Türk Eğitim-Sen’in 2014 yılında sadece mülakatla atanan 1709 şube müdürü atamasını iptal ettirmesinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı Bölge İdare Mahkemesine başvurarak karara itiraz etti.
Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, MEB’in itirazında mahkemeye sunduğu gerekçelerden birinin daha sonraki süreçte dava açıp kazananlara atama hakkını vermesi olduğunu bildirerek, MEB’in bu tutumunu eleştirdi.
Geylan ayrıca Bakanlığın mahkemeye gönderdiği bilgi notunu da paylaşarak, “Yazılı ve mülakat puanlarının aritmetik ortalamasıyla atama yapılması istemiyle 797 dava açıldığı, bu davaların 539’nun MEB aleyhinde sonuçlandığı ve 75 davanın da devam ettiğine işaret ediyor. Bilgi notunda 1709 atamanın dışında daha sonraki süreçte yargı kararı uygulanarak 642 şube müdürünün daha atamasının yapıldığı söyleniyor.
Bu noktada şu soruların cevaplanması gerekmez mi?
-Bireysel açılan 539 davanın MEB aleyhinde sonuçlanmış olması, 2014’te sadece mülakatla yapılan 1709 şube müdürü atamasının hukuksuz olduğunun 539 kez yargı tarafından tescillendiği anlamına gelmez mi?
Hukuka saygılı olduğunu gösterir şekilde 539 yargı kararını uygulayan Bakanlık iradesi, 1709 atamanın iptali yönünde hüküm vermiş olan Ankara 6. ve 7. idare mahkemesinin kararlarını uygulamakta neden direnmektedir?” diye sordu.
Geylan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yargı Reformu’nun açıklandığı bu zamanlarda, MEB’in, Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda 1709 atamayı iptal ederek, aritmetik ortalamaya göre yeni atamaları yapması gerektiğini de söyledi.
Genel Başkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Ankara 6. İdare Mahkemesi 11.03.2021 tarih ve 2021/47E sayılı kararı ile 2014 yılında sadece mülakatla atanan 1709 şube müdürü atamasının yürütmesini durdurmuştu.
MEB ise Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak bu karara itiraz etti.
İşin ilginç yanı da burada başlıyor. MEB’in itirazına dayanak(!) olarak mahkemeye sunduğu gerekçelerden bir tanesi olarak, daha sonraki süreçte dava açıp kazananlara atama hakkı vermiş olmasını gösteriyor. Yani “Mahkeme kararlarına fazla takılmayın, biz zaten gereğini yapıyoruz” diyor.
Bakanlığın mahkemeye gönderdiği bilgi notunda; yazılı ve mülakat puanlarının aritmetik ortalamasıyla atama yapılması istemiyle 797 dava açıldığı, bu davaların 539’nun MEB aleyhinde sonuçlandığı ve 75 davanın da devam ettiğine işaret ediyor.
Bilgi notunda 1709 atamanın dışında daha sonraki süreçte yargı kararı uygulanarak 642 şube müdürünün daha atamasının yapıldığı söyleniyor.
Bu noktada şu soruların cevaplanması gerekmez mi?
-Bireysel açılan 539 davanın MEB aleyhinde sonuçlanmış olması, 2014’te sadece mülakatla yapılan 1709 şube müdürü atamasının hukuksuz olduğunun 539 kez yargı tarafından tescillendiği anlamına gelmez mi?
-Hukuka saygılı olduğunu gösterir şekilde 539 yargı kararını uygulayan Bakanlık iradesi, 1709 atamanın iptali yönünde hüküm vermiş olan Ankara 6. ve 7. idare mahkemesinin kararlarını uygulamakta neden direnmektedir?
-İdare mahkemelerinin iptal kararları uygulanmış olsaydı, 539 dava hiç açılmamış ve mahkeme masrafları ve vekaletname ücretleriyle devlet zarara uğratılmamış olmayacak mıydı?
-Bireysel yargı kararlarıyla fazladan 642 şube müdürü ataması yapmayı dahi göze alan MEB için mülakatla atanmış olan bu 1709 şube müdürünün önem ve kıymeti nereden kaynaklanmaktadır?
-Kamu yönetimi bakımından, yargı mercileri tarafından verilen kesinleşmiş kararları uygulamaktan başka alternatif olamaz. Yargı kararlarının arkasından dolanmak ya da görmezden gelmek kabul edilebilir bir tutum mudur?
MEB’e yakışan, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yargı Reformu’nun açıklandığı bu zamanlarda, Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda 1709 atamayı iptal ederek, aritmetik ortalamaya göre yeni atamaları yapmaktır. Bunun dışındaki hiçbir tasarruf yargı kararını uygulamak anlamına gelmeyecektir.
MEB’in söz konusu itirazını görüşecek olan Ankara 1. İdari Dava Dairesi’nin yukarıda ifade ettiğimiz gerçekler doğrultusunda ve kamu vicdanını tatmin edecek bir karar vereceğine inanıyoruz.”