Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Bengü Türk TV’de yayınlanan SÖZ HAKKI programına konuk oldu.
Türkiye gündemi ve çalışma hayatında öne çıkan başlıklara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan İsmail Koncuk, son günlerde gündeme gelen “Kamuda Performans sistemini” değerlendirirken, “Negatif bir performans değerlendirme sistemi uygulanırsa alanları ısırtırız” dedi.
KONCUK: YÜREĞİMİZDE ŞEHİT VE GAZİLERİMİZE YER AYIRMALIYIZ
Sözlerine geride bıraktığımız Ramazan Bayramını kutlayarak ve şehitlerimizi rahmetle anarak başlayan Genel Başkan İsmail Koncuk, “Yüreğimizin bir tarafında şehitlerimize ve gazilerimize yer ayırmalıyız” dedi. Koncuk, “Tüm izleyicilerimizin geçmiş bayramlarını kutluyorum. Ne yazık ki bayram tadında bir bayram kutlayamadık, her gün bir şehit haberi ile milletimizin, anaların, baların yüreklerine kor ateşi düştü. Tüm şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Şehitlerimizi unutmamız lazım. Sıkıntı aslında şu ki, millet olarak şehit haberlerine alışmış durumdayız. Bu büyük bir sıkıntıdır. Sinir uçlarımız törpülendi ve ateş düştüğü yeri yakıyor gibi bir görüntü içerisindeyiz. Bu durum millet olma özelliğinden uzaklaşmamız sonucunu doğurabilir. Şehitlerimiz bizim kendi evlatlarımız gibi görülmeli ve yüreğimizin bir tarafında şehitlerimize gazilerimize yer ayırmalıyız. Etrafımıza, ailemize, evlatlarımıza şehitlerimizin varlığını gazilerimizin varlığını hatırlatmalıyız ki, şehitlerin bir anlamı olduğunu bilmeliler. Yoksa şehit verdiğimiz bu olaylar vaka-i adiye gibi değerlendirilir hale gelirse bundan ciddi kaygılar duymalıyız. Şehitlerimize tekrar yüce Allah’tan rahmet diliyorum, onları unutmayacağımızı bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum. Ayrıca 11 Temmuz tarihi Srebrenitsa katliamının da yıl dönümüdür, orada şehit edilen Boşnak kardeşlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum, onları da unutmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Allah bu acıları kimseye yaşatmasın” dedi.
KONCUK: BURASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ALİ BABANIN ÇİFTLİĞİ DEĞİL!
Suriyelilere Türk vatandaşlığı verilmesi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan İsmail Koncuk, “Siyasi iktidar şımarıklığı bırakmalı. Böyle ülke yönetilmez, ben yaptım oldu denilerek olmaz bu işler” dedi. Koncuk,“Burada meseleye çok dikkatli yaklaşmak lazım, konuşmalarımız insanlarımızı Suriyeli aleyhtarı haline getirmemeli. Biz “Suriyelilere vatandaşlık verilmemeli” derken Suriyeli düşmanlığını körüklemek amacıyla bunu söylemiyoruz. Netice itibariyle kapı komşumuz, tarihi müştereklerimiz var bir çoğu ile inanç birlikteliğimiz var. Vatandaşlık konusu etraflıca değerlendirilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı bunu ortaya attı ama gördüğüm kadarıyla vatandaşların büyük çoğunluğu ki, iktidar partisine de oy veren vatandaşlarımızda dahil olmak üzere büyük kısmından tepki var. Böyle bir adımın ekonomik ve sosyal yönleri var. Bunları enine boyuna düşünmek lazım. Bir TV kanalı bugün kalifiye elemanları göstererek bir yumuşatma çabası içine girmiş. Eğer onlar kalifiye elemansa bizimde kalifiye elemanlarımız var. Belki bugün doktor ihtiyacımız var ama diğer mesleklerde işsiz gezen bir çok insanımız var. Sayın Cumhurbaşkanının “TOKİ’den ev vereceğiz” sözleri vatandaşların sinirlerini biraz daha gerdi.
