Bostan yaptığı açıklamada; "Milli Eğitim Bakanlığında hak gaspları, haksız ve hukuksuz işlemler o kadar ileri düzeye ulaştı ki, Danıştay kararlarını uygulamama gibi bir keyfiliğe imza atılmış bulunulmaktadır. Nitekim MEB, Danıştay'ın Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin bazı maddelerini iptal ederek okul müdürlerinin hukuksuz bir puanlamaya tabi tutulduğu, okul başmüdür yardımcıları ve müdür yardımcılarının görevine hukuksuz bir şekilde son verildiğine karar verdi. Milli Eğitim Bakanı Danıştay kararını uygulayacaklarını basın huzurunda beyan etmekle beraber, 01.07.2015 tarihinde İstanbul Valiliğine Bakan adına Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından gönderilen yazıda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararının uygulanmaması istenmektedir" dedi.
MEB'i öğrenci nakilleri ve Danıştay kararlarına uymamakla suçlayan Bostan, "Yine MEB, öğrenci nakillerinde de Danıştay kararına uymamaktadır. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı; 07.09.2013 Tarihli ve28758 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde 2014 yılında yapılan değişiklikle TEOG yerleştirmelerinden sonra boş kalan kontenjanlara "taban puana" yani bir okula yerleşen en son öğrencinin puanına göre değil, başvuranlar arasında "puan üstünlüğüne" göre nakille geçiş yapılması sistemini getirmişti. Ancak bu düzenleme çok düşük puanlı öğrencilerin yüksek puanla öğrenci alan Anadolu veya Fen liselerine yerleşmelerine neden olmuş açılan davada Danıştay 8. Dairesinin E:2014/9354 ve E:2014/10638 No'lu kararı gereği yürütmesi durdurulmuştur. Bakan söz konusu Danıştay kararına uyacaklarını belirtmekle beraber, 3 Temmuz 2015 tarihinde Bakan imzası ile ilgili Genel Müdürlüklere gönderilen yazıda karara uyulmamasını emretmektedir" diye konuştu.
'Anlaşılan Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı ve bürokratları kendilerini "Ali kıran baş kesen" yerine koyarak kral olduklarını zannediyorlar' diyerek sözlerini sürdüren Bostan, "Halbuki yargı kararları, davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde uygulanma zorunluluğu bulunmaktadır. Hatta bu durum hem Anayasamızın 138. Maddesi ve hem de İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. Maddesinde güvence altına alınmıştır" dedi.
Bostan sözlerini şöyle sürdürdü; "Türk Eğitim Sen olarak, 10.06.2014 tarih ve 29026 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali istemiyle açtığımız davada; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 2014/1151 Y.D. İtiraz nolu ve 18.02.2015 tarihli kararı ile Yönetmeliğin "Yönetici görevlendirmede esas alınacak hususlar" başlıklı 10. Maddesinin 9. Fıkrasının, "Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığına görevlendirme" başlıklı 23. Maddesinin 1. Fıkrasında hiçbir ölçüt ve duyuruya yer verilmemesine ilişkin eksik düzenleme, Ek-1 Değerlendirme Formunun "Açıklama" başlıklı kısmının 3. Maddesinde "en az altı ay çalışmış olma" şartının İlçe Milli Eğitim Müdürü, Eğitim Kurumundan Sorumlu Şube Müdürü ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Şube Müdürleri için aranmamasına ilişkin eksik düzenleme yönünden itirazın kabulüne karar verilmiş ve ilgili karar tarafımıza 23.06.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine sendika olarak, Bakanlığa gönderdiğimiz yazıda hukuka aykırılığı yargı kararlarıyla da sabit olan görevden alma işlemlerinin iptali ile mağdur edilen tüm eğitim kurumu müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarının haklarının iade edilmesini talep ettik."
Geri dönüşler için başvuruda bulunduklarına dikkat çeken Bostan, "Yine Türk Eğitim Sen olarak, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı MEB'e tebliğ edildikten sonra da bu karara istinaden haksız yere görevine son verilen okul müdürleri, okul başmüdür yardımcıları ve okul müdür yardımcılarının göreve döndürülmesi için MEB'e resmi olarak ikinci defa başvurduk. Okul yöneticileri ile ilgili Danıştay'ın kararı, şu anda değerlendirmeye tabi tutulan 16 bin okul müdürünü ve 8 bin 400'ünün değiştiğini düşündüğümüzde yaklaşık 25 bin okul müdürünü ile yaklaşık 40 bin müdür yardımcısı ile müdür başyardımcısını, toplamda ise şu anda görev yapanlar ve görevden alınanlar ile birlikte 100 bin kişiyi ilgilendirmektedir. Hükümetlerin görevi toplumda huzuru sağlamak, hak edenlerin yanında durmak, adaleti, eşitliği sağlamak, anayasaya, kanunlara uymaktır. Aksine Hukuk tanımazlığı, haksızlığı ve zulmü ilke edinen bir Bakanlığın çocuklarımızı ve gençlerimizi ahlaklı ve dürüst birer insan olarak yetiştirmesi mümkün değildir. MEB resmen tefessüh etmiştir" şeklinde ifade kullandı.
Bostan, "Okul idarecileri ilgili düzenlemeleri de içeren 01.03.2014 tarihli ve 6528 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Anayasa Mahkemesinde iptal davasına konu edilmiş olup, 13 Temmuz Pazartesi gününe yapılacak Mahkeme Toplantısı gündemine alınmıştır. Haksızlığa uğrayan tüm eğitim kurumu yöneticilerinin umudu Anayasa Mahkemesinin vereceği iptal kararındadır. Umut edilir ki, Anayasa Mahkemesi, Milli Eğitimi kaosa sürükleyen, yüz bine yakın idareciyi doğrudan doğruya ilgilendiren ve bunların kazanılmış bütün haklarını ellerinden alan ve sipariş üzerine idareci atamayı esas alan düzenlemelere son verir. Anayasa Mahkemesi önemli bir sınavla karşı karşıyadır. Milletin vicdanını kanatmamak dileğiyle" diyerek açıklamasına son noktayı koydu.