Türkiye, 28 Birincikânun 1936 târihli Cumhuriyet Gazetesi’nin birinci sayfasında yer alan şu haberle İstiklâl Marşı şâirinin vefâtını öğrenir:
220
Haberin, iç sayfadaki devamı şöyledir:
320
İç sayfada ise hakkında güzel bir yazı kaleme alınır:
420
Bir sonraki gün ise Peyâmi Safa’nın Âkif hakkındaki yazısı neşredilir. Bir paragrafı, hayli sitemkârdır:
520
GÖNÜLLÜ(!) SÜRGÜN
620
Mehmed Âkif, bu akıl ve insaf dışı davranışa katlanamaz. Vatan hâini muâmelesi görmek, vatan şâirine ağır gelir. Yakın dostu Abbas Halim Paşa’nın dâveti üzerine Mısır’a gitmeye karar verir. Zâten, bu yıllarda gidip aylarca kaldığı olmuştur. Eşini ve iki oğlunu yanına alır. Kâhire Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde, Türkçe dersleri; Abbas Halim Paşa’nın çocuklarına, özel dersler verir. Mısır’ın aydınları ile avunarak ve öğrenci yetiştirerek cennet vatanına olan hasretini dindirmeye çalışır.
720
GURBETİN AĞIRLIĞI
820
Temmuz ayında Beyrut’a gider. Yolculuğuna eşlik eden ve ihtiyaçlarını karşılayan Enbû’ş-Şarkıyye Gazetesi Müdürü Abdülilah Bey, onu başka doktorlara götürür. Siroz ve sıtma teşhisi netleşir. Rakımı yüksek bir yerde istirahat tavsiye edilir. Abülilah Bey, Mehmed Âkif’i, Âliye yakınındaki Sûkü’l-Garb Köyü’ne götürüp bir otele yerleştirir. Fakat, sıtma nöbetleri peşini bırakmaz.
920
VÎRÂNELERİN YASÇISI OLMAK
1020
Fakat, hiçbir serinliğin, bayrağının gölgesi kadar rahatlatması mümkün değildir. Hele de kışlada Fransız bayrağı dalgalanırken… Bir gün Antakya için bir şiir lütfetmesi istenir.
1120
Bir gün Antakya için bir şiir lütfetmesi istenir. Antakya da kendisi gibi anavatandan uzaktır. Dudaklarından, şu mısralar dökülür:
1220
CENÂZEYİ, MİLLET KALDIRIYOR
1320
En tepeden verilen emir gereği, tek bir devlet yetkilisi cenâzeye katılmaz. İyi ki de katılmazlar. Aslında bu saygısızlık, Mehmet Âkif’in ruhunu şâd edecek bir hâldir. Onun, böyle yapmacık gösterilerden hoşlanmadığını herkes bilir. Namazdan sonra on binlerce gencin omuzlarında Edirnekapı Kabristanı’na götürülür. Kalabalığın önünde Edebiyat Fakültesi’nin çelengini taşıyan gençler yürümektedirler. Definden önce hep bir ağızdan İstiklâl Marşı okunur. Milletin şâiri, Kuran-ı Kerim okunarak defnedilir.
1420
1938’in sonuna kadar, Mehmet Akif Ersoy’un arkasından herhangi bir ihtifal merâsimi yapılmaz. Bu târihten sonra, kabri, üniversite gençliği tarafından yaptırılır.
1520
Birkaç gün sonra, cenâzeye katılan gençler, Mustafa Kemal tarafından azarlanır. Bu cenâze merasimi, devlete başkaldırı gibi telakki edilir.
1620
Milli Şairimiz Mehmet Âkif'in yaşamının son dönemlerinde hastanede çekildiği fotoğraf yorgunluğunu gösler önüne seriyor.
1720
VATANA DÖNÜŞ
1820
1920
Bugün, Çanakkale’nin ve İstiklâl Harbi’nin şâirinin vefâtının 79. yıldönümü. Ankara’daki gönül dostları, saat 10.30’da, Tâceddin Dergâhı’nda olacak. Resmî bir merâsim değil. TYB’nin ananevî ihtifâli.