Memur-Sen'e bağlı sendikaların seçim süreçlerinin başlaması münasebetiyle yaptığı yazılı açıklamada bulunan Memur-Sen Ankara İl Başkanı Kır: Seçimlerin amacı; ayrıştırarak güç kaybetmek değil, bütünleşerek güç kazanmak olmalıdır. Dedi.
Kır'ın açıklaması aynen şöyledir. Bilindiği üzere Memur-Sen ve bağlı sendikaların şubeleri ile ilgili seçim süreci başladı. Seçimlerin bir kardeşlik ve dava şuuru içerisinde Memur-Sen'in büyüklüğüne yakışan bir ağırlıkla geçmesi en büyük temennimizdir. Çünkü seçimlerin amacı; ayrıştırarak güç kaybetmek değil, bütünleşerek güç kazanmak olmalıdır. Özellikle Kurucu Genel Başkanımız Merhum Mehmet Akif İnan ve O'nun etrafında halkalanan bir avuç dava erinin sendikamızın kuruluş ve sonraki dönemlerinde bizatihi kendi imkanlarıyla hiç bir karşılık beklemeden hangi zor şatlar altında bu görevi ifa ettikleri ve bugünleri bize sağladıkları bilinmelidir.
11 yıldır yürüttüğüm ve üç dönem kuralı sebebiyle bıraktığım Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 No'lu Şube Başkanlığım ve 11 yıldan beri sürdürdüğüm Memur-Sen Anakara İl Başkanlığı görevimin ilk yıllarında maddi imkansızlıkla birlikte sendikaya üye kaydederken bırakın üye kaydetmeyi kurumlara bile girerken karşılaştığımız zorlukları bende onlar kadar olmasa da bizzat yaşayarak tecrübe etmişimdir.
Şükürler olsun; zaman içinde açılamayan kapılar açılmaya başladı. Üye yapma esnasında kamu çalışanlarını ikna etmek için saatlerce dil dökmeye gerek kalmadı. 2018 yılı 15 Mayıs itibarıyla üye sayımız bir milyonu aştı. Geçmişte genel merkezlerin sahip olamadığı imkanlara bu gün şubelerimiz kavuştu
Sendikacılığın zemherisini, karakışını yaşamayanlar; baharının kıymetini bilmekte zorlanıyor.
Ancak süreç içinde genel anlamda sendikamız içinde sorumluluk üstlenen ve zorlukları tatmayan; sendikanın zemherisini, karakışını hazanını yaşamayan, bir üye için 40 defa bir kapıyı çalmayan ve kendi gelenleri üye yapma alışkanlığı içinde kolay imkanlara kavuşan bazı kardeşlerimiz kolay harcama yolunu seçiyorlar. Birbirlerini var etme gayreti içinde olması gerekenler yok etme gayreti içine giriyorlar. Kurumsal olarak bütünleştirici rol üstlenmesi gerekenler, dışlayarak ayrıştırarak güç gösterisi yapmaya kalkışıyorlar. Sevgi ve saygı çerçevesinde kardeşliği, birliği,beraberliği tesis ederek, enerjilerini üyelerinin,toplumun insanlığın sorunlarını gidermek için harcama yerine düşmanlarına reva görmedikleri muameleyi kendi üyelerine reva görüyorlar. İyi niyetle ve samimiyetle birbirlerinin yanlışlarını giderme,hatalarını bertaraf etme daha doğrusu kurum için ileride bu bayrağı kendinden sonrakilere devredecek nitelikli sendikacı yetiştirme, adam kazanma gibi sorumlulukları unutup, fırsatçılık yaparak, itibarsızlaştırarak sendikacığın menfaat şebekesi gibi tanınmasına öncülük yapıyorlar. Sendikal gücü kendi güçleri,sendikal itibarı kendi imkanları ve sendikal imkanları kendi imkanları zannediyorlar. Oysaki: Sendikacılık;en kısa tanımıyla hak arama ve haksızlıkla mücadele etme kurumudur. Sendikacıların mücadelede muhatapları kendi arkadaşları değil haksızlar ve zalimlerdir.Yiğit sendikacılar; güçlerini üyelerine karşı değil,zalimlere ve haksızlara karşı göstermeyi adet haline getirmelidirler.
