Eğitim-Bir-Sen olarak, Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanlıklarına bir yazı göndererek, 1/721 sıra sayılı 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın sorun kaynağı haline gelmesi muhtemel bazı maddelerine dikkat çekerek genel kurul görüşmelerinde gerekli düzenlemelerin yapılmasını talep ettik.
Tasarının komisyon ve alt komisyon görüşmelerine de müdahil olarak kamu görevlilerinin özlük hakları açısından sorunlu gördüğümüz noktalara dikkat çekmiştik.
Tasarının 11. maddesiyle, 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Telif ve sınav ücretleri ile yurt dışı okul giderleri” başlıklı ek 1. maddesinin değiştirilmesi düşünülmektedir. Bu değişiklikle 1416 sayılı Kanun uyarınca yapılan sınavlar da dâhil olmak üzere Bakanlıkça yapılan merkezi sınavlarda görev yapan bina sınav sorumluları ile sınav koordinatörüne, sınav koordinatör yardımcılarına, bina yöneticilerine, salon başkanlarına, gözetmenlere, sınav güvenliğini sağlayan kolluk kuvvetlerine, soruların hazırlanmasında kapalı dönem çalışanlara ve sınav sürecinde görev alan diğer personele döner sermaye hesabından sınav veya soru ücreti ödenmesi tasarlanmaktadır.
Bakanlıkça yapılan merkezi sınavlara katılan adayların tamamına yakınının zorunlu eğitim kapsamında ilköğretim ve ortaöğretim öğrencisi olduğu ve de anayasadaki ilköğretime ilişkin zorunlu ve parasız olma hükmü karşısında, sınav ücreti adı altında döner sermaye hesabına ücret alınamayacağına kuşku yoktur. Sınav ücreti adı altında ücret alınabilecek sınavların sayısı ve aday sayısı dikkate alındığında ise elde edilecek hasılanın, adı geçen görevlere ilişkin sınav görev ücretlerini karşılamayacağı açıktır. Bu çerçevede yapılması istenilen düzenlemenin toplu sözleşmenin sınav görev ücretlerine ilişkin hükmüyle çözüme kavuşan sorunu yeniden ve daha büyük boyutta ortaya çıkarma riski bulunmaktadır. Bu itibarla, düzenlemeyle getirilmek istenen sınav veya soru ücretinin döner sermaye ile ilişkilendirilmemesi ya da sadece döner sermeye hesabına sınav ücreti alınması mümkün sınavlarla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.
Tasarıyla Bakanlığın kadrolu veya sözleşmeli personele sınav sorularının hazırlanmasına katkıları sebebiyle ayrıca soru ücreti ödenmeyeceği öngörülmüştür. Sınav soruları hazırlanmasına münhasır görevlendirme veya buna ilişkin bir kadro pozisyonu olmadığı dikkate alındığında, bu düzenleme emeğin karşılıksız bırakılması anlamına gelmektedir.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı sınavlarla ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlar, görev ve iş yükü yönünden aynı nitelikte olmalarına rağmen; MEB tarafından gerçekleştirilen sınavlarda görev alanlara, ÖSYM sınavlarında görev alanlara nazaran çok daha düşük ücret ödenmekteydi [ÖSYM uygulaması, memur aylık katsayısı x 1600 gösterge rakamı (149,21.-TL); MEB uygulaması 5 saat ek ders ücreti (5x10,37=51,85.-TL.)] Söz konusu adaletsizlik, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2016 ve 2017 Yıllarını Kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşme’nin üçüncü kısım “Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı ikinci bölümünün “Milli Eğitim Bakanlığınca hafta sonu yapılan merkezi sınavlarda görev alanlara ödenecek sınav ücretleri” başlıklı 18 inci maddesinde yer alan “2006/11350 sayılı Kararın 12 nci maddesinin beşinci fıkrasında sayılan sınavlardan hafta sonu tatillerinde yapılan merkezi sınavlarda fiilen görev yapanlara, 2006/11350 sayılı Karar uyarınca herhangi bir ek ders ücreti ödenmemek kaydıyla, 18/1/2012 tarihli ve 2012/2723 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sınav Ücretlerine İlişkin Usul ve Esaslara göre sınav ücreti ödenir. Ücreti döner sermayeye yatırılmak suretiyle yapılan sınavlar için bu kapsamda yapılacak ödemeler döner sermaye bütçesinden karşılanır” hükmü sayesinde giderilmiştir. Görüldüğü üzere toplu sözleşme hükmünde sadece ücreti döner sermayeye yatırılmak suretiyle yapılan sınavlar için bu kapsamda yapılacak ödemeler döner sermaye bütçesinden karşılanacağı ifade edilmiş olup; bunun dışında sınav ücretlerinin genel bütçeden karşılanması gerektiği açıktır. Tasarıdaki düzenlemenin, toplu sözleşme hükmüyle getirilen çözümü ortadan kaldırarak sınav ücreti adaletsizliği sorununu yeni bir boyuta taşıyacağı açıktır.
