MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR:SON GÜNLERDE LAİKLİK TARTIŞMALARI SEBEBİYLE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASINDA"ELLETMEM LAİKLİĞİMİ!, DOKUNDURTMAM LAİKLİĞİME!" DEDİ.
"Elletmem Laikliğimi!","Dokundurmam Laikliğime!"
Yeni anayasa yapımında "Başkanlık Sistemi","Yarı Başkanlık Sistemi" ve "Parlamenter Sistem" Tartışmaları sürerken geçtiğimiz günlerde İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği'nin (AY-BİR) İstanbul'da düzenlediği "Yeni Türkiye Konferansları"nda konuşan TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın "Yeni Anayasada laiklik olmamalı", "Yeni ve dindar bir anayasa olmalı" sonradan da revize edildiği şekliyle "Yeni anayasa hazırlanırken laikliğin tanımı yapılmalıdır." Sözleri ülke gündemini meşgul etmeye devam etmektedir.
Şunu ifade etmek isterim ki;her türlü müstehcenliğe açık olan ülkemizin düşünce ve ifade özgürlüğüne kapalı tutulmasına şahit olmak son derece üzücüdür. Diğer taraftan "laiklik" ilkesinin ülkemizde batıda uygulandığı şekliyle kendi inanç değerlerini özgürce yaşamalarının garantisi olarak uygulanmadığı, özellikle "Müslümanlar için" inandıkları dini yaşama,öğrenme ,öğretme taleplerini önlemek, tanımı tarifi yapılmamış irtica paranoyasıyla samimi Müslümanları ötekileştirmek suretiyle temel hak ve hürriyetlerden mahrum bırakmanın bir aracı olarak kullanıldığı acı bir gerçektir.
"Laikliğimi elletmem","Laikliğime dokundurtmam"
Batılıların kendi halklarına reva gördükleri din ve vicdan özgürlüğünün benzerini halkının %99 u Müslüman olan ve azınlıkları da bağrında taşıyan hiçbir ayırıma tabi tutulmaksızın herkese Dini, dili, ırkı ne olursa olsun, inanma ve inandığı gibi yaşama,düşündüğünü özgürce ifade edebilme hürriyetinin tanınması amacıyla; "Laiklik evrensel anlamda benim ülkemde de kamil anlamda uygulanabilmesi için; milletimizin dünya görüşü ve değer ölçüleri doğrultusunda yeniden tanımlanmalıdır." Demeyi bile laiklik ilkesine aykırı görmenin laiklik ilkesinin laikçiler tarafından hangi amaçla kullanıldığının açık göstergesidir.
İktidarlara göre uygulamada değişkenlik arz eden; sağ iktidarlar gelince nötrleşen, sol iktidar dönemlerinde birden bire canavarlaşan bir kavramın; "orijinal şekline uygun tanımı yapalım, ya da bu yanlış uygulamayı Anayasaya almayalım" sözleri karşısında öz eleştiri yerine sanki ortada yediden yetmişe herkesi memmun eden bir laik uygulaması varmış gibi "elletmem", "dokundurtmam" havasına girilmesinin altında yatan gerçeği anlamak zor değildir. Bu feryat laikliği din karşıtlığı olarak anlayanların ve öyle uygulayanların yine öyle uygulamak için uygun zaman ve zemin kollayanların feryadıdır.
Batılı anlamda laiklik; inanmanın ve inandığı gibi yaşamanın garantisidir.
Oysaki laiklik; gelişmiş batı ülkelerinde uygulandığı şekliyle devletin tüm farklı inanç grupları için bir güvence,yine bütün farklı inanç gruplarına eşit mesafede duran bir sistemin adıdır.Batılı laik ülkelerde; o ülkelerin halkları düşündüğünü özgürce ifade etme,inanma tek, tek ya da toplu olarak inandığı dinin gereklerini açıkça yerine getirme öğrenme, öğretme,neşretme hakkına sahiptir. Kısaca laiklik;evrensel hukuk metinlerinde yer aldığı gibi hiç bir baskı ve dayatmaya tabi olmadan istediği inanca,istediği mezhebe,istediği siyasi veya felsefi düşünceye sahip olabilmesi; düşünce ve inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi tutulmaması olayıdır.
Ne yazık ki Ülkemizde Cumhuriyet döneminden günümüze kadar uygulanan laiklik ; evrensel hukuk metinlerinde yer aldığı gibi din ve vicdan özgürlüğünün garantisi olarak uygulamadığı gibi aksine din düşmanlığı ve özellilikle Müslümanları Müslüman'ca yaşamalarından uzaklaştırmak ve sindirmek için bir kırbaç olarak kullanılmıştır.
