Aileleriyle birlikte 20 milyon vatandaşımızı yakından ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri yetkili konfederasyon ve hükümet eliyle yine çadır tiyatrosuna dönüştürüldü. Bugüne kadar hiç görülmemiş bir şekilde hükümetin teklifini basının karşısında açıklayacağını söylemesi televizyonlar karşısında merakla bekleyen emekli ve memurlarımızı ümide sevk etti. Ancak 2016 yılı için yüzde 4+4, 2017 yılı için yüzde 3+3 şeklinde açıklanan rakamlar tam bir fiyasko olunca, iş malum konfederasyon ve hükümet elbirliği ile şova dönüştürüldü.
Amatörce kurgulanmış bir sahne ile Bakan’dan izin isteyerek masadan sözde kalkan yetkili konfederasyon, “hak nasıl alınamaz” konusundaki becerisine bir yenisini daha eklendi.
KONCUK, “ SAYIN BAKAN’A BU TAVRI YAKIŞTIRAMADIM. KINIYORUM”
Hükümetin teklifinin ardından değerlendirme yapmak isteyen Konfederasyonları dinleme cesareti bile gösteremeyen salonu terk etmeye hazırlanan Bakan’a Memur-Sen heyeti de eşlik edince, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk yaşananlara tepki gösterdi. Salonda bulunan basın mensuplarına değerlendirme yaptı.
“Sayın Bakan Faruk Çelik, ilk defa basının huzurunda zam teklifini açıkladı. Biz de düşündük ki, basının ve bizim önümüzde düşük rakamlarla zam teklifi açıklayamaz. Herhalde 10+10 gibi yüksek bir teklifle karşımıza gelecekler diye düşündük. Ama basının önünde bile sayın Bakan, 3+3 ve 4+4 gibi komik zam oranlarıyla karşımıza çıktı. Bunun yanı sıra, Sayın Faruk Çelik’in tekliflerini açıkladıktan sonra bizim söyleyeceklerimizi dinlemeden, adeta korkarak masadan kalkmasını anlamakta zorlanıyorum. Sayın Faruk Çelik’e böyle bir tavrı yakıştıramadım ve bu davranışından ötürü kendisini kınıyorum.
Anlam veremediğimiz diğer bir husus da, Sayın Ali Yalçın ile birlikte tüm Memur-Sen heyetinin ayakta beklemesi olmuştur. Biz de soruyoruz kendilerine: “Neden ayakta konuşuyorsun? Sana yüzde 10+10 zam teklifi geldi de saygından mı ayağa kalkıyorsun? Burada bir oyun oynanıyor. Henüz ne olduğu tam olarak açığa çıkmadı, önümüzdeki günlerde ne olduğunu anlarız. 2016 yılı için yüzde 4+4, 2017 için yüzde 3+3 zam teklifini insaf ölçülerinde görebilmek mümkün değildir. Biliyorsunuz geçen yıl enflasyon yüzde 8,17 oldu ve memurlar enflasyonun altında bir zam alarak yılı zararla kapattılar. Türkiye Kamu-Sen olarak kırmızıçizgimizi 2014 ve 2015 yılı kayıplarımızın karşılanması şeklinde belirlemiştik. Geçtiğimiz yıllardaki kayıplarımızı dikkate almayan böylesine sorumsuz bir hükümet anlayışını kınıyorum. Aynı zamanda, memurların kayıplarını yok sayan sorumsuz sendikal anlayışı da kınıyorum. 2013 yılında attığı imza sebebiyle kamu çalışanlarını 123 liraya mahkum eden ve enflasyon farkı istemeye bile cesareti olmayan, yani kendi ayıbını ortadan kaldırmak için hiçbir mücadele sergilemeyen ve emeklilerimizi, memurlarımızı masada unutan bir konfederasyonun, kayıpların telafisiyle ilgili herhangi bir talebinin olmaması, geçmiş yıl zararlarını toplu sözleşme masasına taşımaya cesaret edememesi bütün kamu çalışanları ve emeklilerimiz tarafından dikkate alınmalıdır.
