İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, Mevlana'nın vefatının 747. yıldönümü münasebetiyle önceki gece Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde Mevlevi mukabelesi düzenledi. Ancak 700 yıllık gelenek tahrif edilerek kadın-erkek karışık sema yaptı, Naat ve ayin Türkçeleştirildi.
Yapılanları bugünkü yazısında yazısında eleştiren Murat Bardakçı şunları söyledi:
"Böyle sefaletin benzerine hiç rastlamamıştık, böyle bir garabet 747 seneden buyana varolmamıştı!
Unutmamamız ve bilmemiz gerekir: "Mevlevi ayini" ve "sema" gösteri yahut eğlence vasıtası değil, adı üzerinde, ibadet kimliği taşıyan bir "ayin", yani bir "ritüel"dir; geçmişi asırlar öncesine uzanan, gayet sıkı kuralları olan bir zikir...
Bunun böyle olduğunu kabul edersiniz yahut etmezsiniz, inanırsınız veya inanmazsınız ama asırlar öncesinden bugüne uzanan geleneğe edep gereği saygı göstermek mecburiyeti vardır!"
Mevlevi mukabeleleri ney taksimi ile başlar, sonra Farsça bir "naat" ve bunu güftesi Farsça olan ayin takip eder, bu sırada sema edilir, semada sadece erkekler vardır; ayin tamamlanınca Kur'an, ardından da geleneksel "gülbang" okunur ve mukabele bir dua ile sona erer.
Büyükşehir Belediyesi'nin önceki gün düzenlediği mukabelede işte bütün bu kurallar yerle bir edilmişti! Naat ve ayin Türkçeleştirilmiş, Mevlana'nın naatı ve Hüseyin Fahreddin Dede'nin güzelim Acemaşiran Ayini tuhaf bir şekle büründürülmüştü, semazenlerin ve "mutrıb" denen müzisyenlerin arasında kadınlar da vardı, yani meydanda kadın-erkek beraberdi ve üstüne üstlük Kur'an da Türkçe okundu!
Besmele çekmeyi, "Allahuekber" yahut "La ilahe illallah" demeyi zül addedenler bu ibarelerin Türkçesini tercih ettiler; "Sadakallahulazim"i de "Azim olan Allah ne güzel, ne doğru söyledi" gibisinden bir garabete çevirdiler.