Çarpık Laiklik anlayışı yüzünden nice alimler idam edilmiştir.
Çarpık laiklik uygulaması ve anlayışı yüzünden nice din alimleri idam edilmiştir. Kuranın öğrenilmesi öğretilmesi yasaklanmış ve Kuran yasak kitaplar arasına sokulmuştur.Ezan Türkçe okutulmaya zorlanmış, okumayanlar tutuklanmıştır. Dönem dönem ibadet maksadıyla takke tespih'in kullanılması,dini eserlerin okunması ve evlerde bulundurulması bile suç sayılmıştır.
Devletin resmi kurumları olan öğretmen ve personel atamaları devlet tarafından yapılan öğrenci alım şartları devlet kurumu tarafından belirlenen,yine eğitim öğretimleri mülki ve idari amirlerinin gözetim ve denetiminde yürütülen Kur'an Kurslarının ve İmam-Hatip Liselerinin varlığı bile tehdit unsuru olarak değerlendirilmiştir.
Laiklik adına halkın dini taleplerini seslendiren,dini kurumlara sahip çıkan beyanlarda bulunan siyasi partiler hiç bir teröre şiddete bulaşmadıkları ve illegal bir örgütle ilişkili olmadıkları halde laiklik karşıtı eylemlerin odağı gösterilerek defalarca kapatılmıştır.
Laiklik adına inancı gereği başörtüsü takan kız öğrenciler,kamu kurumlarında çalışan kadınlar, okullarından ve devlet kurumlarından hiç bir sorgulamaya tabi tutulmaksızın uzaklaştırılmıştır.
Laiklik adına Kur'an öğrenimine yaş sınırlaması getirilmiş,İmam-Hatip liselerinin orta kısımları kapatılmış ve Üniversiteye girişlerinin önüne katsayı barikatları örülmüştür.
Yine laiklik adına hükümetler yıkılmış açık ve post modern darbeler yapılmıştır.
Hangi Hıristiyan ülkesinde halk, çan sesi yerine mızıka dinlemeye zorlanmıştır.
Hangi Hıristiyan ülkesinde Halk laiklik adına Çan sesi yerine mızıka dinlemeye zorlanmıştır?
Laikliğin uygulandığı hangi Ülkede, semavi dinlerin kitapları yasak kitaplar arasına sokulmuştur.
Laikliğin uygulandığı hangi batılı ülkelerde, kılık-kıyafeti yüzünden kızlar ve kadınlar eğitim,öğretim ve sosyal güvence haklarından mahrum bırakılmışlardır?
Hangi Hıristiyan ve Yahudi ülkesinde Hıristiyanların ve Yahudilerin varlığı devlet için tehlike olarak değerlendirilmiştir.
Laikliğin tanımı yapılmayacaksa 82 Anayasasını değiştirmenin bir anlamı olabilir mi?
Laiklik tanımında değişiklik yapılmamasına rağmen; dün savunulması suç sayılan ve parti kapatmalara gerekçe gösterilen İmam-Hatip Liselerinin orta kısımları yeniden açılmıştır.Katsayı barikatları yıkılmıştır.Kuran öğrenimine yaş sınırlaması getiren yasa değiştirilmiştir.Başörtüsü sorun olmaktan çıkarılmış, başörtüsü mağdurlarının hakları iade edilmiştir.Resmi kurumlarda başörtülü görev yapmanın üniversitelerde ve orta öğretim okullarında öğrenim görmenin Hatta TBMM'sine başörtülü girmenin önü açılmıştır.
28 şubat öncesi suç olarak görülmeyen çok şey 28 Şubat sürecinde suç unsuru olarak değerlendirildiği gibi, 28 şubat sürecinde suç olarak değerlendirilen hususlar konjonktürel olarak suç unsuru olarak değerlendirilmemektedir. Laikliğin tanımı ve tarifi yapılmaz ise bu gün rahatlıkla uygulanan din ve vicdan özgürlüğü serbestliğinin suç taşımayacağı garantisini vermek mümkün olabilir mi? Bunca yaşanan acılardan ve mağduriyetler sonra dokundurtmam laikliğime, elletmem laikliğimi denilebilir mi?
İster başkanlık,ister yarı başkanlık isterse parlamenter sisteme dayalı olsun yeni yapılacak anayasada mutlaka evrensel anlamda tanımı,tarifi yapılmalıdır. Laikliğin tanımı yapılmayacaksa sizce 82 Anayasasını değiştirmenin, yeni anayasa yapmanın bir anlamı olabilir mi?
Mustafa KIR
Memur-sen Ankara İl Başkanı