Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı genelge ve uygulama kılavuzları birbiriyle çelişmekte ve hukuki dayanaklardan yoksundur. Bu durum, norm fazlası öğretmenlerin resen atanma sürecini adaletsiz ve kaotik bir hale getirmiştir.
• Öğretmenlerin tercihleri gereği gibi açılmadan yapılan resen atamalar, açıkça hukuka aykırıdır.
• Resen atamadan muafiyetlere ilişkin kriterler keyfi ve tutarsızdır. Gerçek muafiyetin yalnızca mazeret durumlarıyla sınırlı olması gerekirken, hukuki temeli olmayan düzenlemelerle öğretmenler mağdur edilmektedir.
• Sözleşmeli öğretmenlerin tercihlerine getirilen il sınırı kısıtlaması hiçbir hukuki dayanağa sahip değildir ve öğretmenlerin özgür iradelerini kısıtlamaktadır.
• Bakanlığın genel bir ilke belirleyememesi nedeniyle iller arasında ciddi uygulama farklılıkları doğmuş, bu durum süreci daha da karmaşık hale getirmiştir.
Bu sürecin sonucunda öğretmenler mağdur edilmiş ve süreç tam anlamıyla bir kaosa dönüşmüştür. Bu yanlış ve hukuksuz kararların, Bakanlık için binlerce dava olarak geri döneceği açıktır.
Eğitim-İş olarak, MEB tarafından düzenlenen bu genelge ve uygulama kılavuzuna dava açtığımızı duyuruyoruz. Ancak bu noktada yapılması gereken tek şey, tüm resen atamaların derhal durdurulması ve öncelikle mevzuat birliğinin sağlanmasıdır.
Biz yalnızca öğretmenlerimiz için adalet istiyoruz. Adalet, hakkaniyet ve hukukun üstünlüğü olmadan eğitim sisteminin ayakta kalması mümkün değildir. Öğretmenlerimizin mağduriyetine yol açan bu plansız ve hukuksuz uygulamalara son verilmesi için mücadelemiz sürecektir.
Eğitim-İş olarak, hiçbir öğretmenimizin mağdur edilmesine izin vermeyeceğiz. Üyelerimiz ve tüm eğitim emekçilerinin yanında olmaya devam edeceğiz. MEB’i bir kez daha hukuka, adalete ve öğretmenlerin haklarına saygı göstermeye davet ediyoruz.