MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ ANGARYA NÖBETTE ÇÖZÜMÜ TEHDİT!
Sayın Ortaöğretim Genel Müdür Vekili Cevdet VURAL ve Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem GENÇOĞLU; MEB'in sendikal faaliyete soruşturma açılmayacağına, öğle nöbetinin her türlü insani ve sosyal ihtiyaçları kısıtladığına dair görüşlerinden, AİHM’in, Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay’ın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Kararlarından haberiniz yok mu? Bunlardan habersiz önünüze konulan evraklara imza mı attınız? Hatta bu yazılardan birini Dr. Cem GENÇOĞLU imzalamış.
Sayın Ortaöğretim Genel Müdür Vekili Cevdet VURAL ve Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem GENÇOĞLU; Milli Eğitim Bakanlığının öğle nöbeti hakkındaki; “öğretmenlerin her türlü insani ve sosyal ihtiyaçlarını özgürce karşılayabilmesinin sınırlandırılmasının söz konusu olamayacağı, öğretmenlerin insani ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurularak nöbetçi öğretmen görev talimatnamesinin hazırlanması” talimatını içeren görüş yazılarını, ve Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından Muş Valiliğine yazılan 27.02.2012 tarihli, 17848 sayılı ve "Sendika Eylemi" konulu yazısındaki; “Anayasanın 90 ıncı maddesi gereği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararların bağlayıcılığı karşısında yasal olarak gerçekleştirilen sendikal faaliyetlere katılımı olarak değerlendirilerek soruşturma açılmasın.” talimatını içeren görüş yazısını neden itibar etmeyerek yazılarınıza eklemediniz?
Yoksa bu yazılardan haberiniz yok mu? Bu yazılardan habersiz önünüze konulan evraklara imza mı attınız?
Sayın Cevdet VURAL ve Dr. Cem GENÇOĞLU; Anayasasın ''Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma'' başlıklı 90. maddesinden, Anayasa’nın ve 155 Sayılı Uluslararası Sözleşmenin “Angarya Yasaktır.” hükmünden, AİHM’in, Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay’ın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Kararlarından üstün müsünüz?
Kılık kıyafet eylemleri konusunda görüş yazısı yazmayıp nöbet eylemleri konusunda görüş yazısı yazan Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri;
İlgili Valiliklerin sorması üzerine Devlet Personel Başkanlığının 21.07.2015 tarih ve 4918 sayılı Nöbet eylemi konulu görüş yazısını da imzaladıkları yazıya ekleyerek;
(Ayrıca Sayın Cevdet VURAL ve Dr. Cem GENÇOĞLU; Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından MUŞ Valiliğine yazılan 27.02.2012 tarihli, 17848 sayılı ve "Sendika Eylemi" konulu yazısınıyazdığınız görüş yazılarına neden itibar etmeyerek eklemediniz? Yoksa bu yazıdan haberiniz yok mu? Bu yazıdan habersiz önünüze konulan evraklara imza mı attınız?)
1-Ortaöğretim Genel Müdür Vekili Cevdet VURAL, Sakarya Valiliğine yazılan 02.11.2018 tarih ve 20837031 sayılı yazıda; “Yönetmeliklerde nöbet görevine özürsüz olarak gelmeyen öğretmen hakkında, derse özürsüz olarak gelmeyen öğretmen gibi işlem yapılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır. Tüm bunlara ilave olarak Devlet Personel Başkanlığının “Nöbet Eylemi” konulu görüş yazısı ekte gönderilmektedir. Konunun bu kapsamda değerlendirilmesi, gerekli önlemlerin alınması ve nöbet eylemine katılacak öğretmenlerin bu eyleme geçmeden bilgilendirilsin.” diyor.
Kısaca sayın Genel Müdür , okul müdürüne diyor ki; Devlet Personel Başkanlığının 21.07.2015 tarih ve 4918 sayılı “Nöbet eylemi” konulu yazısındaki görüşü ne göre hareket ederek eylem yapan öğretmeni odana çağır bu yazıyı göster gözünü korkut diyor.