Bu ülkede yaşayan bir çok insan kirada oturuyor ve ev alma imkanları da yok. Böyle zorluklar içinde bizim insanlarımız yaşarken siz TOKİ’den Suriyelilere ev derseniz vatandaş buna isyan eder. Siyasi iktidar şımarıklığı bırakmalı. Böyle ülke yönetilmez, ben yaptım oldu denilerek olmaz bu işler. Sayın Cumhurbaşkanı ve etrafı bu düşüncelerden kurtulmalıdır. Bu olayı sadece maddi boyutları ile değil, ülkenin gelecekte yaşayacağı sıkıntıları da hesap ederek karar vermesi gerektiğini düşünüyorum. Toplumun büyük çoğunluğunun karşı olduğu bir konuda bir dayatma içinde olmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Kantarın topuzunu kaçırmamak lazım. Türkiye’de bölücü bir hareket var. Şu an vatandaşlığa alacağınız 3 milyon Suriyeli nüfusunun 10-15 yıl sonra 8-10 milyona ulaşacağını düşünürsek nasıl bir etnik problemle karşı karşıya kalacağımızı hesap etmemiz lazım.
Burası Türkiye Cumhuriyeti devleti, Ali babanın çiftliği değil. Kanımızla hak ettiğimiz topraklar. Çevremizdeki insanlar zordayken elbette onlara yardım ederiz, ekmeğimizi paylaşırız ama vatanımızı paylaşmak söz konusu olursa orada bir dur demek lazım. Sayın Cumhurbaşkanının etrafındaki aklı selim insanlarından fikrini alacağını ve bu yanlış adımdan vazgeçeceğini umud ediyorum. Bu 3 buçuk milyon Suriyeli sayısı son derece önemli bir sayıdır. Türkiye’de bazı bölgelerde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Demografik yapıyı değiştirebilecek, etkileyebilecek sayılar söz konusu. Beyşehir’de tehlikeli bir olay yaşandı, benzeri olayların başka yerlere sıçrama ihtimalini de düşünmek lazım. Asla bir Suriyeli düşmanlığı yaratılmamalı, insanlarımız dikkatli olmalı. Elbette ekmeğimizi paylaşalım ama Suriye normalleştiğinde yurtlarına dönmelidir bu insanlar. Vatandaşlarımızın yorumlarına bakıyorum, islami hassasiyeti olan vatandaşlarımız ensar anlayışı ekseninde değerlendiriyorlar. Bu sosyolojik bir vakadır. Bu kapıları biz o zaman herkese açalım. Bu ülke yol geçen hanı mıdır?
Bu ülkede yaşayan insanlar tesadüfen bir araya gelmiş değildir. “Osmanlı döneminde bunlar bizlerle beraberdir” diyorlar, evet doğrudur ama Cezayir’de yaşayanlarda bizle beraberdi, Fas’ta, Romanya’da yaşayan insanlar 480 yıl Osmanlı hakimiyetindeydi. Romanyalıların başı belaya girdiğinde “Gelin kabul edeceğiz mi diyelim?” Meseleleri aklı selim şekilde değerlendirmek lazım. İşsizlik bu ülkede tavan yaptı. 3 buçuk milyon insanın iş meselesini nasıl çözeceğiz? 1 milyon üniversite mezunu şu an işsiz, 1 milyon MYO mezunu, 2 milyon civarında lise mezunu var. 4 milyonun üzerinde okumuş işsiz bir kitle var. Taze kan lazımsa işte size bu memleketin evlatlarından oluşan, kalifiye taze kan. “İş beğenmiyor” diyorlar, hangi işi buldunuz da beğenmiyorlar. Bu çocuklar üniversiteyi bitirdiler öğretmen olamadılar, atamaları yapılmadı, gittiler polis oldular, asker oldular ve sonra şehit oldular. İş buldum diye savaşmayı göze aldılar.
Taşeronlaşmayı, asgari ücretle çalışmayı iş sayıyorsanız o iş değildir. Bu memleketin evlatlarını hakir görmeden bu meseleleri iyi değerlendirmek lazım. Siyaseten bu kararı verenler bunun bedelini de öderler. Onların ödemesi umurumda değil ama millet olarak ödeyeceğimiz bedel nasıl olacak? Şu siyasi parti sandığa gömülmüş, bu meseleyi çözmez ki. Böyle bir adım atıldıktan sonra kişilerin ya da partilerin bedel ödemesi milletimizi bedel ödemekten kurtarmaz. Dibi görünmez bir suya topyekûn bir milleti atmanın kimsenin hakkı olduğunu düşünmüyorum. Bir karar verilecekse buyurun gidelim soralım vatandaşlarımıza. Bu birkaç kişinin vereceği değil milletin karar vereceği bir durumdur.
