Ülkemizin en büyük örgütlü gücü MEMURSEN gün geçmiyor ki bir saldırı altında kalmasın. Meselesi memleket olan insanların oluşturduğu bu muazzam birliktelik ülkede istedikleri atı oynatmak derdinde olanlar için en büyük engel.
Her şeyden önce şu tanımlamanın yanlışlığını ifade ederiz. Ülkemiz bir Müslüman memlekettir. Halkımızın kahir ekseriyeti İslam dinine mensuptur. Ancak azınlık sınıfında değerlendirilecek cüzi bir gayrimüslim tebaa vardır.
Müslüman STK, Müslüman bürokratlar tanımı her şeyden evvel bu tanımlamayı yapanlara ve bu tanımın dışında kaldığı düşünülen insanlara zülümdür. En yüksek perdeden bu tanımın dışında oldukları kastedilenler buna karşı çıkmalıdır. Efendim, ülkemizde Müslüman olmayan STK mı var? Varsa gayrimüslimlerin kurdukları dışındaki STK'lar kendilerini Müslüman olarak tanımlamıyorlar mı? Ülkemizde Müslüman olmayan bürokrat mı var?
MEMURSEN milletimizin hassasiyetleri ve değerleri ile donanmış, ülke insanımızın bu değerler üzerinde yücelmesini gaye edinen, halkımızın değerleri ile barışık bir yönetim ikliminde huzurlu olarak çalışmalarını arzu eden, aynı duygularda ittifak etmiş vatanımız ve milletimiz sevdalısı insanların oluşturduğu en büyük örgütlü güçtür.
Önce Başkanların aldıkları maaş üzerinden kendi bataklıklarında kavgaya çekilmeye çalışıldı. Olmadı. Ali YALÇIN gibi işin mutfağından gelmiş bir profesyonel için basit bir manevraydı. Efendim;, mutmain olunuz Başkanlar, görevli çalışanlar ancak haklarını alıyorlar. Verdikleri emeğin, gecenin gündüzün karşılığı kadar.
MEMURSEN'e saldırarak popülerlik kazanma heveslilerine Ali YALÇIN bu yolu tıkamıştır. İstediklerini alamayınca bu sefer şubeler üzerinden haber kıymeti olmayacak meselelerle MEMURSEN ismi kirletilmeye gayreti nevzuhur oldu.
İstanbul MEMURSEN şube başkanlarının toplantısı üzerinden sanki birileri üyenin aidatını şatafat ve lüks ile harcıyormuş kanaatiyle haber yapıldı. Efendim, tabi hala eski Türkiye'nin alışkanlığında olanlar "iki körün sarma yemesi hikayesindeki gibi" kendileri çifter çifter yedikleri için diğer insanlar da böyle yapıyorlardır diye düşünmüş olabilirler.
Toplantıyı nerede yapacaklardı. Taksim Meydanında mı? Toplanmanın usulü vardır. Bakanlıklar çalıştayları nerede yapılıyor? Bakanlıklarda çalışan Başkanlar otellerde düzenlenen çalıştaylara bir yılda kaç kez katılıyorlar? Sadece yurt içinde düzenlenenlerin hesabı yok. Bakanlık bütçeleri çok mu zengin ? Hayır birçok ihtiyaç var.
O halde bu harcamalar niçin yapılıyor? Neden çünkü başka türlü bir ürün çıkarma imkanı yok da o sebepten. Şirketler toplantılarını parklarda mı yapıyor? İstanbul gibi bir ülke büyüklüğündeki metropolde başkanları nerede bir araya getirme imkanı var?
Meseleler eğer sadece gündüz saatinde konuşularak karara bağlanacak kolaylıkta olsa- ki İstanbul'da bir yere ulaşmak için bile git gel 3/5 saat sürer- insanların ne zoru var ailesinden uzakta kalsın. Bir küçük çaplı ülkenin öğretmeni kadar üyesi olan İstanbul'da başka türlü toplantı yapma imkanı mevcut mudur? Bir meselenin karar vericilerinin en doğru karara varmaları için üç beş saat yetecek mi? Konaklamalı çalışmaların ilk defa icat edildiğine mi tanığız ki tuhaf bir şeymiş gibi lanse ediliyor? Sorular uzayıp gidiyor. Fakat en safdilli insan bile mevzunun toplantı olmadığını idrak ediyor. Mevzu ülkenin en büyük dinamiği, en canlı örgütlü yapısını töhmet altında bırakmak.
Yaşanan olaylara dair İstanbul MEMURSEN İl Başkanı Sayın Talat YAVUZ tweter üzerinden açıklamalarda bulundu. " Bizim gündemimiz on beş yıldır olduğu gibi teşkilat programları, Mısır, Çin protestosu var; bu kim olduklarını açıklamayan korkakların gündeminde ise haysiyet cellatlığı. Kimsiniz siz? Yüreğiniz yetiyorsa kim olduğunuzu, nerde çalıştığınızı, oraya nasıl geldiğinizi yazın. "şeklinde tepki veren Talat YAVUZ, memurpostası.com sitemize yaptığı açıklamada ise; Milli Eğitim Bakanlığında bir yapı tarafından korunan, isimleri defaatle çeşitli dosyalarla anılmış, haklarında yargı kararları bulunan, buna rağmen Bakanlıkta kritik görevler icra eden bürokratları kastettiğini söyledi.
MEMURSEN ülkemizin aydınlık yarınları için büyük bir fırsattır. Bu muazzam birlikteliğin daha da sağlamalaştırılması bu Hak ve hukuk yolculuğunda tüm gönüldeşlerin meseleye bu ciddiyetle yaklaşmaları , fesadın bu büyük idealleri boğmasına fırsat vermemeleri ve bu yönde çabaları olanların planlarını görerek milletimizin bekası için taraf olmaları elzemdir. Efendim, kesin olan şu ki bu kavgayı Hak kazanacaktır da bu süreçte kimin nerede nasıl durduğu kendi kıymetlerini ortaya çıkaracaktır.
İbrahim Hakkı Celis
Memurpostasi.com