2- Ortaöğretim Genel Müdür Vekili Cevdet VURAL, Ankara Valiliğine yazılan 09.11.2018 tarih ve 21408288 sayılı yazıda; “Üyesi bulundukları sendikanın almış olduğu karar doğrultusunda tam gün eğitim yapılan okullarda, nöbet görevini tam gün yerine getirmesi gerekirken öğle arası zaman diliminde öğretmenlerin nöbet tutmama eylemine katılarak nöbet görevini fiilen yerine getirmeyen öğretmenlerin bu eylemi yasalara aykırı bir tutum olup nöbetle ilgili ders ücretinin tahakkuk ettirilmeyerek idari yönden gerekli yasal işlemin yapılması gerekmektedir. Ayrıca Devlet Personel Başkanlığının 21.07.2015 tarih ve 4918 sayılı “Nöbet eylemi” konulu görüş yazısı ekte gönderilmektedir. Konunun bu kapsamında değerlendirilmesi, mevzuatına ve usulüne göre belirlenmiş nöbet görevini fiilen yerine getirmeyen öğretmenler hakkında gerekli işlemler yapılsın.” diyor.
Kısaca sayın Genel Müdür , okul müdürüne diyor ki; tehdit dozunu artırarak tam gün de öğle arasında nöbet tutmayan öğretmenin ücretini kes diyor. Eyyy genel müdür bu öğretmen robot mu, sabahın köründe okula geliyor, akşamın köründe okuldan gidiyor bu öğretmen kanuna göre hakkı olan öğle arası dinlenmesini nasıl yapacak, yemeğini nasıl yiyecek, insan hakları nerede , sen bakanlıktaki odanda nasıl yapıyorsun bu işleri? Sen öğretmene yemek yeme, dinlenme, koridorda bekle diye emir ver. Bu şekilde bir davranış gayri demokratik olup insan haklarına aykırıdır.
3-Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem GENÇOĞLU, Samsun Valiliğine yazılan 23.11.2018 tarih ve 22542465 sayılı yazıda; “Yönetmeliklerde nöbet görevine özürsüz olarak gelmeyen öğretmen hakkında, derse özürsüz olarak gelmeyen öğretmen gibi işlem yapılır.” hükmü ile Devlet Personel Başkanlığının 21.07.2015 tarih ve 4918 sayılı “Nöbet eylemi” konulu yazısındaki görüşü doğrultusunda işlem yapılması gerekmektedir.” diyor.
Kısaca sayın Genel Müdür , okul müdürüne diyor ki; Devlet Personel Başkanlığının 21.07.2015 tarih ve 4918 sayılı “Nöbet eylemi” konulu yazısındaki görüşü ne göre hareket et diyor.
PEKİ MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞLE NÖBETİ HAKKINDA NE DİYOR?
1- Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün 12.02.2018 tarih ve 2981933 sayılı yazısında özetle nöbetçi öğretmenlerin nöbet görevinden dolayı her türlü insani ve sosyal ihtiyaçlarını özgürce karşılayabilmesinin sınırlandırılmasının söz konusu olamayacağı açıkça belirtilmiştir.
2- Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nün 09.01.2018 tarih ve 566775 sayılı yazısındaöğretmenler kurulu toplantılarında nöbete ilişkin hususların ayrıntılı olarak görüşülerek öğretmenlerin insani ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurularak nöbetçi öğretmen görev talimatnamesinin hazırlanması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
3- Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nün 11.12.2017 tarih ve 21264336 sayılı yazısında öğretmenler kurulu toplantılarında nöbete ilişkin hususların ayrıntılı olarak görüşülerek öğretmenlerin insani ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurularak nöbetçi öğretmen görev talimatnamesinin hazırlanması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Sayın Dr. Cem GENÇOĞLU; 1.12.2017 tarih ve 21264336 sayılı yazısında öğretmenler kurulu toplantılarında nöbete ilişkin hususların ayrıntılı olarak görüşülerek öğretmenlerin insani ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurularak nöbetçi öğretmen görev talimatnamesinin hazırlanması gerektiği açıklarkenSamsun Valiliğine yazılan 23.11.2018 tarih ve 22542465 sayılı yazı da tam tersini savunmaktadır. Genel Müdür kendi imzaladığı yazıya aykırı hareket etmektedir.