KONCUK: TÜRKİYE KAMU-SEN’İN VARLIĞI TOPLUMUN HER KESİMİ İÇİN ÖNEMLİDİR
Geçtiğimiz Haziran ayında 24. Yaşını kutlayan Türkiye Kamu-Sen’in ülke için son derece önemli bir sivil toplum kuruluşu olduğunun altını çizen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen desteklenmeyi ve baş üstünde tutulmayı hak eden bir konfederasyondu” dedi. Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen’in 24 yılını kutluyorum, tüm kamu çalışanlarına hayırlı olsun. Üyemiz olmasa bile memurlarımızın bir çoğunun bizim mücadelemizi hayranlıkla izlediğini biliyorum. 420 bin 222 kolayına yapılmış bir üye değil. Bazı art niyetli insanlar bu sayıyı anlamakta zorlanıyorlar. 420 bin rakamının bu teşkilatın büyük mücadelesi ise kazandığı büyük bir kitle olduğunu bildiklerini çok iyi biliyorum ama bunu görmezden gelmesinler. Kimse bu başarıyı küçümseye kalkışmasın, bu alın teridir. Bir yerleri eleştireyim derken bu teşkilatın tüm kademelerine hakaret ettiğinin farkına vararak bu teşkilatı değerlendirsinler. Baskı ve adam kayırmanın tavan yaptığı bir dönemde 420 bin 222 üyenin ne anlama geldiğini anlamıyorlarsa ben onlara bunu çok iyi anlatırım. Kimse oturduğu yerden ahkam kesmesin, biz herkesin geçmişini gayet iyi biliyoruz. Türkiye Kamu-Sen büyük bir mücadele, büyük bir sevdanın adıdır. Bu mücadele devam edecek, bu sevdamız devam edecek. Türk milletinin geleceği adına devam edecek. Kamu çalışanlarının hak ve hukuklarının korunması adına devam edecek. Bu teşkilat büyük alın teri ve emekle kurulmuştur. Sapasağlam yoluna devam edecektir. Türkiye Kamu-Sen gibi milli bir sendikanın, milli bir demokratik kitle örgütünün varlığı Türkiye için, kamu çalışanları için bir yerleri uyarmak adına son derece önemlidir. Türkiye Kamu-Sen desteklenmeyi ve baş üstünde tutulmayı hak eden bir konfederasyondur. Bütün teşkilatımızı kutluyorum, alınlarından öpüyorum, menfaat ve egoyu ellerinin tersiyle iten, gerçek mücadele adamlarının başarısıdır bu” dedi.
KONCUK: TEMMUZ’DA “YÜZDE 5 ZAM” DİYEREK TOPLUMUN KANDIRMAYA ÇALIŞANLARA FIRSAT VERMEYECEĞİZ
Temmuz ayında alınan yüzde 5’lik zammı son 10 yılın en büyük zammı diye niteleyen yetkili konfederasyona da sert çıkan Genel Başkan İsmail Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen milletin kandırılmasına razı olmaz” dedi. Koncuk, “Yetkili konfederasyonun Genel Başkanı bir açıklama yapmış ve Temmuz ayındaki yüzde 5’lik zammın son 10 yıldaki en büyük zam olduğunu ifade etmiş. Bizleri de töhmet altında bırakmaya çalışmış. O nedenle Temmuz zammına ilişkin bir açıklama yaptım ve bu zammın vergiye gittiğini ifade ettim. İnsanları aldatmamak lazım. Kaşınanı kaşırlar, bizde bunu yaptık. Türkiye Kamu-Sen doğruları söyler ve matematik ilmiyle hareket eder, işkembe-i kübradan da atmaz. Her şey belli, yüzde 5 zam son 10 yılın en büyük zammı imiş! Sen insanların ne şartlarda yaşadıklarını biliyor musun? Bakın birinci derecenin dördünce kademesindeki 25 yıllık bir uzman doktor döner sermaye ödemesi hariç tutulduğunda Nisan ayında aylık yaklaşık 495 TL vergi ödüyordu. Bu rakam Mayıs ayında 660 TL’ye çıkmış. Bu doktorun maaşı Mayıs ayında 165 TL azalmış zaten. Siz Ocak-Temmuz