Geçtiğimiz hafta MEB tarafından yapılan "Fen,sosyal Bilimler,güzel Sanatlar ve Spor Liseleri ile Her Türdeki Anadolu Liseleri Öğretmenleri Seçme Sınavı" duyurusu eğitim gündemine bomba gibi düştü.
MEB'in son yıllarda "Anadolu Lisesi=Düz Lise" mantığını oluşturma çabaları son bulmuş gözüküyor. Bu kararın alınmasında Danıştay'ın kararlarının payının olduğunu da söylemek mümkün.
Kılavuz incelendiğinde ise eğitimciler başka sorunlarla karşılaştı.
En önemli sorunlar;
Sözleşmeli iken kadroya dahil edilen çok sayıda öğretmenin 3 yıllık hizmet süresini gün farkı ile kaçırması ve sınava girememesi,
Sınav ücretinin 80 TL gibi yüksek bir rakamda olması,
Mevcut yönetmelikte sadece Fen, Sosyal Bilimler, Güzel Sanatlar ve Spor Liselerinin sınav kapsamında olmasına karşın, bakanlığın yasal düzenleme yapmadan alel acele sınav duyurusuna çıkması,
.....
Ve belki de en önemli sorun; Sosyal Bilgiler, Fen ve Teknoloji, ... gibi branşlarda görev yapan, Lisans itibariyle Tarih, Coğrafya, Fizik, Kimya, Biyoloji vb. branş mezunu on binlerce öğretmenin sınava alınmaması.
Bu adeta bir "hak gaspı" anlamına geliyor. Düşünün, siz alanınızda eğitim alacaksınız ama size kendi mezun alanda öğretmenlik yapma imkanı verilmeyecek. Hatta bu öğretmenlerden alanında yüksek lisans ve doktora eğitimi yapmış ve halen yapanların sayısı hiç azımsanmayacak şekildedir. Bunun hiç bir gerekçesi yoktur.
Bu durumda yer alan on binlerce öğretmen bir haftadır sorunlarını dile getirmekte, sendika ve sivil toplum örgütleri bakanlığı bu konularda uyarmasına rağmen MEB her zaman olduğu gibi bu sorunlara "kulağını tıkamaktadır".
Sayın bakanımız son günlerde medyada oldukça fazla yer alarak, en azından "eğitim" konusunu Türkiye gündemine taşıyarak önemli hizmet etmektedir.
Ancak, on binlerce öğretmenin bu tür mağduriyetlerine kulak vermeli, "Personel Dostu", "Öğretmen Dostu" bir bakan olduğunu göstermelidir.
Teoman Yalçın / TurkiyeEgitim.Com Özel Haber