MEB Müfredat Taslağı Okuma Yazma Uygulamaları Değerlendirmesi
Milli Eğitim Bakanlığı Müfredat değişikliği taslağını askıya çıkarmış ve değerlendirilmesini istemektedir. Eğitim müfredatı değişikliği toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren önemli bir çalışmadır. Müfredatın oluşturulmasında ilgili birimlerden STK larından görüş alınabilseydi çok daha iyi olurdu belki ama, müfredatın taraflara soruluyor ve değerlendirmelerinin alınıyor olması da takdir edilecek bir uygulama. Tabi yapılan değerlendirmelerin dikkate alınacağı ve gerekli değişikliklerin, öneriler doğrultusunda yapılacağına da içtenlikle inanıyorum.
Okuma yazma uygulamaları okul hayatına (genellikle) yeni başlayan öğrencilerin ilk karşılaştıkları bir çalışmadır. Okuma yazma uygulamaları "okuma ve yazma" etkinliklerinin birlikte yürütüldüğü bir uygulamadır. Okul hayatının ilkleri olması nedeniyle, okuma yazma etkinlikleri okulu sevme ya da okuldan soğumanın en keskin çizgisini teşkil eder.
Müfredat taslağı incelendiğinde okumanın harf yöntemiyle yani önce harflerin öğretilmesi daha sonra hecelerin daha sonra da kelimelerin oluşturulması şeklinde olduğu, en son ise cümlelerin oluşturulduğu bir yöntem olduğu görülmektedir. Öngörülen yazma tekniği ise bitişik el yazısıdır.
Ancak şu ifade edilmelidir ki; bitişik yazı, neredeyse birinci sınıfın birinci döneminde okumaya yazmaya geçilen bir öğretim sisteminde öğrenciler için bıktırıcı bir süreç olmaktadır. Bu uygulama, (başka tartışmaları saklı tutarak) en az 3. sınıfa kadar sadece okuma yazma çalışması devam ettirildiğinde anlamlı olabilecektir. Aksi halde öğrencileri okuldan soğutabileceği de bir gerçektir.
Ayrıca ortaokullarda öğrencilerin yazıları şöyle bir incelendiğinde, bitişik yazının ilkokul sıralarında kaldığı süreklilik arz etmediği de görülecektir. Yani öğrenciler zorlandıkları bu yazı türü ile yazmayı ortaokula geçtiklerinde bırakmaktadırlar. Dolayısıyla sekteye uğrayan bu süreç kargaşaya neden olmakta, öğrencilerin yazıları okunamaz hale gelebilmektedir. Buna rağmen, görülüyor ki bitişik yazı, müfredat taslağında yerini korumaktadır.
Okuma yazma etkinliklerinin diğer ayağı okumadır. Okuma öğretim yönteminin de yazma ile birlikte harf yöntemiyle yapılacağı müfredat taslağında aynı şekilde yerini korumaktadır. Bu yöntem anlamlı bütünden yola çıkarak okumaya geçilmektense soyut şekillerin ezberlenmesi ve bitiştirilerek anlamlı bütüne ulaşmayı hedeflenmektedir. Bu haliyle öngörülen yöntem ezberci bir yönteme denk gelmektedir. Çalışmaların sonucunda ise bu yöntemle okuma yazma öğrenen çocukların okumayı hızlandıramadıkları, ayrıca okuduklarını anlamada güçlük çektikleri süreç değerlendirilmesinde görülen problemler arasındadır.
Bunun yanında, anlamlı bütünden yola çıkılarak uygulanan okuma etkinliği (tümden gelim) yönteminin ise gözün görme genişliğini genişlettiği ve çocuğun cümlenin tümünü gördüğü bu nedenle de daha hızlı okuduğu ve anladığı ifade edilmektedir. Ayrıca bu yaş grubunun önce bütünü algıladığı daha sonra ayrıntıyı gördüğü bilim çevrelerince de kabul görmektedir.
Ayrıca konuyla bağlantısı olması bakımından şu da ifade edilebilir; Çocukların genel gelişimi, genelden özele doğrudur. Çocuklar önce tüm vücuduyla hareket eder, büyük kaslarını kullanır. Daha sonra belli bir etkinlilikle ilgili organını kullanabilir hale gelir. Örneğin; çocuk top oynarken önce bütün vücuduyla topu tutmaya çalışır. Daha sonra küçük kasları geliştikçe sadece elleriyle hatta parmaklarıyla topu tutabilir hale gelir. Öğrenme de bu gelişim özelliklerine göre oluşur. Çocuk genelden özele doğru öğrendiği gibi okuma yazmada da bu kurala uygun öğrenir.
Dolayısıyla MEB müfredat taslağında yer alan okuma yazma öğretiminin (bitişik yazı ve harf yönteminin) çocukların sınıf gelişimlerine uygun bir yöntem olmadığını yeniden çocuk gelişim uzmanları ve pedagoglarca yeniden değerlendirilmesi gerektiği ortadadır.
Bunun yanında başka bir gerçeklik de var ki o da artık çocukların yazı yazmadıkları bu işlerini klavye ve tuşlar aracılığı ile yaptıklarıdır. Öyleyse gelinen dijital teknoloji çağında okuma ve yazmanın "klavye ve tuş harfleri ile okuma yazma" mı olması gerekir konusu, tartışılan bu konu karşısında fütüristik bir konu olarak ve başka bir yazının konusu olarak akıllarda kalsın.
Hüseyin ÖZKAN
Eğitim Bilim Uzmanı