Milli Eğitim Bakanı: 4+4+4 uygulaması hedeflerimize uygun

Milli Eğitim Bakanı: 4+4+4 uygulaması hedeflerimize uygun

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim sisteminin 18. Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararlar doğrultusunda, 4+4+4 şeklinde yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtti. Dinçer, eğitimlerin ayrı binalarda verilmesinin sağlanması gerektiğini belirterek, “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, eğitim sistemimizin yapısal sorunlarına ve gelecek hedeflerimize dönük önemli bir düzenleme” dedi.

Teklifin üzerinde Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, uluslararası toplumda, tüm nüfusun en azından lise düzeyinde eğitim alması gerektiğinin yaygın olarak kabul edildiğini söyledi. Dinçer, OECD ülkelerinde, lise eğitiminin çağ nüfusunun tamamına yaygınlaştırılması ve üniversite öncesi eğitimin süresini uzatarak, genç nüfusun daha uzun süre eğitim alması yönünde politikalar oluşturulduğunu söyledi. Eğitim sistemlerinin yapılarında yeniden düzenlemeler yapıldığını birçok ülkede zorunlu eğitim sürelerinin artırıldığını anlatan Dinçer, gelişmeler ışığında, bugün Türkiye'de 8 yıllık zorunlu eğitimde gelinen noktanın yeterli olmadığının görüldüğünü belirtti. Bakan Dinçer, bugün zorunlu eğitimde okullaşma oranının yüzde 100'e yaklaştığını bildirdi. Ancak sistemin yapılandırılma biçiminden kaynaklanan sorunların sürdüğünü belirten Dinçer, “Yapısal sorunların çözülmesi ve öğretim programlarının toplumun ihtiyaçları ile birlikte, bireylerin ilgi ve yeteneklerinin gerektirdiği yönlendirmeyi mümkün kılacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor” diye konuştu.

Herkes eğitilmeli

Temel eğitimin tüm ülkelerde ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere üç evreye ayrıldığına dikkat çeken Dinçer, ülkelerin çoğunluğunda zorunlu eğitimin 5 ya da 6 yaşından itibaren başladığını, bazı ülkelerde ise 4 ya da 7 yaşında başladığını söyledi. Dinçer, bu yapı içinde genel olarak birinci kademeden sonra seçimlik derslerin artması, meslekler ya da çeşitli alanlar hakkında bilgilendirmeler yoluyla, öğrencilerin ilgi, ihtiyaç, yeteneklerine göre yönlendirilmelerini sağlayacak seçenekler oluşturulduğunu söyledi. Eğitim ve öğretim hizmetlerinde hedeflerini, kız-erkek ayrımı yapmaksızın herkesi eğitmek, rekabet içinde geliştirmek ve hayata hazırlamak şeklinde açıklayan Dinçer, Türk eğitim sisteminin, okul öncesinden yükseköğretime kadar yaygın eğitimi de içerecek şekilde hayat boyu öğrenme yaklaşımıyla yeniden düzenlendiğini belirtti. Hedefin, sınıf mevcutlarını 2000 yılına kadar aşamalı olarak 30'a çekmek olduğunu ifade eden Dinçer, bu hedefin çok gerisinde kalındığını belirtti. Dinçer, her öğrenciye en az bir yabancı dil ve bilgisayar öğretme hedeflerine de ulaşılamadığını söyledi.

Meslek eğitimine darbe vurdu

Dinçer, kesintisiz zorunlu ilköğretim uygulamasına büyük bir öğretmen açığıyla başlandığını dile getirerek, kesintisiz, zorunlu eğitim sürecinin, meslek liselerine büyük darbe vurduğunu, kesintisiz zorunlu eğitim sürecinin, merkezdeki okullarda yığılmalara neden olduğunu anlattı.

Dinçer, sözlerini şöyle tamamladı: "Çağdaş ve gelişmiş ülkelerin eğitim alanındaki deneyim ve uygulamaları incelendiğinde; temel eğitim sürecini tek bir aşamada düzenlemek yerine, öğrencilerin yaş grupları ve fiziki özellikleri temelinde bir kademelendirmenin tercih edildiği görülmektedir. Ülkemiz eğitim sisteminin de 18. Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararlar doğrultusunda, 4+4+4 şeklinde yeniden yapılandırılması ve eğitimlerin ayrı binalarda verilmesi sağlanmalıdır. Kanun teklifiyle, zorunlu eğitimin söz konusu şura kararlarıyla da tespit edilen uluslararası örnekler ile bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu esaslar ışığında, kademeli bir yapıyla 12 yıla çıkarılması amaçlanmaktadır. İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, eğitim sistemimizin halihazırdaki yapısal sorunlarına ve gelecek hedeflerimize dönük önemli bir düzenlemedir"

 

***

 

Kademeli eğitim, katılığı çözecek

Kanun teklifiyle getirilen evde eğitime ilişkin sorular üzerine Dinçer, bunun hangi öğrencileri, programları kapsayacağına Bakanlar Kurulunun karar vereceğini söyledi. Dinçer, bunun, mesleki eğitim ve özürlülerin eğitimi olabileceğini belirtti. Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kesintisiz eğitim kanunu yürürlüğe girdiği 1997'den 2000'e kadar uygulamalardaki oranları söylemiştim. İlköğretimde bu tarihlerdeki okullaşma oranı yaklaşık yüzde 88, kız çocuklarının okullaşma oranı ise yüzde 85'lerde. Biz geldikten sonra haydi kızlar okula demişiz, şartlı nakit transferi uygulamışız, baba beni okula gönder demişiz, herkesin tek tek evine gitmişiz, okullaşma oranını yüzde 98,5'a çıkarmışız. Arkasında da kızların okullaşma oranını 100 erkek öğrenciye karşı 85 civarındayken, 100 erkek öğrenciye karşı 100,4'e getirmişiz. Yaptığımız çalışmalarla böyle bir değerlendirmeyi hak ediyor muyuz? Kız çocuğu evde otursun diye düşünen iktidar, 10 yıllık süre içinde kız çocukları okullaşsın diye onlarca proje geliştirip, şartlı nakit transferi uygulayıp, çocukları okula getirip, 100 erkek öğrencinin üzerindeki orana çıkarmaya niye uğraşsın?”

Bakan Dinçer, katılığın, eğitim sisteminin niteliğini bozduğunu, kademeli eğitimin, bu katılığı çözecek bir yaklaşım olduğunu vurguladı.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

MEB PERSONEL Haberleri