ayı arasındaki bu düşüşleri hesap etmeden Temmuz’da şu kadar zam aldık derseniz burada bir aldatmaca vardır. Şimdi bu doktorun maaşına 225 TL zam geliyor ama gerçekte bu 165 TL çıktığında cebine yansıyan zam sadece 60 TL. Temmuz ayında uzman doktor yüzde 5 zam değil reel olarak yüzde 1,43 zam almış oluyor. Geçmişte yaşadığımız iniş çıkışları hesap etmeden, “Temmuz’da bu kadar aldık” derseniz olmaz. Kaşıkla verip kepçeyle alıyorsunuz. Haziran ayına kadar maaşında 330 TL kesilen 4. Derecenin birinci kademesindeki 25 yıllık bir öğretmen, bir üst vergi dilimine çıkınca 440 TL gelir vergisi ödüyor. Bu öğretmenin maaşı geçtiğimiz ay 110 TL azaldı. Temmuz zammının bu öğretmenimize yansıma 150 TL oluyor. Zaten 110 TL gitti, bu öğretmenin maaşındaki artış sadece 40 TL. yüzde 20’lik vergi dilimindeki kaybı görmezden mi geleceğiz? Öğretmenin alacağı 40 TL’lik zam yüzde 5 zam yapmaz sadece yüzde 1,33’lük zam yapar. Diğer kayıpları hesap etmiyorum bile ve olan ortada. Hemşiremizin Temmuz ayında alacağı zam yüzde 1,29’dur. Yüzde 20’lik vergi dilimine girmeyen bazı memurlarımız vardır. Ekim ayında girecek olan memurlarımız var, onlarında alacağı zam yüzde 2,6’ya düşüyor. Bu rakamları göz önüne almadan, çıplak olarak Temmuz zammını en yüksek zam gibi ilan etmek doğru değildir. Toplumun aldatılmasını Türkiye Kamu-Sen asla sindirmeyecektir. Bir de bunu duyan insanlar, mesela ev sahibi, “Memur yüzde 5 zam almış, al bende kiraya yüzde 5 zam yaparım” diyor. Bu rakamları bütün kamu çalışanlarının bilerek değerlendirmesi gerekir. Burada sendikal bir ciddiyet gerekmektedir. Toplu sözleşemeye yanlış bir imza attılar yüzde 1,8’lik enflasyon kaybımız vardı. Ali Yalçın hala bunun hesabını veremedi. Konu hala yargıda, umud ediyorum kazanacağız. Bu gerçekten çok açık bir kayıptır, kazandığımız parayı masada bir maddeyi çizmekle kaybettiler. Aylardır bunu anlatıyorum daha hesabını veremediler” dedi.
KONCUK: NEGATİF PERFORMANS SİSTEMİ BİZİ MEYDANLARA İNDİRİR
Son günlerde gündemde sıkça yer bulan “Kamuda Performans Sistemi” tartışmalarına da değinen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Anlaşılan o ki, bizim meydanları ısıtmamızı istiyorlar” dedi. Koncuk, “Kamu çalışanları ile ilgili son derece önemli gelişmeler var. Performans değerlendirmesi diye bir şey çıktı ortaya. Eğer bu konuda iktidar geri adım atmazsa alanlar ısınacaktır. Biz bütün sendikalara gelin eylem yapalım teklifini götüreceğiz. Üye sayısıyla övünen o sendikaya da söylüyorum. Negatif performans değerlendirmesine ilişkin uyarılarımız dikkate alınmazsa, var mısınız eyleme? Hadi yüreğiniz yetiyorsa beraber yapalım. Eğer olumsuz bir performans değerlendirme sistemi ile karşı karşıya kalırsak, iş bırakma dahil her türlü eylemi yaparız. Hazırlanan o yönetmelikte neler var bilmiyoruz. Sadece basına yansıyanlar üzerinden değerlendirmeler yapıyoruz. Biz testi kırılmadan açıklamamızı yapıyoruz. Herkes aklını başına alsın, Türkiye’de yeni bir kaos yaşamayalım. Biz uyarı görevimizi yerine getiriyoruz, gelin sizde bir açıklama yapın. Hadi hodri meydan, samimiyseniz buyurun kararı alan ve bizim gibi yiğitçe böyle bir performans değerlendirmesi ile karşı karşıya kalırsak her türlü eylemi meşru görürüz, diğer sendikalarla beraber oluruz, iş bırakma dahil her türlü eylemi yaparız diye sesinizi yükseltin bakalım. Daha duymadım ama belki derler. Bu umudu da beselemek istiyorum. Performans değerlendirmesi konusunda çalışanlarımızı uyarıyorum. Asla kabul edilemez bir uygulamadır. Hükümetin bu durumu tekrar değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
