MEB Yurtdışı Sürekli Görevlere Atama Yönetmeliği’nin DEĞERLENDİRİLMESİ

MEB Yurtdışı Sürekli Görevlere Atama Yönetmeliği'nin DEĞERLENDİRİLMESİ

BAKANLIĞIMIZIN YURTDIŞI TEŞKİLATI OLAN EĞİTİM MÜŞAVİRLİKLERİ VE ATAŞELİKLER 16.12.2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Milli Eğitim Bakanlığının Yurtdışı Teşkilatına Sürekli Görevle Atanacak Personel Hakkında Yönetmelik” hükümleri incelendiğinde kısaca; sınava gireceklerde KPDS’den en az C düzeyinde dil şartı ve en az üç yıl okul müdürlüğünden başlamak üzere yöneticilik şartları arandığı, genel müdür ve daha üst kadrolarda asaleten görev yapanlardan dil ve sınav şartı aranmadığı, eğitim fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerinden de dil ve sınav şartı aranmadığı gibi Bakanlığımızda görev yapmış olma şartının da aranmadığı görülmektedir.

Ayrıca daha önceden asaleten eğitim müşavirliği ve ataşeliği yapmış olanlar, eğer üç yıl okul müdürlüğü ya da daha üst yönetim görevinde bulunmamışlarsa sınava başvuru dahi yapamayacakları anlaşılmaktadır. Eğitim müşavirliği ve ataşeliği görevlerinde bulunacakların hem bulundukları ülkenin dilini, kültürünü ve eğitim sistemini iyi bilmeleri hem de temsil ettikleri Bakanlığı, eğitim sistemini, yurtdışından döneceklerin sistem içerisinde yaşayabileceği sorunları ve bunların Bakanlık nezdinde çözümlerinin neler olabileceğini iyi bilmesi ve çözüm üretmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla iki yönlü bir durum söz konusudur. Eğer yurtdışındaki nüfusumuzu nüfuz haline getirmek, onların dertlerine derman olmak, vatandaşlarımızın ve öğrencilerimizin haklarını korumak, onların bulundukları ülkenin eğitim olanaklarından en üst düzeyde yararlanmalarını ve Türkiye’nin bulundukları ülkede lobiciliğini yapmalarını istiyorsak;

• Çalışmaya devam etmek istemediğimiz üst düzey bürokratları eğitim müşavirliği ve ataşeliği görevlerine göndererek kadro boşaltmak değil, bu görevin hakkını vererek oradaki vatandaşlarımızı kucaklayabilecek, gecesini gündüzüne katıp vatandaşlarımızı aydınlatmayı kendisine amaç edinen, dinamik, birikimli ve gidecekleri ülkenin kültürünü ve dilini iyi bilen kişileri tercih etmeliyiz.

• Sadece ekonomik ve diplomatik olanaklardan yararlanmak amacıyla yurtdışına gitmek isteyenleri, bürosundan çıkmayıp sadece ilgili ülke mevzuatından çeviriler yaparak raporlar yazan kişileri değil, yerel makamlarla da iyi ilişkiler kurabilecek onlarla birlikte çalışmalar yürütebilecek, kültürü, birikimi, giyimi, kuşamı, tavır ve davranışlarıyla da hem ülkemizi hem de Bakanlığımızı en iyi şekilde temsil edebilecek kişileri görevlendirmeliyiz.

Geçmişte hiç yöneticilik tecrübesi olamayan kişileri, sadece yabancı dil bildiğinden dolayı yurtdışı görevlere atamak ne kadar yanlış ise, sadece üst düzey yönetici veya eğitim fakültelerinde öğretim üyesi olanları bu görevlere atamak da o derece yanlış olacaktır. Yurtdışına beş milyonda fazla vatandaşımız bulunmakta olup bunun 2 milyon 700 bini Almanya’dadır. Alman vatandaşlığına geçenlerle birlikte öğrenci sayımız ise 750 bini bulmaktadır.

Eski bakanımız sayın Hüseyin ÇELİK 2007 yılında Almanya’nın Köln şehrine geldiğinde vatandaşlarımızla bir toplantı yapmış ve “Buradaki nüfusumuzu nüfuz haline getirmeliyiz” demişti. Doğru bir sözdü.  Ama geçen süreç içerisinde biz Bakanlık olarak vatandaşlarımızı yönlendirebilecek, onların dertlerine derman olabilecek eğitim müşavir ve ataşelerini görevlendiremedik. Bu gün itibarıyla Almanya’da bir müşavirlik ve 13 eğitim ataşeliğimizin tamamı boş durumdadır. Buralardaki rutin iş ve işlemler mahallinde görevlendirilen sözleşmeli sekreterlerle yürütülmekte, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de eğitim müşavirliği ve ataşeliği görevlerine vekalet etmektedirler.  Zaten kendi işleri başından aşkın olan bu görevliler sadece sözleşmeli sekreterlerce yazılan rutin yazılara imza atmakta, asıl önemli olan, eğitim alanındaki diplomatik girişimler, toplantılar, seminerler, temsil gerektiren işler, öğrencilerimizin uğradığı ayrımcılık ve haksızlıklar, velilerin ve üniversite öğrencilerinin örgütlenmesi, Bakanlığımız nezdinde yapılabilecek iş ve işlemler ise yapılamamaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatının devasa büyüklüğünden dolayı yurtdışı teşkilatı hep göz ardında kalmıştır. Yurtdışı teşkilatlarımızdaki bu boşluğun sıkıntısını en çok oralarda yaşayan vatandaşlarımız çekmekte ve seslerini duyurmakta da zorlanmaktadırlar. Umarız bundan sonraki süreçte gurbetçi vatandaşlarımızın eğitim dertlerine derman olacak müşavirler ve ataşeler görevlendirilir de Bakanlığımız da yurtdışındaki kan kaybından kurtulur.

Saygılarımla

Uğur ACAR

TurkiyeEgitim.Com / Özel haber

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri