MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR'IN DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI YAZILI BASIN AÇIKLAMASIDIR.
Kadınlarımız cahiliye muamelesine tabi tutuluyor.
Bu gün dünya kadınlar günüdür. Şiddet toplumun bütününü etkileyen sosyal bir problem olmasına rağmen en çok olumsuz etkisi kadınlarımız üzerinde görülmektedir. Halen ülkemizde ve dünyada evlerde ve iş yerlerinde kadınlara yönelik şiddet, cinayet, mobbing uygulanmakta pozitif ayırımcılığa rağmen can, mal, ırz ve namus güvenlikleri sağlanamamaktadır. Kadına yönelik şiddet ve itibarsızlaştırma hareketinin devam etmesi sözde uygar dünyanın medenileşemediğinin açık göstergesidir.
Bizim inanç ve kültür değerlerimize göre kadın; anadır, handır, sultandır. Sıcak aile yuvasının en büyük eğitimcisi, var oluşumuzun sebebidir. Onun için inancımıza göre; "cennet anaların ayakları altına serilmiş", saygıya ve iyiliğe en çok analar layık görülmüştür.
Cahiliye dönemi adı verilen İslam'dan önceki karanlık dönemde ise kadın; cinsel ve ticaret meta olarak kullanılmakta pazarlarda panayırlarda açık artırma suretiyle alınıp satılmaktaydı Kız çocuklarının doğumundan adeta utanç duyulmaktaydı.
Kadınların içinde bulunduğu konum insanlık için utanç vericidir.
Bu gün de kadınlarımızın cinsel ve reklam aracı gibi görülmesi, istek dışı evliliklere zorlanması, istendiği an kapı dışına itilmesi, aşağılanması,şiddete tabi tutulması hatta çocuklarının gözleri önünde hunharca katledilmesi tablonun cahiliye döneminden farksız olduğunun ifadesidir. Bu durum toplumsal bir sorun olduğu kadar insanlık için utanç verici bir durumdur.
Son yıllarda yasal anlamda kadına yönelik pozitif ayrımcılık yapıldığı, ekonomik anlamda imkanların tanındığı, çalışan kadınlara doğum öncesi ve sonrası kolaylaştırıcı tedbirlerin alındığı inkarı mümkün olmayan bir gerçek olduğu kadar; bütün bu yasal düzenlemelere rağmen kadına yönelik şiddetin her geçen gün artış gösterdiği kadına bakış açısının bir türlü değiştirilemediği de acı bir gerçektir.
Kadın yaratılış itibariyle naif, nazik, zarif, şefkat ve merhamet dolu bir varlıktır. Her şeyden önce kadın bir insandır. Erkek ile değerlendirildiğinde birinin diğerine üstünlüğü olmayan birisinin varlığı diğerinin varlığına, birinin yokluğu diğerinin yokluğuna bağlı olan bir bütünün eşit iki parçasıdır.
Onun için İnancımıza göre kadın, sevgi ve şefkat gösterilmesi, hürmet edilmesi ve nazik davranılması gereken asil bir varlıktır. Peygamberimiz (s.a.v.) erkeklerin kadınlara daima iyi davranmalarını tavsiye ederek: "Müminlerin iman bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.""Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fena söz söylemeyin!" buyurarak daha yedinci yüzyılda yüz yirmi dört bin Müslüman hacı adayına karşı, kadın haklarını açıklamıştır. Çağımızda kadınlarımıza biçilen değer ölçüsü; çağlar öncesinde İslam'ın kadına biçtiği değer ölçüsü yanında sıfır mesabesindedir.
Bilindiği üzere her insan doğuştan özgür eşit ve onurlu bir yaşam hakkına sahiptir. Ancak dünyanın değişik yerlerinde kadınların can ve mal güvenliği, mülk edinme, seçme-seçilme, eğitim-öğretim, çalışma ve sosyal güvence hakları, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile seçilme hakları halen mevcut değildir.
Kadınlarımız popüler kültürün insafına terk edilmiştir.
Popüler kültürün etkisiyle bozulan toplumsal kurallar en çok kadınlarımızı etkilemiştir. Kapitalist sistemin daha fazla kazanç elde etmek için her şeyi mubah gören anlayışı üzerine bina edilen sistemlerde kadın hayatın her alanında kendisine biçilen rolü oynamaya mahkum edilmiştir.
Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, sinema dünyasında cinsel araç ve ticari bir meta olarak görülen kadınlarımız; özellikle yazılı ve görsel medyada; kadın bedeninin ucuz reklam malzemesi olarak kullanılması, tüketim kültürünün kadın üzerinden yürütülmesi ahlaki erozyonu ve manevi tahribatı, beraberinde getirmiş, toplumun temeli olan aile müessesini temelinden sarsmıştır.
ABD'nin Irak işgalinde öldürülen 2 milyon insandan geriye 1,5 Milyon kadının dul kalması, 5. yılına giren Suriye iç savaşında 10 binlerce kadının eşleri ve çocukları gözleri önünde hunharca katledilmesi, savaş mağduru olarak yurtlarından çıkarılması dilenci konumuna düşürülmesi TV ekranlarından kadınlara yönelik cinayet ve şiddet haberlerinin boy göstermesi kayıt dışı istihdamın önemli bir bölümünün kadınlardan oluşması, kadınların iş güvencesi olmaksızın çalıştırılması dünya ölçeğinde de kadın hakları konusunda hangi noktada olduğumuzun adeta belgesi niteliğindedir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ayırımcılıkların ve ötekileştirmelerin sonlandırılmasına, temel hak ve hürriyetlerin sağlanmasına, şiddetin ve savaşın hüküm sürdüğü ülkelerdeki kadınların ve çocukların yaşadıkları dramın son bulmasına vesile olmasını diliyorum.
Mustafa KIR
Memur-Sen Ankara İl Başkanı