bir kaşık su alarak dışarı atar ve bunu birkaç defa tekrarlar. Öğrencilere der ki, havuza dışardan su gelmediği için havuzun içindeki su sınırlıdır. Dolayısıyla bıkmadan usanmadan ısrarla küçük kaşıklarla havuzdaki suyu boşaltmaya çalışırsanız hem su dolu havuz boşalır hem de balıklar suyun boşaldığını hissetmezler.
KAMU YÖNETİMİNDEKİ İKTİDAR GÜCÜ DE SU DOLU HAVUZ GİBİDİR
Kim ne derse desin, iktidar partileri seçim kazanır, kamu yönetiminde ise bürokratlar etkindir ve yönetim onların kontrolündedir. Çünkü konu uzmanı olanlar bürokratlardır. Hangi iktidar partisi olursa olsun bu kural değişmez. Yani ister bürokratik oligarşi diyelim ister başka bir ad verelim ama kural kesinlikle değişmez. Bu nedenle iktidar sürelerini su dolu havuza benzeterek konuyu açıklamaya çalışırsak konunun özü daha iyi anlaşılır.
Bu bağlamda iyi ve nitelikli bürokratları havuza giren suya, niteliksiz bürokratları da havuzdan çıkan suya benzetebiliriz. Bu noktadan bakılırsa bürokratın kalitesi ne kadar düşük olursa havuzun suyu o kadar boşalacak kalite ne kadar artarsa da havuzdaki su artacaktır.
BÜROKRATIN HER DAVRANIŞI İKTİDAR HANESİNE YAZILIR
İktidar temsilcisi olan partinin her bakanlıktaki tepe yöneticisi olan bakanın her bakanlıktaki bürokrasiyi dizayn etme gibi bir fonksiyonu vardır. Dolayısıyla bakanlıklar iktidar tarafından yönetildiğine göre üst düzey bürokratların olumlu veya olumsuz her davranışı iktidar hanesine yazılmaktadır.
Her vatandaş veya personel bilir ki bakan müsaade etmediği müddetçe bürokratın yerinde kalması mümkün değildir. Bürokratın iktidar yanlısı olmasının veya olmamasının da önemi yoktur.
NİTELİKSİZ YÖNETİCİLER HAVUZU HIZLI BOŞALTIR
Kamu kurumlarının en temel sorunlardan birisi haline gelen liyakatsiz atamalar, iktidar havuzunu hızla boşaltmaktadır. Kamu yönetiminde liyakatin yerini işportacı yönetici tarzının aldığını bu köşede yazıp duruyoruz.
Günümüzün devlet yapısını kemiren bu hastalığı Koçi Bey yıllar önce dile getirmişti. Liyakat yönetimin vazgeçme lüksünün olamayacağı en temel ilkesidir. Nitekim 657 sayılı Kanun'un üç temel ilkesinden birisi de liyakattir. Ancak, devlet yönetimindeki en temel unsur olan liyakat giderek istisna haline gelmeye başlamıştır.
Herkesin ısrarla liyakat demesine rağmen bu ilkenin niçin bu kadar yerlerde süründüğünün de ayrıca analizinin yapılması gerekmektedir. Özellikle işportacı yönetici atamalarıyla yönetimde liyakat giderek büyük darbe almaya başlamıştır. Bir kurumun başına getirdiğiniz liyakatli bir yönetici, kurumu zirveye taşırken liyakatsiz bir yönetici ise oluşan birikimi yerle bir edebilmektedir. Maalesef bu tür yöneticilerin arttığını üzülerek gözlemliyoruz.
İşte burada sorulması gereken en temel soru, atama yapılan kurum benim işletmem olsaydı hatıra binaen bu atamayı yapar mıydım? Ya da böyle bir atama büyük holdinglerde olsaydı sonucu nasıl olurdu? Sorumluluk sahibi her kişinin sorgu günü gelmeden kendine bu soruyu sorması gerekiyor. Eğer bu sorular acilen sorulmaz ve cevaplanmazsa ister inanın ister inanmayın iktidar havuzu hızla boşalır. Bazen boşaldığını hissedersiniz bazen de hissetme şansınız olmaz.
