“Nüfusu 10.000’den aşağıda olan yerleşim yerlerinde hizmet veren Halk Eğitim Merkezi Müdürlükleri, Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlükleri ve Öğretmenevi Akşam Sanat Okulları ile ilgili yeniden yapılandırma çalışmaları gerçekleştirilmelidir. Misyonunu tamamlayan bu kurumların bir kısmı kapatılmalı ya da tek çatı altında birleştirilmelidir.”
Misyonunu tamamlayan kurumlardan bir tanesi “Halk Eğitim Merkezi Müdürlükleri”dir. Geçmişte önemli işlevleri yerine getiren bu kurumun özellikle küçük yerleşim yerlerinde görev alanları daralmıştır. Nüfusu 5.000 den aşağı olan yerleşim yerlerinde, yıllardır hizmet veren bu kurumlar, bugün sadece iş olsun diye kurslar açmaktadırlar. 1600 merkez nüfuslu bir ilçede, bir yılda 3000 kursiyer, açılan kurslara katılıyor. İstatistiklere bir bakılsın. Nerdeyse tüm merkez ilçe nüfusunun tamamı hem de iki defa kursa katılınmış görünüyor. Birbirimizi lütfen kandırmayalım. İş olsun diye iş yapılıyor. Açık lise ve açık ilköğretim işleri, önceleri Halk Eğitim Merkezlerine verildi. Sırf burada görev yapan yöneticiler oyalansın diye bu görevler bu kurumlara verildi. Ama şimdi bu işlerde okullara devredilince, HEM yöneticileri kendilerine yapacak iş bulamıyorlar. Küçük yerleşim yerlerinde; Halk Eğitim Merkezi Müdürlüklerinde 1 müdür, 2 müdür yardımcısı, memur, hizmetli hatta bazılarında az da olsa eskiden kalma müdür başyardımcılık kadroları bile var. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüklerine birden fazla müdür yardımcısı kadrosu asla verilmemelidir.
Bir başka kurumda “Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlükleri”dir. Nüfusu 5.000–10.000 arasında ki ilçelerde hizmet veren bu kurumlar içinde ayrı müdürlük adı altında hizmet birimi oluşturmak israftır. 50–60 kursiyerin, neredeyse sadece sigorta işlerinin yürütüldüğü bu kurumlara 1 müdür, 2 müdür yardımcısı, memur, hizmetli kadrosu vermek mantıklı değildir. Hatta bu kurumların öğretmen kadroları da bulunmaktadır. Buraya atanan öğretmen ne yapar? Sanayisi bile olmayan küçük bir ilçede, 3 tane tamirhaneye gidip koordinatörlük yapmak iş mi dir? Öbür tarafta gırtlağını patlatarak haftada 30 saat ders anlatan bir sınıf öğretmeni 15 saat ek ders ücreti alırken, Mesleki Eğitim Merkezlerinde görevli bir meslek dersleri öğretmeni 40 saate kadar çok daha önemli işler yaparak ek ders ücreti almaktadır. Bunun adı adalet değildir. Bunun adı insan kaynaklarının israf edilmesidir. Sadece personel kadrosu tahsis etmek ile de kalınmıyor aynı zamanda bina onarımları içinde bu kurumlara ödenek gönderiliyor. Gelir gider hesabı yapılsa, bütçeye getirdiği yükle yapılan iş karşılaştırıldığında giderinin daha fazla olduğu görülecektir.” Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor.”
Birde bu küçük ilçelerde “Öğretmenevi Akşam Sanat Okulları” var. Öğretmenevi lokalleri var. Küçük yerleşim yerlerinde bu kurumlara da yönetici atamak doğru olmadığı gibi bir memur ile yapılabilecek işleri öğretmen ile yapmaya çalışmak ta israftan başka bir şey değildir. Hem müdür, hem de müdür yardımcısı bu kurumlara atanmaktadır. Küçük yerleşim yerlerinde bu yöneticiler ne iş yapar? Akşama kadar pencereden gelip gideni seyretmekten başka ne işleri var, doğrusu bilemiyorum. İkili öğretim yapan bir okul müdürü yüzlerce öğrenci ile uğraşırken küçük yerleşim yerlerindeki ASO müdürleri akşama kadar çay sohbetleri yaparak daha fazla ek ders ücreti almaktadırlar.
Bu kurumların yöneticilerine bir bakalım. İl/İlçenin en kıdemli yöneticileri bu kadrolara talip olmaktadır. Anadolu lisesinde görev yapan bir müdür; küçük bir ilçede öğretmenevi müdürlüğüne ya da halk eğitim merkezi müdürlüğüne hevesle talip oluyor. Yıllardır yöneticilik birikimini bu kurumlarda sadece rutin işleri yaparak değerlendiriyor! Kuruma katkı sağlıyor! Yönetici atama listelerine bir bakın. Bu kurumları en yüksek puanı olan yöneticiler, tercih ediyor. Bu kurumlar adeta kıdemli yöneticiler için yan gelip yatma yeri olarak görülüyor. Emekliliğini bekleyen müdürler ile dolu. Adeta, bu kurumlar Milli Eğitim Bakanlığının yaşlı yöneticilerinin görev yaptığı dinlenme tesisleri gibi… Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne, müdür atanabilmek için ilçeler arası tayin isteyenler bile var. Bunları yazarken de sıkıntının sistemde olduğunu biliyorum. Yoksa misyonunu tamamlamış bu kurumlarda görev yapan yöneticilerin tercihi ile ilgili söyleyecek bir lafım olamaz.
Bence çözüm şu: nüfusu 5.000–10.000 arasındaki tüm ilçelerde bu üç kurum birleştirilmelidir. Tek bir kurum çatısı altında hizmet vermelidir. Bir müdür yardımcısı, bir müdür bu üç kurumda yapılan hizmeti yapabilir. Ayrıca, 5.000 den az olan yerleşim yerlerinde ise bu kurumlar kapatılmalıdır. Bu kurumların görev alanları ile ilgili işler, ilköğretim okullarına ya da liselere devredilmelidir. Müdür yardımcılarına bu görevler verilebilir. İnsan kaynaklarını bu kadar müsrifçe kullanmamalıyız. Radikal kararlar alabilen reformist bir Bakanımız var. Sayın Bakanımızın, misyonunu tamamlayan kurumlar ile ilgili böyle bir karar alarak, hem mali açıdan hem de yöneticiler ile ilgili adaleti sağlamak açısından önemli bir adım atmasını bekliyoruz.
Mehmet Akif MÜELLİFOĞLU