Müsteşar o toplantıya neden katıldı?

Hükümet, gelişmelere karşı hazırlıksız yakalandı ve gelişmelerin arkasından mı gidiyor, yoksa önceden belirlenmiş bir plan dairesinde mi hareket ediyor?

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “etkili” ve “cesur” bir bakan olacağını daha bakanlığa gelir gelmez göstermişti.

Sonradan Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği “askerlere sivil mahkeme yolunu açan düzenlemeyi” muhalefet partilerinin bile desteğini alarak (gerçi onlar ertesi sabah uyutulduk demişti) meclisten geçirmeyi başardığında Ergin, Bakanlıkta henüz 2 inci ayını bile doldurmamıştı.
 
Sonraki aylarda HSYK toplantılarında da rüştünü ispat eden Ergin'in, 17 Şubat'taki acil toplantıya müsteşarını göndererek “gafil avlanmış” olduğunu düşünmek pek inandırıcı gelmiyor doğrusu.
Akla yatan ihtimal, bakanın HSYK'dan böyle bir karar çıkabileceğini de hesaba katarak Bakanlık Müsteşarı'nı toplantıya göndermiş olması.
O zaman işin burasında eski başbakanlardan Erbakan'ın ifadesiyle “bir milyon dolarlık” soruyu sormak gerekiyor.

Hükümet, gelişmelere karşı hazırlıksız yakalandı ve gelişmelerin arkasından mı gidiyor, yoksa önceden belirlenmiş bir plan dairesinde mi hareket ediyor?
 
İlk akla gelen Şamil Tayyar'ın gündeme getirdiği gibi hükümetin “bir şeylerden korkarak” kelle vermiş olması.

Doğrusu 17 Şubat günü 21'15” e kadar benim de aklıma yatan fikir buydu.
Ama Adalet Bakanı Ergin'in bir nevi “sivil muhtıra” niteliği taşıyan o açıklamasını görünce, sonrasında gelişen olaylara bakınca, bir de görüştüğüm Ak Partili hukukçuları dinleyince hükümetin aslında başka bir şey yapmak istediğini düşünmeye başladım.
 
Neler düşündüğümü anlatmaya geçmeden önce Bakan Ergin'le bakan olmadan çok önceleri henüz grup başkanvekili iken aramızda geçen bir konuşmayı aktarmak istiyorum.
Yine bir HSYK krizi sırasında Ergin, bütün ihtimalleri sıralamış ve en sonunda “bunların hiçbiri olmaz ve HSYK hukuku çiğneyerek hareket ederse, biz de çıkar, olup bitenleri millete şikayet ederiz” demişti.
 
Bana kalırsa hükümetin şu an yapmakta olduğu şey, tam da bu.
Erzincan-Erzurum hattında olup bitenlerden hareketle, yüksek yargının tarafsızlığını yitirdiğini ve yargı reformunun artık kaçınılmaz olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Adalet Bakanı'nın 21'15” çıkarmasıyla başlayıp, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın basın toplantısıyla devam eden açıklamalar zinciri bu tartışmayı olgunlaştırma talebinin bir yansıması. 
Bir başka deyişle, şu ana kadar Ankara mahfilleri dışında pek rağbet görmeyen “yargı vesayeti” tartışmalarını Anadolu'ya yaymaya ve sokağa indirmeye çalışıyor hükümet.
 
Edindiğim izlenim, hükümetin bu krize hazırlıklı olduğu hatta, meclise referandum süresinin kısaltılmasına dair teklif verildiği andan itibaren bu türden bir gerilimle yüzleşmeyi beklediği yönünde.

Bizde ne yazık ki işler böyle yürüyor.
Şöyle esaslı işler yapmak için o sorunun illa ki dibe vurması bekleniyor.

Bir başka deyişle işler bozulmadan düzelmiyor.
Ekonomi de Cumhuriyet tarihinin en köklü reformları 2001 krizinden sonra yapılmamış mıydı.?

Mehmet ACET / Haber 7
mehmet.acet@kanal7.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri