Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde duyurulan "MEB 2019 Eğitim Yöneticiliği Görevlendirme Takvimi" bugün geri çekildi. MEB, 2019 Yönetici Atama Takvimini Niçin Geri Çekti? İşte cevaplar...
MEB, YENİ EĞİTİM YÖNETİCİLİĞİ İÇİN İLK ADIMI ATTI
MEB bir kaç hafta önce Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğinde değişikliğe gitmişti.
Yapılan değişiklikler; sınavın ÖSYM tarafından yapılması, sınav konularında önemli düzenlemeler ve mülakatın %40'dan %20'ye çekilmesi şeklindeydi.
Bu değişiklikler, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakan Ziya Selçuk tarafından sıklıkla dile getirilen eğitim yöneticiliğinde liyakat temelli yeni bir yapılanmanın ilk adımları olarak algılandı.
2019 YÖNETİCİ GÖREVLENDİRME TAKVİMİ ŞOKU!
MEB, 2019 yılı yönetici atama takvimini yayımladı.
Yayımlanan takvime göre süreç 18 Şubat'ta başlayıp 19 Nisan'da tamamlanacaktı.
Yayınlanan takvim eğitim çevrelerinde büyük bir sürpriz olarak "Şok" etkisi oluşturdu.
Takvim öncesinde sürekli olarak liyakat temelli yeni eğitim yöneticiliği vurgusu yapılırken, bizzat Bakan Selçuk tarafından yeni yöneticilik sınavının ÖSYM tarafından Nisan ayında yapılacağı duyurulurken, yayınlanan 2019 yönetici görevlendirme takvimiyle 19 Nisan'a kadar (Daha ilk kez yapılacak yöneticilik sınavı dahi yapılmadan) mevcut boş kadroların ve kurumunda 4 ve 8 yılını dolduran yöneticilerin öncelikli atanması tepkiyle karşılandı.
MEB tarafından açıklanan 2019 yönetici görevlendirme takvimi, Nisan'da yapılacak olan ve MEB'in Eğitim Yöneticiliği ve 2023 Vizyon belgesinde önemli bir argümana sahip olan yeni yöneticilik anlayışının "Ölü Doğumuna" neden olacaktır.
EĞİTİM YÖNETİCİLİĞİNDE "KAZANILMIŞ HAK" VURGUSU
Bakanlık eğitim yöneticiliğinde yeni bir yapılanmaya giderken, mevcut yöneticiler için "Kazanılmış Hak" söz konusu mu?
Aslında en önemli sorun olarak bu konu karşımıza çıkıyor.
Bu soruya herkes kendi penceresinden cevap veriyor.
Mevcut yöneticiler bunu bir "Kazanılmış Hak" olarak görürken, özellikle 2014 yılı ve sonrasında yönetici görevlendirme sürecinde yaşanan "Sınavsız ve Liyakatsız" sadece sözlü mülakat ile yönetici yapılan onbinlerce görevlendirme tepki çekiyor.
Yaşananları hepimiz hatırlıyoruz.
İl ve İlçelerde yapılan excel listeli fişlemeler hafızalardaki canlılığını koruyor.
Diğer taraftan, geçmişte yazılı sınavlardan geçerek bir şekilde halen yönetici olarak görev yapan önemli bir kısım yönetici de "Bizler sınavla ve liyakatle görev aldık. Yıllardır bu görevi yapıyoruz. Biz de mi sınava girelim?" tarzında serzenişte bulunabilirler ve haklılık payları yok değil.
HERKES TARAFINDAN KABUL EDİLECEK BİR FORMÜL VAR MI?
Ne yapılsa, diğer tarafın "haksızlığa uğradım" serzenişine muhatap olunacak bir yerde duruyoruz.
Peki çözüm mümkün mü?
İlla birilerini küstürecek bir "Eğitim Yöneticiliği" anlayışından uzaklaşmak mümkün mü?
Bizce bu konuda kafa yormalı, çeşitli çözüm önerilerinde bulunulmalı.
İşte bazı çözüm önerilerimiz:
1. Eğitim yönetici görevlendirme yönetmeliği, üzerinde yapılacak pansuman dokunuşlarla değil, esastan değiştirilmeli. 2023 Vizyonuna uygun olacak bir anlayışla hazırlanmalı.
-Sadece Sınav konularında yapılan değişikliler yeterli değildir.
- En büyük değişiklik mevcut Ek-1 formda yer alan puan kriterlerinde yapılmalıdır. Mevcut şekliyle büyük ölçüde torpil ve ikili ilişkilerle alınabilen Başarı, Üstün başarı ve Ödüllerin önemli ölçüde yüksek puanla değerlendirildiği sistem yetersizdir. Bu konu başlıca ele alınmalıdır.
2. Boş Kadrolara Atamalar Öncelikli Yapılabilir
- En azından tüm yöneticilerin sınavlı sistemle atanmalarının tamamlanmasına kadar, ilk önce MEB tarafından duyurulan ve Nisan 2019'da yapılacak olan sınav sonuçlarına göre mevcut boş kadrolara atamalar yapılabilir.
Yeni sınava istemeleri halinde mevcut yöneticilerin de girişlerine imkan verilmelidir. Böylece mevcut yöneticiler de başarılarına göre kendi istekleri ile boş kadrolara atanabilecektir. Bir haksızlık durumu da ortadan kaldırılmış olacaktır.
3. Yeni sisteme geçiş süreci aşamalı olmalıdır.
- 4 ve 8 yılını dolduran yöneticiler için en büyük eleştiri; sınavsız ve torpille atandıkları konusudur. Bu yöneticiler ÖSYM tarafından yeni yapılacak sınavdan geçer not aldıktan sonra, mülakata girmeden Ek-1 form ile (yeni kıstaslara göre düzenlenecek) yer değişikliğine tabi tutulabilirler.
Böylece; "sınavsız ve liyakatsız atanmış" eleştirileri ortadan kaldırılacak. Diğer taraftan mevcut yöneticiler "kazanılmış hak" olarak gördükleri yeniden atanma talebinden de yararlanmış olacaklardır.
4. Çalışma Yılına Bakılmaksızın Tüm Yöneticiler Bu Sınava Girmeli mi?
- Bizce bu fikir beraberinde yeni mağduriyetler getirecektir. Çünkü bu yöneticiler kurumlarında 4 yıllık bir süre için görevlendirildiler. En azından bu 4 yıllık süreyi tamamlamadan görevlerine son vermek bizce "İnsafsızlık" olacaktır.
Biz Turkiyeegitim.com olarak, 10 yılı aşan süreçte takip ettiğimiz kadarıyla MEB'de bir türü çözülemeyen "Eğitim Yöneticiliği" konusunun, Bakan Ziya Selçuk'un bilgi ve tecrübesiyle aşılabileceğini düşünüyoruz.
Ancak; bu sürecin aşılması tüm sendika ve sivil toplum kuruluşlarının aynı masada buluşarak ortak fikirlerde birleşmesiyle sağlanacaktır.
Bir kesimi yok saymak, dışarıda tutmak (hangi kesim için olursa olsun) ile bu sorun kesinlikle aşılamaz, tam tersine beraberinde yeni sorunlar getirir.
Tüm taraflar bir araya gelirse inanıyoruz ki; bizlerin bir kaç saat üzerinde kafa yorarak ortaya koyduğumuz yukarıdaki 3-4 önerimizin çok daha iyileri ortaya konacak ve yılların kanayan yarası olan "eğitim yöneticiliği ve atamaları" sorunu çözüme kavuşturulacaktır.
Turkiyeegitim.com özel haber