Milli Eğitimden Mektup Var
Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Kapsamında Öğrenci velilerine yönelik kursalar açmayı planlıyor. Projenin sloganı da "Siz talep edin biz kurs açalım!". İçinde tercih edebileceği kursların bulunduğu "mektuplar" her okulda her veliye gönderildi. Bu mektuplar tekrar toplanacak ve tasnif edilecek. En az 12 veli bir kursu istemesi halinde Halk Eğitim Merkezleri marifetiyle o okulda bu talebe yönelik kurslar açılacak...
Çevrenin eğitime etkisi, veli profilinin sosyokültürel yapısının öğrenci başarısına etkisi vs. gibi konularda sürekli tespitler yapılır. Okulların başarısı yada başarısızlığı içinde bulunduğu çevreyle ilişkilendirilir. Yapılan bu çevre ve başarı korelasyonu genelde de gerçeği yansıtır. Hani bir söz vardır, "okul müdürü kadardır" diye, aslında burada okulun içinde bulunduğu çevreyle ilgili olarak, farkında olmadan bazı yöneticilere haksızlık, bazılarına da iltimas geçilir. Belki de şu cümle gerçeği daha doğru ifade etmektedir. "Okul çevresinin eğitimi kadardır." Tabii bu başka bir yazının konusu olabilir.
Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı gerçeği gören bir yerden "halk eğitimlerini" başlatmıştır. Önemsediğim bu konuyla ilgili olarak daha önce "Bir Milyon Öğretmen Bir Milyon Fikir" platformundan düşüncelerimi Bakanlığa öneri olarak iletmiş, ayrıca 09 Ekim 2018 tarihli bir yazıyla da bu köşeden okuyucuyla paylaşmıştım. (https://www.turkiyeegitim.com/bir-milyon-ogretmen-bir-milyon-fikir-872yy.htm)
Bu yazımda "Her Okul Halk Eğitim Merkezi Projesi Önerisi" başlığı altında şunları ifade etmiştim;
"Bu günden yarına Eğitimin niteliğinin arttırılması için en acil yapılması gereken şey Halk Eğitimidir. okulların çevresiyle sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda bütünleşebilmesi okulun hedeflerine ulaşmasında en önemli etken olacaktır. Okulda yapılan her eğitim ve öğretim etkinliğin sonuçlarını değerlendirirken hep okulun çevresinin etkilerinden bahseder dururuz. Peki okul, çevresinin eğitim üzerine etkilerin okul yararına dönüştürmek için program dahilinde bir çalışması olmuş mudur? Pek olumlu cevap vermek mümkün değildir. Çevrenin sosyokültürel ortamının doğal çıktısı çocuklar üzerindeki değerlendirmeler dışında okulun müdahil olamadığı bir yaşam okul dışında sürmektedir. Maalesef çevrenin tek yönlü etkisi okulun aleyhine devam etmektedir. Yani kısaca okul çevreyi etkilemekten uzak kalmış, hatta çevresinden etkilenir kurumlar haline gelmiştir. İyi çevrenin okulu başarılı okul olmuş, eğitime ilgisiz çevrenin okulu başarısız okul olmuştur.
O halde okul çevresinin eğitimi okul eğitimi kadar önemli ve birbirini besleyen süreçler olarak karşımıza çıkmaktadır. tam bu noktada yapılaması gereken halk eğitimidir. Bunun için de topluma en kolay ulaşabilen kurumlar okullardır işlevi gereği de halk eğitim görevinin ifa edileceği yerler de okullar olmalıdır. Her okul bir aynı zamanda bir Halk Eğitim Merkezi olmalıdır. Bunun iyi oluşturulmuş bir program dahilinde olması ayrıca bir önem taşımaktadır. Tüm bakanlıkların bu konuda birbiriyle koordineli çalışacağı bir program dahilinde bir halk eğitim seferberliği başlatılmalıdır." ...
Şimdi Bakanlık böyle bir projeyi hayata geçirmek için adım atmış bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının 2023 Eğitim Vizyonunda yer alan okulların imkan ve fırsat eşitliğinin sağlanması hedefine ulaşması, iyi okul yada kötü okul imajının ortadan kaldırılması büyük ölçüde bu projenin başarıyla uygulanmasına ve sürekliliğine bağlıdır. Tabiidir ki işin odağında, bu projeyi uygulayacak ve koordine edecek Halk Eğitim Merkezleri bulunmaktadır. Büyük iş onlara düşmektedir. Bir de gerçekten kendisinde eksik olarak gördüğü sosyokültürel veya pratiğe dönük alanları bilinçli olarak tercih edebilecek velilere ve katılımlarının devamlılığına...
Kolaylıklar diliyorum.
Hüseyin Özkan