”Nevi şahsına münhasır” diye bir kavram vardır ya, kişiler için kullanılır. Hani bu kavramı bir ülke için kullanmak söz konusu olsa en münasibi herhalde biz olurduk.
Nasıl olmayalım ki... Son dönemde yaşadıklarımıza bakınca doğrusu bundan daha uygun bir benzetme göremiyoruz.
Dünya Gazetesi'nden Allattin Aktaş'ın haberine göre; Şimdi Merkez Bankası bankaları yüzde 15 faizle fonluyor değil mi. Bir banka gidip Merkez Bankası'ndan bu faizle kaynak kullanabiliyor. Zaten Merkez Bankası'nın politika faizinin düşürülmesindeki amaç da bu; bankalar ucuz kaynak kullanacak ve tabii ki bankalar da bu ucuzluğu kullandırdıkları kredilere yansıtacak.
Olması gereken bu.
Peki olan bu mu?
İşte orası karışık!
Bankaların kredi faizlerinin Merkez’in faiz indiriminden ne ölçüde ve ne yönde etkilendiğini dün yazdık. Dün aktardığımız faizde bir okurumuzun uyarısıyla güncelleme yapma gereği ortaya çıktı, buna da yer vereceğiz.
Bugün asıl üstünde durmak istediğimiz konu başka...
Önce şunu kabul etmek gerek. Merkez Bankası’ndan yüzde 15 faizle kaynak kullanan, mevduata ödediği faizi de Merkez Bankası faizindeki gerilemeye paralel olarak aşağı çeken bankaların kredi faizlerini ne yönde belirleyecekleri tabii ki kendi inisiyatifl erinde. Bankanın başka masrafı çoktur, her şey bir yana çok kar etmek istiyordur ve kredi faizini pek aşağı çekmez; kimsenin itirazı olamaz.
Ama konu “kamu kaynağının kullanılması ve bir anlamda o kaynakla yine kamuya borç verilmesi” ise durum tabii ki değişir.
Mevduat faizi kredi faizinden yüksek olur mu?
Hani mesela diyerek bir benzetme yapalım...
Bir banka düşünün. Size yüzde 15 faizle kredi kullandırıyor. Kısa vadeli ama vade dolunca gidip yeni kredi alabiliyorsunuz, bankada sonsuz krediniz var.
Aynı bankanın bir başka şubesi ise getirdiğiniz mevduata yüzde 22.70 faiz veriyor.
Bu banka Ankara’da. Ulus’taki şube yüzde 15 faizle kredi açıyor, Eskişehir yolundaki şube ise mevduatınıza yüzde 22.70 faiz uyguluyor.
Nasıl? Olmaz mı diyorsunuz?
Niye olmasın, oluyor!
Ulus’taki şube Merkez Bankası’dır.
Eskişehir yolundaki şube ise Hazine’dir.
Merkez Bankası bankalara yüzde 15 faizle kaynak kullandırıyor. Bankalar da bu parayı götürüp Hazine’ye önceki günkü ihalede olduğu gibi yüzde 22.70 faizle borç veriyor.
Sistem tıkır tıkır çalışıyor.
Tamam Merkez Bankası’nın bankalara kullandırdığı tutarla Hazine’nin borçlanma tutarı aynı değil. Ama Merkez Bankası hem swapın TL bacağının faizini, hem TL cinsi fonlamadaki faizi yüzde 15 düzeyinde uyguluyor, önemli olan bu.
Merkez Bankası’ndan alınan paranın tümünün Hazine’ye borç verilmesi gibi bir durum söz konusu değil ama mekanizma şahane!
Makas daha da açılacak
Merkez Bankası politika faizini düşürmeye devam edecek. Bakmayın yabancı yatırımcılarla yapılan toplantıda Merkez Bankası Başkanı’nın “Faiz indirimi yapılmama olasılığı arttı” şeklindeki söylemine. Gerçi yalanlanmamış olsa da bu bilginin doğru olup olmadığı da meçhul.
Hem zaten Merkez Bankası Başkanı böyle söylemiş olsa bile bunun ne önemi var ki! Sanki faizle ilgili kararı Merkez Bankası veriyor...
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan fikir değiştirmediği sürece politika faizi bu ay da aşağı çekilecek. Faiz muhtemelen yüzde 14’e indirilecek.
Diğer yandan da gerek güvensizliğin giderek artacak olması, gerekse Hazine’nin daha fazla kaynağa ihtiyaç duyması yüzünden borçlanma maliyeti artış gösterecek.
Bunun sonucunda da Merkez Bankası’nın fonlama maliye aşağı giderken Hazine’nin borçlanma faizi artacak ve şu an için iki oran arasında 7.70 puan düzeyinde oluşan fark daha da açılacak.
Ticari kredi faizlerindeki avantaj kayboldu
Köşemizde dün faiz indiriminden sonra kredi faizlerinin nasıl seyrettiğine ilişkin bir tabloya yer vermiş ve 23 Eylül’de başlayan faiz indirimi öncesinde yüzde 21.26 düzeyinde bulunan ticari kredi faizlerinin 26 Kasım itibarıyla yüzde 18.88’e indiğini belirtmiştik. Bu oranlar Merkez Bankası kaynaklıydı ve Merkez Bankası da son olarak 26 Kasım’ın verilerini açıklamıştı.
Dün bir okurumdan ticari kredi faizlerinin son on günlük sürede 2 puan kadar yükseldiği ve faiz indirimi öncesindeki düzeye geldiğine ilişkin bir not aldım. Şöyle diyordu okurum gönderdiği mesajın sonunda:
“Ortalamayı alırsak ticari kredi faiz oranları 23 Eylül öncesindeki düzeye döndü. Düşük faiz dönemi bitti. Şu durumda daha az faiz giderimiz olmayacak. Diğer yandan dövize endeksli olan ambalaj ve yardımcı malzeme maliyetlerimizdeki artışları yazmaya gerek bile yok, onlar hepimizin malumu. O halde biz de sanayici olarak soruyoruz; Merkez Bankası bu operasyonu kimin için, kimin adına yaptı?”