Sendikamızın kuruluş misyonu ve inanç değerleriyle bağdaşmadığını hatırlatmak istediğim hususların genel anlamda kongreler döneminde zuhur ettiğini, Severek büyük bir gayretle üye yaptığımız kardeşlerimizle seçim atmosferine girince tekrar karşı karşıya adını da "demokrasi yarışı" koyarak canhıraş biçimde mücadele edildiğine üzülerek şahit olduğumuzu ifade etmek isterim. Oysa ki demokrasi dediğimiz şey hep çatışmayı değil uzlaşmayı da içinde barındıran ilişki biçimidir.
Kongreler gövde gösterilerinin yapıldığı platformlar değildir.
Şüphesiz kongreler; kalabalıkları toplayarak gövde gösterilerinin yapıldığı, sadece yeni yönetim oluşturmak için mutat bir prosedürün yerine getirildiği kurullar değildir. Kongreler: Yönetenlerin yönetilenlere yaptıkları ve yapamadıkları faaliyetler bilgi sunacakları , yeni adayların yapacakları icraatları tanıtacakları ;sendikal çizginin tartışılabildiği,eleştirilerin yapılabildiği,önerilerin sunulabildiği,düşünce farklılıklarının yadırganmadan ifade edilebildiği bir platform olarak değerlendirilmelidir.
Şube yönetim adayları belirlenirken; yönetime talip olanlar ve bu sendikaya hizmet yolunda ter akıtanların gönülleri alınmalıdır. Dar çerçevede üç beş kafadarın kendi başlarına uyanıklık yaparak, istişare yoluna gidilmeden bireysel çıkışlar, bencil davranışlar sendikacılığa ve sendikacılığın kurumsal kimliğe zarar verdiğinin şuurunda olunmalıdır. Herkese yetecek kadar sevgisi,herkesi kucaklayacak kadar hoşgörüsü ve herkese ulaşacak cesaret ve enerjisi olanların, seçim sonrasında rakiplerini, kendilerine oy vermeyenleri bağrına basacak olgunluğa erişenlerin kendine ve üyelerine güvenenlerin ayrıştırma yoluna gitmeden bir bütün olarak seçime girme konusunda istişare yolunu tutacaklarına inanıyorum.Temennimiz camiamız tarafından tasvip gören kardeşlerimizin yer aldığı uzlaşma yoluyla oluşturulan tek liste ile seçime gidilmesidir.
Emeği hiçe sayanların, yönetim oluşturduktan sonra da emeğe saygı duymaları düşünülemez.
Eğer istişareler neticesinde tek adayla seçime gidilmesi ittifakı oluşamaz ise elbette birden fazla aday listesi ile bir centilmenlik havası içinde seçime gidilmesi de elbette en tabi bir hak olarak; listelerin farklılığı dava farklılığından değil, hizmet etme anlayışı farklılığından kaynaklandığı şeklinde değerlendirilmelidir. Seçime ister bir listeyle, isterse birden çok listeyle gidilsin yönetimler karşıtlık değil; kardeşlik, çatışma değil;uzlaşma, bireysel çıkış değil; istişare ve diyalog, seni,beni, onu değil; hepimizi kucaklayan bir anlayış üzerine inşa edilmelidir. Çünkü yönetim oluştururken kardeşlik hukukunu hiçe sayanların,emeğe saygı duymayanların yönetim oluşturduktan sonra da kardeşlik hukukunu tesis etmeleri asla düşünülemez.
Bizler; Memur-Senliler olarak, Hakkı üstün tutan hak anlayışını benimseyen, güçlüyü değil haklıyı güçlü gören "emanetleri ehline veriniz" inancını gönlünde taşıyan, her türlü hak ve özgürlük gaspının karşısında duran, hakça bölüşüm prensibini benimseyen, farklı düşünceleri kültür zenginliği sayan bir anlayışın müntesipleriyiz.Kendi üyelerinin bir kısmını hiçe sayanların, emeği, alın terini görmezlikten gelenlerin bütüncül bir şekilde hizmet sunmaları da mümkün değildir.
