İşte geldi yine, bir 24 Kasım Öğretmenler Günü.
Geçen senelerdeki kutlamalardan farklı bir şey olacağını zannetmiyorum. Rutin şeyler tekrarlanacak. Bazı öğretmenler kucak dolusu hediyeler alırken bazı hocalara hiçbir şey verilmeyecek.
Öğretmenler Odası’na girip elindeki hediyeleri -işte ben bu kadar değerli bir öğretmenim- dercesine masanın üstüne serecek olan bayan meslektaşlarıma yine gıcık olacağım ben. Şimdiden bazı veliler -ki onlar kendilerine bir de unvan uydurmuşlar; sınıf annesi oluyorlarmış- harıl harıl çalışarak belirli öğretmenler için takdim edilecek hediyelerin ön hazırlıklarını yapıyorlar.
Nereden bakılırsa bakılsın, kutlama ve tebrik adına dalga geçer gibi içi boş temenniden öte geçmeyen avutma amaçlı söylemleri hiçbir öğretmenin duymak istediğini sanmıyorum. Bu açıdan bakıldığında en doğrusu 24 Kasım Öğretmenler Günü diye bir etkinliğin olmaması. Öğretmenin fikrini soran olmadığından, her şey eski tas, eski hamam…
Konuyu daha net açıklamak adına bir olay anlatayım.
Bir gün okula bir veli geldi. Sert bir yüz ifadesiyle Müdür odasına girdi ve sordu. Şu öğretmen nerede, onunla görüşmem lazım. Aradığı öğretmeni hemen gösterdiler kendine. Kızgın veli ile dkab öğretmeni arasında şöyle bir konuşma geçti:
-Hocam siz böyle ağır bir ifadeyi sınıfta çocukların yanında nasıl kullanırsınız?
-Siz benim yerime sınıfta olsaydınız o davranış karşısında ne yapardınız?
-Ama hocam biz sizi çocuklarımız için bir idol olarak görüyoruz…
-Nasıl, ben mi idol olacağım.
-Evet Hocam.
-Yapmayın efendim, bırakın beni, hiçbir öğretmen bu günkü halleriyle idol falan olamaz.
-Neden, öyleyse biz çocuklarımızı alıp özel okullara verelim.
-Siz bilirsiniz ama hiçbir şey değişmez, belki durum orada daha kötü olabilir.
Bu sözleri duyan veli, ahlak dersi vermek için geldiği okulda öğretmenden aldığı bu cevaplarla morali bozulur ve arkasına bakmadan uzaklaşır.
***
Öğretmen ihtiram görmeli. Her öğretmen doğası gereği saygıyı hak ediyor. Ancak itibarı zedelenen öğretmen ihtiram görmez dolayısıyla Muhterem Öğretmen olamaz.
Aslında her öğretmen ya muhteremdir ya ihtiram görmeye adaydır ya da eninde sonunda hak ettiği saygıyı görecektir. Ümidimizi henüz yitirmedik. İtibar hakkımız, efendice alırız.
Unutulmamalıdır ki öğretmen itibarını yalnızca devletten almaz. Vatandaş öğretmenine itibar etmeli. Halk öğretmenini anlamalı, ona sahip çıkmalı ve gereken önemi ona vermelidir. Çünkü öğretmenin saygınlığı aynı zamanda toplumun saygınlığıdır.
Yukarıdaki örnekte de serdettiğim gibi bir vatandaşın o gün devlet dairesindeki görevine gitmeyip okula gelerek çocuğuna okulda idol araması öğretmene veya onun kurumuna itibar sağlamaz. Demem o ki vatandaş öğretmenin yıpranan itibarını düzeltecek çalışmalara katılmalı ya da en azından bu tür faaliyetlere engel olmamalıdır.
Öğretmen vatandaştan hediye değil saygı beklemektedir.