KONCUK: BU TEKLİF İKİ KATINA ÇIKARTILSA BİLE KABUL EDİLEMEZ
Hükümetin teklifini çok düşük olduğunu söyleyen Koncuk, bu rakamların emekli ve çalışan memurlarımıza bir hakaret olduğunu ifade etti:
“Kamu işçisine ve emeklisine bu yıl için yüzde 11.3 zam oranı ve 500 lira iyileştirme verilirken, memure yüzde 4+4 ve yüzde 3+3 verilmesi teklifi hakarettir. Hükümetin bu kabul edilemez teklifini reddediyoruz. Türkiye Kamu-Sen’in talepleri bellidir. Ciddi bir ekonomik sıkıntı içerisinde, hayatlarını güçlükle devam ettiren memur ve emeklilerimiz için biz %22’lik bir zam talebinde bulunduk. Bu talebimiz karşısında 4+4 zam teklifi ile gelinmesi abeste iştigaldir. Kaldı ki havuz medyası bizim taleplerimizi çarpıtıyor. Bir gazete geçmiş yıl kayıplarının toplu sözleşme masasında dile getirilmeyeceğini iddia ediyor. Bu kayıplar bu masada istenemeyecekse nerede istenecek? Bu masa kamu çalışanlarının, emeklilerin geleceklerinin konuşulduğu masadır; elbette ki geçmişteki kayıplarımızı bu masada telafi edeceğiz ki geleceğe umutla bakabilelim. Biz bunu istiyoruz ama maalesef havuz medyası bu talebimizi kirletmeyi, 123 liralık satış sözleşmesini imzalayan bir konfederasyonu eleştirmek yerine Türkiye Kamu-Sen’i eleştirmeyi, Türkiye Kamu-Sen’in tekliflerini sulandırmayı tercih etmektedir. Ben bu anlayışı da kınıyorum. “
GENEL BAŞKAN: HÜKÜMET VE MEMUR-SEN “2014 VE 2015 KAYIPLARIMIZIN ÜSTÜNE SOĞUK BİR SU İÇİN” DİYOR
Geçtiğimiz dönem yapılan toplu sözleşmede yaşanan maddi kayıplarını gündeme getirmeyen Memur-Sen’i de eleştiren Koncuk şunları söyledi:
“Hükümetin teklifini yeniden değerlendirecek olursak; 4+4 ve 3+3’lük teklifin bizim taleplerimizi karşılaması, bu rakamlar iki katına çıkartılsa dahi bizim açımızdan kabul edilmesi mümkün değildir. Yani bize şu deniyor: Ey emekliler, ey memurlar 2014 ve 2015 kayıplarınızın üstüne buz gibi soğuk bir su için. Böyle bir anlayış olur mu? Erken seçime gitmenin tezgahını hazırlayan hükümetin, 5 milyon emeklinin memurun vereceği cevaptan da bir endişe duymadığını düşünüyoruz. Ama endişe duysunlar. Bu rakamlarla önümüze geldikleri sürece erken seçimin sonuçlarından da endişe duysunlar. Bu teklif, en az iki katına çıkartılması halinde üzerinde konuşulabilecek bir hal alır. Toplu sözleşme görüşmeleri henüz sonlanmadığı için her şey bitmiş gibi bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Müzakere devam edecektir. Ama bu rakamlar kamu çalışanlarına ve memurlara emeklilerimize açık bir hakarettir ve bunları reddediyoruz.
Toplu sözleşme görüşmelerinin 17 Ağustos Pazartesi günü devam edileceği ifade ediliyor. Ben Bakan’ın ağzından böyle bir şey duymadım. Sayın Bakan, paldır-küldür kaçtı gitti. Niye korktu niye kaçtı anlayamadık. Televizyonların karşısında bu rakamları açıklama cesaretini gösteriyorsunuz ama sendikaları dinlemekten imtina ediyorsunuz. Yazıklar olsun. Bu tavır Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı’na yakışmamıştır. Memur-Sen ve bağlı sendikaların temsilcileri de bu tavra ayak uydurmuş, görüşlerimizi dinlemeden masadan kaçmıştır. Bu hareketlerine bir anlam verebilmiş değiliz. Burası pazarlık masasıdır. Milyonlarca memur ve emekli buradan sonuçları beklemektedir. Beklentileri göz ardı ederek masadan kalkmak hükümetin ekmeğine yağ sürmektir. Bu sendikal anlayışı bir kere daha kınıyorum.”