E peki Sayın Cevdet VURAL ve Dr. Cem GENÇOĞLU; Milli Eğitim Bakanlığının öğle nöbeti hakkındaki; “öğretmenlerin her türlü insani ve sosyal ihtiyaçlarını özgürce karşılayabilmesinin sınırlandırılmasının söz konusu olamayacağı, öğretmenlerin insani ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurularak nöbetçi öğretmen görev talimatnamesinin hazırlanması” talimatını içeren görüş yazılarını neden itibar etmeyerek yazılarınıza eklemediniz, yoksa bu yazılardan haberiniz yok mu? Bu yazılardan habersiz önünüze konulan evraklara imza mı attınız?
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI NE DİYOR?
Bakanlık yetkililerinin yukarıdaki yazılarına ekledikleri Devlet Personel Başkanlığının 21.07.2015 tarih ve 4918 sayılı “Nöbet eylemi” konulu yazısındaki görüşü ne diyor; "kanunlara ve usulüne uygun olarak yapılan görevlendirmelere, verilen emirlere uyulmaması eylemin ilgili sendikanın yönetim kurulu kararlarına dayanılarak gerçekleştirilmesinin bu eylemi sendikal faaliyet kapsamına sokmayacağı disiplin hukuku kapsamından çıkarmayacağı değerlendirilmektedir." diyor.
Bu görüşü yazan Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes POLAT, cümleye başlarken kendisini garanti altına almak için diyor ki; “kanunlara ve usulüne uygun görevlendirmeler ve emirler.” diyor.
Peki,
- Anayasaya aykırı olarak ücretini ödemeyerek Angarya olarak verdiğiniz haftada birden fazla nöbet,
- 657 sayılı kanuna aykırı olarak mesai saatleri dışında verdiğiniz tüm angarya görevler,
- Çalışma kanuna göre hakkımız olan öğle arası dinleme hakkımızı insan haklarına aykırı olarak gasp ettiğiniz öğle nöbeti,
- Öğretmenlik mesleğine aykırı olarak servis rehber personelin görevini bize yükleyerek servise indirme bindirme görevi,
Hangi kanunlara ve usulüne uygun cevap verin hele bir duyalım!
VERDİĞİNİZ EMİR VE TALİMATLARIN BİR ÖNEMİ YOK, NEDEN Mİ?
Bu ülkede mevzuat hiyerarşisi vardır bilmiyorsanız tekrarlayım sizin için; Milli Eğitim Bakanlığı, Kanun ile getirilmeyen yukarıdaki görevleri normlar hiyerarşisinde kanunların altında olan, sadece kanunları açıklamak ve detaylandırmak için çıkardığı Yönetmelikler, Kılavuzlar, Genelgeler, Resmi Yazılar ve Talimatlar ile uygulamaya soktuğunu,
T.C. Anayasasının 124. maddesinde de belirtildiği gibi; bakanlıklar kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilmektedir. Normlar hiyerarşisinde Anayasa ve yasaların altında yer alan yönetmeliklerin yasal düzenlemeleri genişletmek ve değiştirmek gibi bir işlevleri olmadığını,
Bu nedenle; Norm hiyerarşisi içinde daha üst nitelikte norm olan Anayasa ve yasaya uygunluğu zorunlu bulunan Yönetmeliğin üst normunda bulunmayan yukarıdaki görevlerin yasal düzenlemeleri genişleterek uygulanır hale getiremeyeceğini bu nedenle yukarıda sıraladığım görevlerin yasal olmadığını,
Anladınız mı? anlamadıysanız kısaca özetleyeyim sizin buyurduğunuz her şey angarya yasağına ve insan haklarına aykırı yani kölelik düzeni.
Devlet Personel Başkanlığının ilk şartı olan “kanunlara ve usulüne uygun görevlendirmeler ve emirler.” diyor. Verdiğiniz hiçbir görev, kanuna ve usulüne uygun değil dolayısıyla da hiç bir sıkıntı yok. Verdiğiniz emir ve talimatların bir önemi yok, Kendine güvenen, soruşturma açan sonucuna da katlanır.
SAYIN CEVDET VURAL VE DR. CEM GENÇOĞLU; ANAYASA’NIN VE 155 SAYILI ULUSLARARASI SÖZLEŞMENİN “ANGARYA YASAKTIR.” HÜKMÜNDEN ÜSTÜN MÜSÜNÜZ?
