Siyonist İsrail rejiminin Mescid-i Aksa’ya yönelik uyguladığı Cuma Namazı yasağı Memur-Sen teşkilatları tarafından yurt genelinde protesto edildi. 81 ilde düzenlenen basın açıklamalarında Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın Müslümanların onur meselesi olduğu mesajı verildi, zalimler telin edildi.
Protestoların Ankara ayağında Hacı Bayram-ı Veli caminde bir araya gelen STK mensupları Filistin ve Türk bayraklarıyla kardeşlik ve dayanışma mesajı verdiler. Gıyabi cenaze namazının ardından başlayan basın açıklamaları sık sık slogan ve tekbirlerle kesildi.
Bu yasakların İsrail’in güvenliği bahanesiyle uygulanıyor olmasının gerçekçi olmadığının altını çizen Kaya, “Biz İsrail’in güvenlik kavramından ne anladığını iyi biliyoruz. Mescid-i Aksa’da son zamanlarda yaşananlar, İsrail’in yürüttüğü kirli savaşın en önemli halkasıdır. Çeyrek asırdır bölgemizde yaşanan kirli stratejinin de en stratejik ayaklarından biri Mescid-i Aksa’nın işgal girişimidir. Yani, Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar, Afganistan, Irak ve nihayet Suriye’de yaşananlardan bağımsız ele alınamaz. Kimileri inkar etse de, emperyalizmin çirkef cürufu bizim bölgemize boşaltılırken, İsrail, şimdi tam zamanı diyerek Mescid-i Aksa’ya saldırmıştır” şeklinde konuştu.
Mescid-i Aksa’nın 1969’dan bu yana İsrail’in hedefi olduğunu belirten Kaya, Aksa’nın İsrail stratejisi açısından önemine dikkat çekti. Kaya, “İslam dünyasının bölünmüşlüğünü ifade eden en son Katar krizinden sonra düğmeye bastı. Suriye’deki emperyalist projesinin oluşturduğu kaos da onun motivasyonu oldu. ABD’nin Suriye kaosundan yararlanarak desteklediği PYD terör örgütü dahi bu oyunun parçası. Hatta DEAS, FETÖ Emperyalizmin kurguladığı İsrail’in uyguladığı stratejinin bir parçası” ifadelerini kullandı.
Mescid-i Aksa’nın bir onur ve varoluş meselesi olduğunu dile getiren Kaya, “Mescid-i Aksa, bizden uzak zannedenler, sadece bu üç örgütün yaptıklarına baksalar, neyin hedeflendiğini açık seçik göreceklerdir. Onun için, Mescid-i Aksa kirletilirken, biz de kirletiliyoruz, köleleştiriliyoruz diyoruz. Çünkü bugün insanlığın özgürlüğü ancak Kudüs’ün özgürlüğüyle mümkün... Çünkü şerefle mühürlenmiş insan denilen varlığın namusu Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırıların püskürtülmesiyle teminat altına alınabilir” dedi.
Dünya kamuoyunun sessizliğine de tepki gösteren Kaya, “Emperyalist kurgunun tam ortasına oturmuş “uluslararası hukuk” denilen kandırmacaya dayanıp, olayın çözülmesi mümkün değil artık bugün. Rachel Corrie’ler bu hakikati gördükleri için İsrail’e karşı mücadele ettiler. Çünkü İsrail, emperyalist kurgunun bir ürünüdür. Yahudileri yüz yıllarca gettolara iten, onları ötekileştiren emperyalist ülkeler, kendi ırkçı düşüncelerinden beslenen Siyonizm’i desteklediler ve bugünkü İsrail devletini kurdurttular. Sonra da adım adım bu devletin genişlemesinin kılıfını hazırladılar. Bu hukukun adı uluslararası hukuktu” şeklinde konuştu.
Uluslararası Hukuk’un çifte standardına dikkat çeken Kaya, “Ne hikmetse, bu hukuk, hiçbir zaman Filistin halkı ve Filistin devletinin lehine işlemedi. Bizim hukuk anlayışımız güçlünün değil hakikatin lehine işler. Ama genelde İslam dünyası özelde de Filistin için uluslararası hukuk, zalimin elindeki silah olmuştur. Bugün de aynısı geçerlidir” ifadelerini kullandı.
Başta Kudüs olmak üzere bütün İslam coğrafyasında barışın ve adaletin hakim olması gerektiğini dile getiren Kaya, bu kaos ortamının dünyayı bir felakete sürükleyeceği uyarısında bulundu. Kaya, “Bizim mücadelemiz, sadece bizim için değil; insanlık için. Eğer Mescid-i Aksa saldırıları devam ederse, Kudüs İsrail’in işgalinden kurtulmazsa, korkarız ki emperyalizmin oluşturduğu kaostan dolayı yorulan dünyamız daha büyük felakete düçar olacaktır” diye konuştu.
İsrail’in kararlarının sadece politik olmadığını dini bir temelinin de olduğuna dikkat çeken Kaya, “İsrail’in keskin inançları, ırkçı politikaları stratejik bir araç olmanın ötesinde bir anlam taşıyor. Mescid-i Aksa işgali, onların mitolojik inançlarının bir yansıması aynı zamanda. Sözde Süleyman Mabedi’ni ortaya çıkararak yeni bir armagedon oluşturacaklar. Mesihçi inancın doğası budur. Bu yüzden bütün insanlığa çağrıda bulunuyoruz” dedi.