Bizler; demokrasiyi hep kavga ve kaos rejimi olarak anlayanlara inat; bu seçim sürecinde düşüncelerimizi birbirimize medeni ölçüler içinde aktarabilmenin, taraflaştırmadan konuşabilmenin, kavga etmeden tartışabilmenin, hakaret etmeden eleştirebilmenin yolunu ve yordamını bilenlerin sendikası olduğumuzu göstermeliyiz. Kimsenin sendikamızı şahsi çıkarlarına makam ve mevki hırsına kurban etmesine
Seçilme mücadelesi nimet paylaşımına dönüştürülmemelidir..
Seçilme mücadelesi bir nimet paylaşımının değil, bir hizmet yarışının mücadelesi olmalıdır.Yönetimler oluşturulurken bölge esasına veya temsil ettiği delege sayısına göre değil,bu konuda bilgi birikimi,tecrübesi, becerisi,azmi, sabrı, hoşgörüsü, kendisine güveni ve temsil kabiliyeti olanları dışlama yerine, arama bulma bilgisinden,tecrübesinden istifade etme niyetiyle yola çıkılmalıdır. Seçimi kiminle kazanırım mantığından çok kiminle daha iyi hizmet verebilirim felsefesi öne çıkarılmalıdır. Seçim kazanmaya değil, hizmet üretmeye yönelik listelerin oluşturulmasına gayret edilmelidir. Dedikodu kültüründen uzak kalarak, zihinsel ayrıştırmanın önüne geçilmelidir. Sendikacığın bürokrasiye sıçrama aparatı,caka satma,hava atma mekanizması olarak kullanılmasına müsaade edilmemelidir.
Amaç; davamızı omuzlayabilecek, camiamızı kucaklayabilecek,üyelerin çıkarlarını kendi çıkarlarına tercih edebilecek üstlendiği sorumluluğu her türlü şahsi çıkarın üstünde tutabilecek anlayışa sahip arkadaşların seçilmesi olmalıdır.
Emaneti ehline verme de ve alma da sıradan bir olay değildir
Seçme ve seçilme sıradan bir olay değildir. Seçime talip olma mensubu bulunduğu camianın sorumlularını üstlenme veya yönetimde yer alacak kişileri tercih etme n kutsal bir görevi ifa etem olarak algılanmalıdır. Çünkü emaneti devralma ve bu emaneti ehline verme konusu sendikal bir görev olmaktan ziyade İmanı ve vicdani bir yükümlülüktür. Hislerimiz ve hırslarımız inancımızın ve vicdanımızın önüne geçmemelidir.Çünkü Allah;"Emaneti ehline vermemizi ve insanların hak ve hukuku konusunda hüküm verdiğimizde adaletle hükmetmemizi emrediyor.
Memur-Sen bir dava sendikasıdır. Memur-Sen'lilerde bir dava adamı olarak bilinmelidir.
Memur-Sen bir dava sendikasıdır. Memur-Sen'lilerde bir dava adamıdır.Gerçek dava adamları birbirlerini yok sayma çabası için de değil, var etme,. Birbirlerini harcama değil kazanma gayreti içinde olmalıdırlar. Azmi, sabrı ve kararlılığı ve tecrübesiyle birlikte sendikaya ve sendikacılığa yıllarını vermiş, her platformda kurumunun saygınlığına halel getirmeden sorumluluğunun gereğini yerine getirmiş olanların emekleri yok sayılmamalıdır., istişare Allahın emri ve işimizin gereğidir. İstişare yolu asla terk edilmemeli ve bu yol tüketilmeden başka bir yol tercih edilmemelidir.
Ben inanıyorum ki, sendika mensuplarımız üyesinden temsilcisine,temsilcisinden yöneticisine,yöneticisinden delegesine kadar hiç bir manipülasyona ihtiyaç duymadan, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendi iradesi doğrultusunda kendi yöneticilerini en iyi şekilde seçebilecek basiret,dirayet ve hidayete sahiptirler. 40 yıla yakın eğitim-öğretim, yönetim danışmanlık sendika ve sivil toplum hayatımda edindiğim tecrübelerini kardeşlerimle paylaşmak istişarenin Allah'ın emri ve işimizin gereği olduğunu hatırlatmak amacıyla ve ders alacakları o ümidiyle bu yazıyı kaleme aldım ve paylaşıyorum. Amacım sadece kardeşlik görevimi ve sorumluluğumu yerine getirmektir.
Selam ve dua ile…
Mustafa KIR Memur-Sen Ankara İl Başkanı