Peki Anayasa'mızın 18. maddesinde yer alan "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır."hükümlerinden haberiniz var mı? İLO diğer adıyla Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye'nin imza koyduğu İLO sözleşmeleri veya diğer uluslararası sözleşmeler 1982 Anayasası'nın "Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma" başlıklı 90. maddesinde yer almaktadır.
Bilindiği üzere Anayasa'da önemli değişiklikler yapılarak kamu görevlilerine sendika hakkı açıkça tanınmış, daha sonra yapılan bir değişiklik ile de Anayasa'nın 90. maddesinin son fıkrasına, 22.05.2004 tarih ve 5170 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5170 sayılı yasanın 7. maddesi ile eklenen son cümle uyarınca; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." hükümleri ile Uluslararası Sözleşmeler iç hukukumuzun bir parçası haline getirilmiştir.
Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası haline gelen ve bir uyuşmazlık olması halinde yasalardan önce uygulanacak olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin örgütlenme özgürlüğü ve sendikal haklara ilişkin hükümler içerdiği bilinmektedir.
Buna göre; 13.01.2004 tarih ve 25345sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 Sayılı Sözleşmesinin 3. maddesi (b) bendindeki; "Bu sözleşmenin amacı bakımından; "b "İşçiler" terimi, kamu çalışanları dâhil olmak üzere istihdam edilen bütün kişileri kapsar." hükümlerince sözleşme metni memurları da kapsamaktadır.
23.06.1998 tarih ve 23381 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cebri veya Mecburi Çalıştırmaya İlişkin Sözleşmenin 11. maddesi (b) bendindeki; "Sadece 18'den yukarı ve 45'den aşağı yaşlarda bulunan sağlam yetişkin erkekler cebri veya mecburi çalıştırmaya tabi olabilirler. Bu sözleşmenin 10 uncu maddesinde öngörülen iş türleri hariç, aşağıdaki tedbirler ve şartlar dikkate alınmalıdır.
b-Öğretmenler öğrenciler ve genel olarak idari personelin muaf tutulması;" hükümleri ile memurların cebri ve mecburi çalışmadan muaf tutulacağı kayıt altına alınmıştır.
Sayın Cevdet VURAL ve Dr. Cem GENÇOĞLU; Anayasa’nın "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır." hükümlerinden ve 155 Sayılı Uluslararası Sözleşmenin “Öğretmenler cebri veya mecburi çalıştırmaya tabi değildir.” hükmünden üstün müsünüz?
Buradan diyorum ki MEB yetkilileri, milli eğitim yetkilileri, okul yöneticileri sendikal faaliyeti engellemek, görevi kötüye kullanmak suçunu işlemektedir ve angaryayı meşrulaştırmaktadırlar. Uluslar Arası Sözleşmeler ve Anayasamızca güvence altına alınan eylem hakkımız ve angarya yasağı AHİM, AYM, Yargıtay ve Danıştay Dava Daireleri Üst Kurulu’nda tescillenmiştir.
SAYIN CEVDET VURAL VE DR. CEM GENÇOĞLU; MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ TARAFINDAN MUŞ VALİLİĞİNE YAZILAN 27.02.2012 TARİHLİ, 17848 SAYILI VE "SENDİKA EYLEMİ" KONULU YAZISINDAKİ; “ANAYASANIN 90 INCI MADDESİ GEREĞİ, AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'NİN VERDİĞİ KARARLARIN BAĞLAYICILIĞI KARŞISINDA YASAL OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLEN SENDİKAL FAALİYETLERE KATILIMI OLARAK DEĞERLENDİRİLEREK SORUŞTURMA AÇILMASIN.” TALİMATINI İÇEREN GÖRÜŞ YAZISINA NEDEN İTİBAR ETMEYEREK YAZILARINIZA EKLEMEDİNİZ?
Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından MUŞ Valiliğine yazılan görüş yazısında da bu durum itiraf edilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği 27.02.2012 tarihli, 17848 sayılı ve "Sendika Eylemi" konulu yazıları ile Danıştay 12. Dairesinin 2004/4148 Karar ve 2004/4209 Esas sayılı kararındaki; "Olayda; davacının, üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak kamu görevlilerinin içinde bulunduğu mali sıkıntıların kısmen düzeltilmesi ve kamuoyunca bilinen bu sıkıntıları yine kamuoyuna anlatarak desteğinin sağlanması amacıyla 11.12.2003 tarihinde 1 gün göreve gelmemek eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmıştır. Bu durumda, sendikal faaliyet kapsamında bir gün göreve gelmemek fiilinin mazeret olarak kabulü gerektiğinden, 657 sayılı kanunun 125/C-b maddesinde öngörülen "özürsüz olarak bir gün göreve gelmemek" fiilinin sübuta ermediği sonuç ve kanaatine varıldığından, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır." açıklamalarına ve "Görüşe konu yapılan hususun, Anayasanın 90 ıncı maddesi gereği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararların bağlayıcılığı karşısında yasal olarak gerçekleştirilen sendikal faaliyetlere katılımın özür olarak kabul edilmesi gerektiği." denilerek sendikal faaliyetler kapsamında yapılan eylemlerin özür kabul edilerek disiplin cezası verilmemesi gerektiği ifade edilmiştir.
Sayın Cevdet VURAL ve Dr. Cem GENÇOĞLU; Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından Muş Valiliğine yazılan 27.02.2012 tarihli, 17848 sayılı ve "Sendika Eylemi" konulu yazısındaki; “Anayasanın 90 ıncı maddesi gereği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararların bağlayıcılığı karşısında yasal olarak gerçekleştirilen sendikal faaliyetlere katılımı olarak değerlendirilerek soruşturma açılmasın.” talimatını içeren görüş yazısını neden itibar etmeyerekyazılarınıza eklemediniz, yoksa bu yazıdan haberiniz yok mu? Bu yazıdan habersiz önünüze konulan evraklara imza mı attınız?
Sendikal eylemlerimiz hakkında olumsuz görüş yazılarını size yazdıranlar, bu yazılara istinaden soruşturma başlatmayı düşünenler hakim önüne çıktığınızda yanınızda durmaz. Kılık kıyafet eylemi hakkında olumsuz görüş yazmayıp nöbet hakkında olumsuz görüş yazıyorsunuz. Birden fazla nöbet angaryadır. Öğle Arası nöbeti insan haklarına aykırıdır.
PEKİ ÇÖZÜM NE OLMALI?
Ücretini ödemeyerek Angarya olarak verdiğiniz birden fazla nöbetleri, kanuna aykırı olarak mesai saatleri dışında verdiğiniz tüm angarya görevleri, kanuna göre hakkımız olan öğle arası dinleme hakkımızı gasp ettiğiniz öğle nöbetini, yönetmelik ve genelgelerden geri çekmek ve Anayasa çerçevesinde çözüm bulmak yerine bu söylemler ne içeriyor tehdit, tehdit niye yapılıyor? eylemi kırmak için ha birde bu tehdit ne işe yarıyor biliyor musunuz? üye kaybeden sendikanın üye kaybetmesini engelliyor.
PEKİ ALANDA NE OLUYOR?
Tamamına yakını bir sendikaya üye olan okul yöneticileri, kendi sendikaları bu eylem kararlarını almadıkları için kılık kıyafet eylemlerine ses çıkarmamalarına rağmen, önceki nöbet eyleminde yaşadıklarımızın aynısını yaşatarak öğretmenlere tehditte başlıyor. Görüş varmış diyor, görüş öğretmenin lehine bir görüş olsaydı diyeceklerdi ki o görüş yazısı bizim Valiliğe yazılmamış, bana tebliğ edilmedi diyecek. Bunlar her türlü haklı olmayı becerebiliyorlar ama yarın 2. nöbete ücret geldiğinde, önceki nöbet eylemimizde nöbete ücret aldığımız gün dedikleri gibi; “zaten nöbeti ücreti biz aldık, bizde isteriz” derlerse sakın şaşırmayın.
SAYIN CEVDET VURAL VE DR. CEM GENÇOĞLU; ANAYASASIN ''MİLLETLERARASI ANTLAŞMALARI UYGUN BULMA'' BAŞLIKLI 90. MADDESİNDEN ÜSTÜN MÜSÜNÜZ?
