TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''Üniversitelerimiz tarihi sorumlulukla karşı karşıyadır. Çünkü gençlerimizi, çocuklarımızı buralara emanet ediyoruz. Buralarda iyi yetişmeleri lazım. Sadece bilgi edinmekle kalmamalı, bu ülkenin insanlarına, tarihine, devletine, milletine karşı da sorumlu insanlar olarak yetişmeleri lazımdır'' dedi.
Ufuk Üniversitesi İncek Kampüsü ve Hastanesinin temeli törenle atıldı. Törene, TBMM Başkanı Çiçek, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel, Ufuk Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Ege, akademisyenler ve davetliler katıldı.
Törende konuşan TBMM Başkanı Çiçek, iki konudaki izlenimlerini paylaşmak istediğini ifade ederek sözlerine başladı. Türkiye'nin birçok ülkeyle ekonomik ilişkilerini geliştirmek için karma ekonomik komisyonlar oluşturulduğunu, bunlardan birinin de Küba ile ilişkilerin geliştirilmesi için kurulduğunu anlatan Çiçek, Küba ile ilişkilerin Abdülhamit döneminde başlatıldığını söyledi. Bu karma ekonomik komisyonun çalışmaları için Ankara Üniversitesi Rektörü ile Küba'da bulundukları sırada dizinde önceden var olan bir sağlık sorununun nüksettiğini ifade eden Çiçek, Türkiye'de teşhis ve tedavisi yapılan rahatsızlığı henüz geçmediği için Küba'da da sıkıntı duyduğunu, Küba'da kendi doktorlarının yurt dışında dahi isminden övgüyle söz edilen hekimler olduğunun söylendiğini, böylece bir doktora götürüldüğünü anlattı. Gittiği doktorun odasında Ufuk Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Ege'nin bir fotoğrafını gördüğünü belirten Çiçek, doktora Ege'yi nereden tanıdığını sorduğunda, onun da ''Siz tanımıyor musunuz? Kendisi dünya çapında bir hekimdir'' karşılığını verdiğini ifade etti. Çiçek, böylece Ege'nin ününün ve başarısının Türkiye'den binlerce kilometre uzaktaki Küba'ya kadar gittiğini öğrendiğini dile getirerek, Ege'ye hitaben, ''Hocam Allah size uzun ömür versin. Allah sizin gibilerin sayısını artırsın'' dedi.
Bir başka örneği de Japonya'dan vermek istediğini belirten Çiçek, Japonya'nın birçok kaynağı ithal etmek zorunda kaldığını ancak nitelikli ve eğitimli insan gücüyle dünyanın en gelişmiş 8 ekonomisi arasında yer aldığını söyledi. Çiçek, şöyle konuştu:
''Bir başka ülke daha var. Allah zenginlik adına ne varsa bu ülkeye vermiş. Yerin altında her şey var. Yerin üstünde her şey var ama yenecek hiçbir şey yok. Şu günlerde açlık sıkıntısı çeken ülkelerin neredeyse yanı başında bir ülke. İnsanlar hakikaten 1 doların altında günlük ücrete çalışmaya hazır. Can güvenliği yok. Öylesine fakir. Aradaki fark ne diye baktığımızda en bariz fark şudur: Birinin tabii zenginlikleri yok ama çok iyi yetişmiş insanları var. İnsanını iyi eğitmiş. Öbüründe ise her türlü tabii zenginlik var ama cehalet diz boyu. İkisi arasındaki fark bu.
O nedenle ne kadar mesafe kat etmiş olursak olalım, ne yapmış olursak olalım, ne kadar üniversite sayımızı artırmış olsak da halen Türkiyemizin en öncelikli meselesi eğitim konusudur. Çünkü eğitim konusundaki başarı ucu açık bir konudur. En gelişmiş ülkelerin bile en öncelikli konusu, eğitim ve öğretim olmaya devam ediyor. O nedenle ister devlet eliyle yapılan hizmetler olsun, ister bugün burada olduğu gibi vakıflarımızın, özel sektörümüzün eğitim alanındaki çabalarına destek vermek, katkı vermek, onlarla birlikte sevinçlerini paylaşmak, benim hesabıma yapmamız gereken en öncelikli görevdir. Onun için Sayın hocam bana teşekkür etmeniz gerekmiyor. Çünkü siz bu ülkenin gençliğine hizmet ettiniz, hizmet ediyorsunuz. Bu ve benzeri üniversiteler, burada başka üniversitelerimiz de var; devlet üniversitelerimiz, vakıf üniversitelerimiz, Çankaya Üniversitesi gibi bu ülkenin gençlerini eğitiyorlar.''
Türk milletinin en büyük zenginliğinin gençler olduğunu vurgulayan Çiçek, ''Onları ne kadar iyi eğitebilirsek, çağın gereklerine uygun bilgiyle, beceriyle donatabilirsek, bu milletin geleceği, bu devletin geleceği daha fazla aydınlık olacaktır'' dedi.
Çiçek, Türkiye'nin tüm illerinde birer devlet üniversitesi kurulduğunu anımsatarak, bazı yerlerde vakıf üniversitelerinin de bulunduğunu kaydetti. Bunların her birini Türkiye'nin geleceğine yakılmış bir ampul, bir aydınlık, bir mum, bir ışık olarak gördüklerini, bunun daha da aydınlatıcı olması gerektiğini dile getiren Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu manada üniversiteler, devletimizin, milletimizin göz bebeğidir. Bunları önemsiyoruz. Daha fazla önemsemeliyiz. Daha fazla, ister devlet eliyle, ister başka yollardan kaynaklar aktarmalıyız. Bu bizim yapmamız gereken, ülkeyi yönetenlerin yapması gereken bir görev ama aynı zamanda üniversitelerimiz de bir tarihi sorumlulukla karşı karşıyadır. Çünkü gençlerimizi, çocuklarımızı buralara emanet ediyoruz. Buralarda iyi yetişmeleri lazım. Sadece bilgi edinmekle kalmamalı, bu ülkenin insanlarına, tarihine, devletine, milletine karşı da sorumlu insanlar olarak yetişmeleri lazımdır. Kalem alması gerekenler eline silah alıp dağa çıkmamalıdır. Eğer çıkabiliyorsa oturup nerede yanlış yapıyoruz onu da iyi düşünmemiz gerekir.''
-''ON KURUŞ PARA ALMADIK''
Ufuk Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Ege de üniversitenin çalışmaları hakkında bilgi vererek, kurulacak kampüs ve hastaneyle daha önemli hizmetler vereceklerini söyledi.
Hastanenin yapımına belli bir süre sonra başlanacağını, çünkü maddi kaynaklarının ancak el vereceğini dile getiren Ege, ''Biz devletten on kuruş para almadık. Altını çizerek söylüyorum, kendi imkanlarımızla bugünlere geldik'' dedi.
Gerektiğinde maddi kaynak için evlerini, mallarını sattıklarını anlatan Ege, ancak bunları severek yaptıklarını, çünkü vermesini ve sevmesini bilmeyenlerin ülkeye katkısının olamayacağını söyledi. Ege, ''Onun için paylaşmasını, sevmesini, saymasını öğrenin'' çağrısında bulundu.
Daha sonra, 56 bin metrekarelik alanda kurulu bulunan Ufuk Üniversitesi İncek Kampüsü ve Hastanesinin temeli, Çiçek, Bayraktar, Ege ve öteki yetkililer tarafından butona basılarak atıldı.
memurlar.net