KONCUK: YÜREKLERİ VARSA SÖZLEŞMELİ VE MÜLAKATLI ÖĞRETMENLİK SİSTEMİNE BİRLİKTE TEPKİ GÖSTERELİM
Sözleşmeli öğretmenlik sistemi ve mülakatla öğretmen alımına tepki gösteren Genel Başkan İsmail Koncuk malum sendikaya hodri meydan diyerek birlikte eylem yapmaya davet etti. Koncuk, “Başka gelişmeler de var. Öğretmenlik sözleşmeli hale getirilmek isteniyor. Bunun yanı sıra mülakat geliyor, tasarı halinde bekliyor. Birileri de sadece sözleşmeli öğretmenliğe karşıyız diye açıklama yaptı sadece. Biz de kendilerine soruyoruz; karşısın ama ne yapacaksın? Onu söyle asıl sen! Gel beraber mülakata ve sözleşmeli öğretmenliğe karşı eylem yapalım. Biz memur alımlarında mülakatla alımlara kökten karşıyız. Bunun adı torpildir. Mülakat, sözleşmeli gibi bir sistemi asla kabul edemeyiz. Yönetici atamada mülakatı çalışanlarımız yaşadı. Yandaş sendikanın hazırladığı listeler havalarda uçuştu. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ı ziyaretimde bu durumu izah ettim. Hem Ağustos ayında atama yapmayacaklar, hem öğretmenliği sözleşmeli hale getirecekler, hem mülakat konulacak. Bu durum kabul edilemez. Bu memleketin evlatlarını bu kadar torpil peşinde koşturan hale getiren sistem mesleği de ayağa düşürür. Bu şekilde bir düzenleme yaparak kimsenin dualarını alamazlar. Muhalefet partileri de asla bu sistemi desteklememelidir. Bu konuda gerekçelerini şu şekilde açıklıyorlar; biz doğu bölgelerinde öğretmenleri tutamıyoruz. Çakılı hale getireceğiz. Öğretmenlerimizi 3 yıl sonra kadroya geçireceğiz. 2 yıl daha çalışıp 5 yıllarını dolduran öğretmenlerimiz tayin isteyebilecekler. Ben de kadrolu atasınlar ama 5 yıl yine tayin isteyemesinler diyorum. Bütün öğretmen adayları bu şartı kabul ediyor, hepsi gönüllü 5 yıl çalışmaya razı durumda. 2011 yılında zaten sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmıştır. Biz de Türkiye Kamu-Sen olarak sendikalarımızla birlikte sözleşmeli sistemin kaldırılması için ciddi mücadele verdik, hala da vermeye devam ediyoruz. 4/B’nin vekil ebenin, vekil imamlar 5393’e tabi olanların kaldırılması için uğraşıyoruz. İkinci sınıf memur gibi görüyorlar kendilerini. Dilerim, aklı selim galip gelir, yetkililer bu uygulamayı hayata geçirmezler. Bu konuda sendikaları da sorumlu davranmaya davet ediyorum. Karşıyım demek yetmez, gereğini yapmaları gerekir. Yürekleri varsa, birlikte tepki gösterelim diyorum.
Müdür yardımcıları ile ilgili bir iptal söz konusu. Sınav puanlarına göre mutlaka müdür yardımcılarının atanması gerektiğini düşünüyoruz. Yönetmelik de yargı kararlarına göre değiştirilmeli. Yakından takip ettiğimiz bir konudur. MEB’deki bazı bürokratların bu duruma olumlu yaklaştıklarını biliyoruz. 17 bin eğitimcinin de beklentisi karşılanmış olur” dedi.