BÜROKRATIN HER YANLIŞI İKTİDAR HAVUZUNU BOŞALTIR
İşten güçten anlamayan bir yöneticinin önemli bir göreve atanması öncelikle adalet duygusunu zedeleyeceği için çalışanların iktidara karşı büyük bir öfke duymasına sebep olur. Ayrıca atanan kişinin her olumsuz hareketi doğrudan iktidar mizanına konulur ve bir müddet sonra mizandaki olumsuzluklar gelir tablosu ve bilançoya yansır. Nihayetinde de zarar hesabı iktidar hanesine yazılır.
Zaman zaman şahit olduğumuz olumsuz bürokratik davranışların kaynağı hep ilgili bakana ve nihayetinde de iktidara fatura edilmektedir. Düşünün ki 100 bin personelin görev yaptığı bir bakanlıkta bakana yakın bir bürokrat kabul edilmesi mümkün olmayan işler yapıyor ve görevinde de sürekli yükseliyor. Öncelikle bu olumsuzluklardan 100 bin personel anında haberdar olur ve sabahtan akşama kadar bakanlık bu bürokratın yaptığı yanlış işlerin haberleriyle çalkalanır.
Üst yönetime yakın kişiler bu olumsuzlukları mümkün olduğunca aksettirmemeye çalışarak her şeyin güllük gülistanlık olduğu izlenimi vermeye çalışırlar. Öyle ya niçin eleştirileri aktarsın da kötü adam olunsun ki. 100 bin personel evine gidince bir anda eşleriyle birlikte 200 bin olur, diğer tanıdıklarıyla birlikte ise katlanarak artar. Aynı durumu diğer bakanlıklar veya kurumlar içinde uyarladığımızda konunun boyutu daha iyi anlaşılır.
En kötüsü ise yanlış yapanın yaptığı yanına kar kalırsa durum daha da vahimdir. Özetle 200 tane niteliksiz üst düzey atama ve bunların yaptıkları olumsuz davranışlar bir anda milyonlara ulaşabilmekte ve milyonları rahatsız edebilmektedir.
Yani iktidara yakın olduğu düşünülen bürokratların yaptığı olumsuzluklar olumsuzluğun büyüklüğüne göre havuzu bazen hızla bazen de yavaş yavaş boşaltır.
HAVUZ BOŞALMADAN NE YAPILMALI?
Öncelikle ne kadar üst düzey kamu görevlisi varsa bunların isim, unvan ve kurum bazında envanteri çıkarılarak masaya yatırılmalıdır. İnanın bunların toplam sayısı bin kişiyi geçmez. Yani seçimlerdeki belediye başkan adayı analizinden daha kolaydır. Daha sonra bunların kurumlarındaki yaptığı işler ve algısı bütün boyutlarıyla incelemeye tabi tutulmalıdır. Bu işte de öyle duygusallığa kapılmaya da gerek yoktur.
En önemlisi ise bu işin tarafsız kamuoyu araştırma şirketlerine yaptırılmasıdır. İnanın çıkan sonuç çok şaşırtıcı olacaktır. En sonunda ise istenmese dahi acı reçetedeki şifalı ilaçlar içilmelidir.
Sonuç olarak öyle bürokratlar var ki bilerek veya bilmeyerek iktidardan çalışanları nefret ettirmek için elinden gelen her türlü kötülüğü yapmaktadırlar. Dolayısıyla bu tip yöneticilerin olduğu kurumlarda iktidarın başka düşman aramasına gerek yoktur.
Ayrıca, en fazla particilik yapan tiplerin en fazla zarar verdiğine de şahit olunacaktır. Bunları niye mi anlattım. Belli mi olur, belki birileri yanlışlıkla okur da tedbir alma zahmetinde bulunur diye.
YeniŞafak