“Sendikalar hangi mevzuata dayanarak eylem kararı almaktadır?” haberimde de yer verdiğim üzere sendikalar eylem kararlarını Uluslararası Sözleşmelerden ve Uluslararası Sözleşmeleri iç hukukumuzun bir parçası haline getiren 1982 Anayasası'nın "Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma" başlıklı 90. maddesinde yer alan hükümlerden almaktadır.
Yargı kararları da bu 1982 Anayasası'nın ''Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma'' başlıklı 90. maddesinde yer alan hükümlere dayanarak sendikal faaliyet ve eyleme ceza verilemeyeceğine hükmetmektedirler.
SAYIN CEVDET VURAL VE DR. CEM GENÇOĞLU; AİHM’İN, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YARGITAY’IN DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU’NUN KARARLARINDAN ÜSTÜN MÜSÜNÜZ?
“Sendikal eyleme ceza verilmeyeceğine dair yargı kararları” haberimde de yer verdiğim üzere AİHM, AYM, Yargıtay, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda sendikal faaliyet nedeniyle ceza verilmeyeceğine dair yüzlerce karar bulunmaktadır.
Sayın Cevdet VURAL ve Dr. Cem GENÇOĞLU; Peki bu kararların verildiği mahkemeler; Patogonya’nın mı mahkemeleri? yoksa Man adasının mı mahkemeleri?
Bu kararları imzalayan hakimler Patogonya vatandaşı mı, Man adası vatandaşı mı? Yada siz bu hakimlerden iyi mi biliyorsunuz bu konuyu? Yada siz Anayasa’dan ve Anayasa Mahkemesi’nden, Yargıtay’dan, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’ndan üstün müsünüz ve siz üstünlerin hukukundan mı yanasınız yoksa hukukun üstünlüğünden mi yanasınız?
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI KENDİNE KARŞI
Şimdi soruşturma açılan öğretmen,
1- Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından Muş Valiliğine yazılan 27.02.2012 tarihli, 17848 sayılı ve "Sendika Eylemi" konulu yazısındaki; “Anayasanın 90 ıncı maddesi gereği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararların bağlayıcılığı karşısında yasal olarak gerçekleştirilen sendikal faaliyetlere katılımı olarak değerlendirilerek soruşturma açılmasın.” talimatını içeren görüş yazısını,
2-Milli Eğitim Bakanlığının öğle nöbeti hakkındaki; “öğretmenlerin her türlü insani ve sosyal ihtiyaçlarını özgürce karşılayabilmesinin sınırlandırılmasının söz konusu olamayacağı, öğretmenlerin insani ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurularak nöbetçi öğretmen görev talimatnamesinin hazırlanması” talimatını içeren görüş yazılarını,
Hatta Sayın Dr. Cem GENÇOĞLU; 1.12.2017 tarih ve 21264336 sayılı yazısında öğretmenler kurulu toplantılarında nöbete ilişkin hususların ayrıntılı olarak görüşülerek öğretmenlerin insani ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurularak nöbetçi öğretmen görev talimatnamesinin hazırlanması gerektiği açıklarken Samsun Valiliğine yazılan 23.11.2018 tarih ve 22542465 sayılı yazı da tam tersini savunmaktadır. Genel Müdür kendi imzaladığı yazıya aykırı hareket etmektedir.
3- Sendikaların eylem kararlarını Uluslararası Sözleşmelerden ve Uluslararası Sözleşmeleri iç hukukumuzun bir parçası haline getiren 1982 Anayasası'nın "Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma"başlıklı 90. maddesinde yer alan hükümlerden aldığını,
Yargı kararları da bu 1982 Anayasası'nın ''Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma'' başlıklı 90. maddesinde yer alan hükümlere dayanarak sendikal faaliyet ve eyleme ceza verilemeyeceğine hükmettiklerini,
AİHM, AYM, Yargıtay, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararlarını da ekleyerek sendikal faaliyet nedeniyle ceza verilemeyeceğine dair yüzlerce karar bulunduğunu,
Savunursa ne olacak?
Sendikal faaliyetlerimiz önünde kimse duramaz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Ahmet KANDEMİR
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen Osmaniye İl Başkanı