Öte yandan, Bakanlığın kendi öğrencilerine yaptığı bazı sınavlarda hiçbir ücret alınmamakta, bazılarında ise sınav maliyetinin çok altında bir ücret alınmaktadır. Sınava ilişkin diğer giderlerin yanı sıra tüm görevli ücretlerinin döner sermaye hesabından ödenmesi durumunda, gelir giderleri ayrı bir mevzuatla düzenlenen döner sermaye işletmesinin bu ödemeleri yapması imkânı bulunmamaktadır. Mevcut düzenleme gerektiğinde görevli ücretlerinin başka bir kaynaktan ödenmesi imkânını da ortadan kaldırmaktadır. Nitekim Bakanlığın tasarı maddesine ilişkin görüşü de bu yöndedir.
Yine memuriyet mahalli dışına sınav görevi için görevlendirilenlere sınav ücreti dışında 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre sadece yol gideri ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Neden barınma gideri ödenmediği ya da sadece 6245 sayılı Kanun’a atıfta bulunmak yerine gider bazlı bir ayrıma gidildiği izaha muhtaçtır.
Tasarının 28. maddesiyle, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yapılması düşünülen değişikliklerle getirilmek istenilen disiplin suç ve cezaları incelendiğinde “siyasi parti faaliyetinde bulunmak”, “Kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” gibi somut ve açık tanımı yapılmamış muğlak ibarelerin yer aldığı görülmektedir. Yine YÖK’ün 2013 yılında kamuoyuyla paylaştığı kanun taslağında “Eğitim hürriyetini engellemek” görevden çekilmiş sayılma gibi ciddi bir müeyyideye bağlanmışken, getirilmek istenilen düzenlemede bu yönde bir fiile ve buna ilişkin bir müeyyideye yer verilmemesi önemli bir eksikliktir.
Tasarının 34. maddesiyle, 2547 sayılı Kanun’a “Disiplin kurullarının teşekkülü” başlıklı 53/E maddesi eklenmektedir. Ancak madde metni incelendiğinde, disiplin hükümlerine göre hakkında karar verilecek ilgilinin sendika üyesi olması halinde disiplin kurullarına sendika temsilcisinin katılımının düzenleme konusu edilmemesi önemli bir eksikliktir; zira her ne kadar toplu sözleşme hükmüyle bu hususta düzenleme yapılmış ise de kanuni düzenlemede yer almadığı gerekçesiyle uygulamada sorun oluşturması mümkündür. 1. Dönem Toplu Sözleşme süreci sonucundaki Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararından bu yana 2 ve 3. Dönem Toplu Sözleşme hükümlerinde de yer alan disiplin kurullarında sendika temsilcisinin yer alması ve oy hakkına sahip olması uygulaması istikrar bulmuş bir uygulama olmasının ötesinde evrensel insan haklarının bir unsuru olan örgütlenme ve sendika özgürlüğünün bir parçasıdır.
Diğer taraftan, merkezi idare açısından disiplin kurullarının teşekkülü kanuni düzenleme konusu edilmemiş; bu husus Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Söz konusu yönetmelikte sendika temsilcisinin sendika üyesi yönünden disiplin kurullarına katılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda, yükseköğretim kurumlarında disiplin kurullarının teşekkülünün düzenlendiği kanun metninin de uygulama birliğinin sağlanması ve hukuki ihtilafların önlenmesi açısından sendika temsilcisinin katılımını düzenlemesi gerekmektedir.
Tasarının 82. maddesiyle, ÖSYM Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığı ile Bilgi Güvenliği ve Yönetimi Daire Başkanlığı’nda görev yapmış olan ÖSYM Uzman Yardımcısı kadrolarında bulunanların sırasıyla Milli Eğitim Uzmanı ve Milli Eğitim Uzman Yardımcısı kadrolarına atanmaları düşünülmektedir. Söz konusu işlemin ÖSYM uzman yardımcılarının istemleri dikkate alınmaksızın ÖSYM Başkanlığı’nca resen belirlenmesi, kabulü mümkün olmayan bir hak ihlalidir.