KONCUK: DOĞUDA ÇALIŞAN MEMUR İLE BATIDA ÇALIŞAN MEMUR AYNI MAAŞI ALMAMALIDIR
Mahrumiyet bölgesinde çalışanlara teşvik verilmesinin şart olduğunu belirten Genel Başkan, bu bölgelerde çalışmayı cazip hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Koncuk, “Mahrumiyet bölgelerinde yıllarca çalışan, kontenjan açılmadığı için tayin talebi gerçekleşmeyen öğretmen arkadaşlarımız var. 10 yılı aşkın bu bölgelerde çalışan öğretmenlerimizin haklı talepleridir. Uğraşlarımız sonucunda 2. İl dışı tayin yaptırdığımız oldu. Çakılı kadrolu sözleşmeli öğretmenliği yapmaya çalışan bu zihniyet, öğretmenin tayin olmasını asla istemiyor. Bizim taleplerimiz arasında, mahrumiyet bölgesinde çalışan öğretmenlerimize tazminat verilmesi de vardı. Yani bu bölgelerde çalışmayı öncelikle cazip hale getirmeleri gerekir. Hükümet olarak görevlerini yerine getirmeyenler, sürekli memurlardan fedakarlık bekliyor. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Kürek mahkumu haline getirdiğiniz çalışanlardan verim de alamazsınız. Hakkari’nin bir bölgesinde çalışan memurla, batıda çalışan bir memura aynı maaşı vermemelisiniz. Aksi takdirde özendirici olunmaz” dedi.
KONCUK: TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ MADDELERE KAMU ÇALIŞANLARI CİDDİ TEPKİ VERMELİDİR
Genel Başkan 2015 yılında imzalanan toplu sözleşme skandalını da hatırlatarak kamu çalışanlarını uyardı. Koncuk, “Toplu sözleşmede uygulanmayan 21 tane madde var. Geçtiğimiz günlerde Bakanlıkta Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanı ile bu maddeler ile ilgili bir araya geldik. Bu maddelerin bazıları uydurulmuş gibi. Mesela, bir maddede, Kültür Bakanlığı çalışanlarının maddi durumunun iyileştirilmesi diyor. Bakan da bu maddenin uygulanabilir olmadığını açıkladı. Toplu sözleşme metninde yazan bu maddeler ile çalışanlarla dalga geçiliyor. Çalışanların yerinde olsam ciddi tepki gösterirdim. Artık bu saçmalıklara izin vermemeleri ve tepkili olmaları gerekiyor.
Toplu sözleşmede 4/C’lilere kadro verilecek diye de bir madde yok diyorlar. Çünkü kararı kadroya alınmaları için çalışma yapılacak diye vermişler. Böyle karar aldırırsanız, sonucu da bu olur. Alkışlarla toplu sözleşme imzalanırken, ben de dışarıda açıklama yaparak yuvarlak kararlar toplu sözleşmede alınmaz dedim. Bu kararların uygulanma imkanı çok zor dedim. Konuyla ilgili Sayın Süleyman Soylu Maliye Bakanı ile görüşme yapacağını söyledi. Bir diğer madde ise KİT çalışanlarının maaş gruplarının 3’e düşürülmesidir. Bu maddenin 1.01. 2016 tarihine kadar sonuçlandırılması diye hükmü de var. Ama üzerinden 7 ay geçmesine rağmen çözülmemiş. KİT çalışanlarının bunun hesabını sorması lazım
Eğer memurlarımız aldatanları sineye çeker, yapılanları görmezse bundan sonra da aldatılmaya devam ederler.” dedi.
Genel Başkan programda ayrıca emeklilere promosyon konusunda da görüşlerini ifade etti. Koncuk, “1 milyon 900 bin memur emeklisi var. 10 milyon da ülke genelinde emekli var. Emekliye promosyon konusunda bir anlaşmaya varmaları gerekir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan sendikaları da bu duruma dahil etmelerini rica ediyorum. Hep birlikte çözüm üretelim. Neler olup bittiğini biz de görelim, biz de tecrübelerimizi paylaşalım.” dedi.
Uluslar Arası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği Temsilciler Kurulunun Azerbaycan’da gerçekleştirilen toplantısını da değerlendiren Genel Başkan toplantının son derece verimli geçtiğinin altını çizdi. Koncuk, “Kasım 2016’de Uluslar Arası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği Temsilciler Kurulu tekrar bir araya gelerek sorunlara çözüm arayışı içerisinde olacağız. Türk dünyasının sıkıntıları ile ilgili bilimsel bir çalışma yapılacak.” dedi.