Öğrencilerin karınlarını doyurmak ve okula gitmek için harçlıklarının tükendiği böylesi bir ortamda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, MEB bütçesi TBMM’de görüşülürken özel okul sayısını artırmakla övünmüş!
“Son yıllarda özel okullara verilen teşvikler ve dönüşüm programı sayesinde özel okul sayılarında önemli bir artış kaydedilmiştir. Örneğin, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılında bin 603 özel ortaöğretim okulu bulunmaktayken, 2018-2019 eğitim öğretim yılında bu rakam 3 bin 589’a ulaştı” demiş.
Devletin sırtındaki yükü hafifletecek kurumların artması fena mı?
Elbette değil ama pek çoğunun ticarethaneye dönüştüğünü bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı!..
Eğitim için her türlü desteğe evet ama devlet, önce, cebinde yemek parası, okula gidecek harçlığı olmayan öğrenciler düşünülmelidir.
Özel okullara karşı mıyız?
Kesinlik hayır.
Hatta sayıları daha da artabilir ama devlet eliyle ya da zoraki yönlendirme ile değil, etik kurallar çerçevesinde gerçekleşmelidir.
Eğitim kaliteli olmalı, fiyatlar uçup gitmemeli, yatırımlar velilerin sırtına yüklenmemelidir.
Ayrıca, mahallede gidilecek başka okul bırakmayıp, öğrencinin özele yönelmesi sağlanmamalıdır.
Sosyal devlet, her çocuğuna eşit koşullarda, kaliteli eğitim hakkı sunmak zorunda ve bu konuda, her ne kadar eleştirenler olsa da, hiç de fena bir durumda değiliz.
Ufak dokunuşlar ve adil düzenlemelerle çok daha iyi noktalara da gelebiliriz.
Özellerin ve vakıf öğretim kurumlarının artması, devletin üzerindeki yükü hafifletir. Bu da bir kazanımdır ama kuralların ve sınırların çok iyi belirlenmesi gerekir.
Devlet okullarının onca ihtiyacı varken, özellere sağlanan teşviklerle övünmek ne kadar doğru. En azından aleni yapılmasaydı!..
Böylesi bir tavır, MEB’i Özel Okullar Bakanlığı diye eleştirenleri haklı çıkartmanın ötesinde bir işe yaramaz!
Oysa, eğitim sistemimizin çok daha ciddi sorunları var. Gücümüzü de, enerjimizi de onlara harcayalım...
Abbas GÜÇLÜ / Milliyet