Eğitimcilerimiz açısından gündem o kadar yoğun ki; depremde şehit olan 75 meslektaşları, ek ödeme fiyaskosuyla tüm memurların gerisine düşen maaşları, kısılan özlük hakları, rotasyon söylentileri, eğitim kurumlarının maddi sorunları… Kısacası sorunlar saymakla bitmiyor. Bu sorunların çözümlerine gelince, şimdilik YOK!
6) Eğitimci Olmayan Yöneticiler: Ülkemizde başka bir bakanlık var mıdır ki yöneticileri yönettiği personelinin meslektaşı olmasın? Düşününce aklıma sadece Milli Eğitim Bakanlığı gelmektedir. Milli Eğitim Bakanlığını yöneten bakandan tutunda, müsteşara, genel müdüre kadar atanan kişiler maalesef öğretmen değildir. Öğretmenlik yapmamış, öğretmenlerin derdini bilmeyen kişilerin eğitim sorunlarına çözüm bulması çok zordur. Eğitimcilerimizin hak mahrumiyetlerinin her anlamda nedenini bu durum oluşturmaktadır. Öğretmenlik mesleğini icra etmemiş eğitim yöneticileri; “hiçbir veliyle öğretmen statüsünde görüşmüşler midir?,40 kişilik sınıflarda ders vermişler midir?, köyde çalışırken ekmek bulamadıkları zaman olmuş mudur?, okulunun yakacak sorunuyla uğraşmışlar mıdır?, kısacası öğretmenlerimizin deyimiyle tebeşir tozu yutmuşlar mıdır?”.Bu soruları öğretmenlerimizin uzatabileceğinden eminim.
7) Yöneticilik Mülakatı: MEB yıllarca kariyer ve liyakatten uzak atamalarla yönetilmiş, torpili olan en iyi yerlere bir gecede gelebilmiştir. Sınav esaslı atamalarla bu durum değişecek derken; bir gecede çıkarılan KHK ile yönetici atamalarına “mülakat” gibi ucube bir kelime de eklenmiştir. İşin en acısı dün sadece sınav diyen bazı kişiler, bugün mülakatı da savunabilmektedirler. Ülkemizde, mülakat=torpil anlayışını yıkacak, mülakatın torpil olmayacağını belgeleyip ispatlayabilecek bir kişi varsa bu belge ve objektif kriterleri tarafımıza gönderdiği zaman sözümüzü geri alacak, gönderilen belgeleri yayımlayarak mülakatı savunmaya başlayacağız.
8) Öğretmene Rotasyon Söylentileri: Öğretmenler için düşünülen, il dışına rotasyon; öğretmene yapılan zulümden öteye gitmeyecektir. Bu günlerde eğitim müfettişleri,”öğretmen eşlerimizi yanımıza tayin etmiyorlar” diye feryat etmektedirler. Kendi personelini zorunlu olarak yer değişikliğine uğratan MEB yine kendi personeli olan; öğretmen eşleri müfettişlerimizin yanına tayin etmemiştir. Aynı durum rotasyona uğrayan okul müdür ve müdür yardımcılarının öğretmen eşleri içinde geçerlidir. Polis, kaymakam, savcı, hâkim, subay eşi olan öğretmenlere kanunda “zorunlu atamaya tabi personel” diyerek ve %5 lik kontenjan ayrımı ile il içinde en iyi yerlere atayarak imtiyaz tanıyan MEB, kendi personeli olan eğitimci aileleri ise parçalamaktadır. Rotasyon aileleri parçalayarak mı olacaktır? Yoksa rotasyona uğrayan okul müdürleri, okul müdür yardımcıları ve eğitim müfettişleri zorunlu atamaya tabi değil midir? Bugün 1530 TL maaşıyla, okulundaki yardımcı hizmetli personelden bile daha az maaş alan öğretmene mi rotasyon getirilecektir? 1530 TL ye neler yapılmaz ki? Bozulan düzen kurulur, Hakkâri’de, Şırnak’ta, Edirne’de yeni düzen kurulur… İnsana sormazlar mı; ne verdin de, ne istiyorsun?
9) Deprem Mağduru Öğretmenler: Depremde ölen öğretmenlerimiz için yine bu köşede “Depremde Ölen Öğretmenleri Unuttular” başlıklı yazımız yayımlanmıştı. 75 öğretmenimiz Van depreminde şehit olmuştur. Bu kadar fazla öğretmenimizi kaybetmemizin sebepleri çoktur. Maddi sıkıntılar nedeniyle iyi konutlarda ikamet edememek, lojmansızlık, itibar görememek… Kamuoyuna yansıdığına göre Erçiş’te düzenlenecek seminerin yapılacağı toplantı salonunda aynı gün ve saatte başka bir toplantı yapılınca öğretmenlerimiz seminere girememiş ve şehit olmuşlardır. MEB acaba merak edip kamuoyuna yansıyan bu iddianın doğruluğunu araştırmış mıdır? Devlette bu kadar plansızlık mı hâkimdir? Aynı gün ve saat’e toplantı konulabilir mi? Planlı olan toplantı öğretmenlerin olunca; tabiri caizse öğretmenler toplantı salonundan kovulmuş olmalı. Toplantının iptal nedeni ise belli;”Öğretmen kimdi?, statüsü neydi?, ne yaptırımı vardı?, kim sahip çıkacaktı?…” değil mi? Bu iddia doğru ise durum çok vahimdir.MEB gerekli araştırmayı derhal yapmalı ve kamuoyuyla paylaşmalıdır.
Öğretmenlerimiz için TOKİ lojmanlar yapamaz mı? Kamuoyuna yansıyan haberlere göre bir il valimizin lojmanı için tam 4,5 milyon TL, eski parayla 4,5 trilyon harcayan devletimiz; öğretmenleri içinde lojman yapabilecek güçtedir. Milli Piyango İdaresi öğretmenlerimize küçük ama kullanışlı lojman yapacağının müjdesini vermiştir. Milli Piyango İdaresinin yönetici ve çalışanlarını tebrik eder, başlattıkları güzel uygulamanın diğer kurumlara da örnek olmasını dilerim.
10) Ek Ödemeler: Eşit işe eşit ücret sloganıyla çıkarılan ve bazı kesimleri memnun eden maaş artışları öğretmenlerimiz açısından tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Şuan da üniversite mezunu memurlar arasında kıyas yapılamayacak duruma düşen, üniversite mezunu olduğu halde ilkokul mezunundan bile az maaş alan tek kesim öğretmenlerdir.1530 TL lik maaş öğretmenler için artık bir hakaret boyutuna ulaşmış, vicdanla cüzdan arasında kalan öğretmenlerimiz artık o arada ezilmiş, un ufak olmuşlardır. Meslek ismini belirtmeyeceğim lise mezunu bir memur 2341 TL maaş alırken, o memurun amiri olan hâkimle, savcıyla aynı; ya da daha fazla üniversite sınav puanı alan Tarih Öğretmenine ise 1530 TL reva görülmektedir. Eğitimcisinin ezildiği, horlandığı bir ülkede eğitim sisteminin düzelmeyeceği, eğitimde kalitenin artmayacağı artık bilinmelidir. Yazımızdan da anlaşıldığı gibi öğretmenler tamamen dert yükü olmuştur.
“Rotadan Çıktı” cümlesi bu uygulamalar karşısında, hafif kaldı değil mi?
manaskagan@mynet.com