Dershane yasası olarak bilinen 6528 sayılı torba yasaya eklenen maddelerle;
Öncelikle Müsteşar hariç bakanlık bürokratlarının tamamını görevden aldı. İşine yarayanlara devam geri kalanlara tamam dedi.
İl/İlçe Müdürleri
Ardından İl Milli Eğitim Müdürleri ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları ile İlçe Milli Eğitim Müdürlerini görevden aldı.
İlçe Milli Eğitim Müdürlerini keyfi atamayı öngören yönetmelikle ilgili Danıştay Yürütmeyi durdurma kararı verdiği halde hiç umursamadan atamalara devam etti.
Okul Yöneticileri
Bürokratlarına hazırlattığı yönetmelikle tüm okul müdürlerini İlçe Milli Eğitim Müdürlerine teslim etti ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri okul müdürlerinin yarısına işimize yaramazsınız dedi ve görevlerine son verirken ardından da yeni müdürleri görevlendirildi sözlü sınavlarla...
Derken yeni okul müdürleri ağabeylerinin de emriyle müdür yardımcılarının neredeyse tamamı değiştirildi.
Sıra Öğretmenlere geldi...
Yine aynı yasaya eklenen bir madde ile 652 sayılı KHK'da bir başka değişiklik yapıldı ve;
"MADDE 37 - ... (9) (Ek: 1/3/2014-6528/22 md.) Yurt içi veya yurt dışında, yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşması çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar, Bakan onayı ile proje okulu olarak seçilen ve belirli eğitim reformu ve programları uygulanan okul ve kurumlar ile Bakan onayıyla doğrudan Bakanlık merkez teşkilatına bağlanan kurumlarayapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmeleri Bakan tarafından yapılır."
Maddesi getirildi.
Bu maddenin anlamı:
Bakan istediği okulu proje okulu yapacak ya da doğrudan kendine bağlayabilecek ve bu okullara yönetici ve öğretmen atamasını kendisi yapabilecek.
İşte sıra bu maddenin uygulamasına geldi ve bir yıl içerisinde yüzlerce okul proje okulu ilan edilerek yöneticileri bir yana öğretmenleri de bakanlıkça belirlenmeye başladı.
Bu da yetmezmiş gibi bugünlerde bu okullarda memnun olunmayan( siyasal, sendikal, kişisel... sebeplerle) öğretmenlerin görevlerine son verilmeye başlandı.
Böylece, mobbingle, soruşturmayla , norm kadro oyunları ile kurtulmak mümkün olmayan öğretmenlerden kurtulmanın yolu bulunmuş oldu. Hem de kanunla...
Uygulamaya İstanbul'da rastladık...
Bize gelen bilgiye göre bunun bir örneği İstanbul'un en başarılı okullarından Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesinde görevli 12 öğretmene telefon açılmış ve görev yeriniz bakanlıkça il emrine çekildiğinden gerekli tebligatı alın denilmiş.
Uygulama hukuka aykırıdır...
Bununa tek örnek olmadığını düşünüyoruz. Bu uygulama her ne kadar kanun maddesine sığınarak yapılıyorsa da hukuka aykırıdır.
Çünkü kanun görevden almaya değil bu okullara atamaya işaret etmektedir. Ayrıca bir çok yargı kararı göstermiştir ki idare hiçbir gerekçe göstermeksizin sadece kanun böyle diyor diye kişileri mağdur edemez. Kamu yararı ve hizmetin gereğini gözetmek zorundadır. Yani bu öğretmenlerin bu okullarda görev yapamamaları için ne tür gerekçeler olduğu açıklanmalıdır.
Keyfi uygulamalarla ilgili en bariz yargı kararı örneğini aynı kanunla değiştirilen müdür yardımcısı seçme sistemine istinaden düzenlenen yönetmeliğin ilgili maddesini durdurmasında görüyoruz.
Buradan da görüleceği üzere aynı kanun müdür yardımcısını okul müdürü hiçbir kıstas olmadan belirler ve valilikçe atanır dediği ve bu durum yönetmelikte aynen yer aldığı halde İDDK objektif olmalısın, herkese duyurmalısın, hukuka uygunluk denetiminden kaçmamalısın, her personele eşit haklar tanımalısın demektedir.
Kaldı ki;
17.04.2015 tarihli Öğretmenlerin atama ve yer değiştirme yönetmeliğinin proje okulu öğretmenleri ile ilgili maddesi:
"Atamaları Bakan tarafından yapılacak öğretmenler
MADDE 61 - (1) 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak öğretmen atamalarına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça düzenlenir."
Denilmektedir. Bakanlık bu konuda bir düzenleme yapmış değildir. Yani atamaya ilişkin usul ve esaslar belirlenmemiştir. Belirlemişse bile kamuoyu ile paylaşılmamıştır.
Bu durumda olan öğretmenler ne yapmalı?
Bu durumda olan öğretmenlere valilikler kanalıyla boş okullar gösterilecek ve tercih yapmaları istenecektir. Bu öğretmenlerin tebligat sonrası olası tercihlerinde dilekçe ile başvurarak bu uygulamaya itiraz etmeleri ve her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla ve zorla tercihte bulunduklarını belirten dilekçe yazmalarında fayda vardır.
Bu öğretmenler yargıya giderek konuyu dava edebilirler.
MEB Yine Yargıyı gösteriyor...
Yani MEB bugüne kadar kendi mağdur ettiği yöneticilere her defasında yargıyı gösterirken şimdi de öğretmenlere yargıyı göstermektedir.
Maksut BALMUK