Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2018 yılı bütçesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı.
2017 yılında 85 milyar 49 milyon TL olan MEB bütçesi, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2018 yılı için 92 milyar 529 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktar, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve eksiklikleri gidermekten oldukça uzaktır.
Tablo 1: 2018 Yılı Eğitim Bütçesi
EĞİTİM BÜTÇESİ | |
Milli Eğitim | 92.528.652.000 TL |
YÖK ve Üniversiteler | 27.299.665.000 TL |
ÖSYM | 537.550.000 TL |
Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu | 13.899.262.000 TL |
TOPLAM | 134.265.129.000 TL |
Kaynak: Maliye Bakanlığı
Tablo 2: MEB Bütçelerinin Merkezi Yönetim Bütçesi İçindeki Payı ve Milli Gelire Oranı
Yıllar | MEB Bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi içindeki Payı (%) | MEB Bütçesinin GSYH’ye Oranı (%) |
2003 | 6,91 | 2,24 |
2004 | 8,21 | 2,21 |
2005 | 9,50 | 2,23 |
2006 | 9,47 | *2,10 |
2007 | 10,42 | *2,43 |
2008 | 10,30 | *2,30 |
2009 | 10,47 | *2,75 |
2010 | 9,84 | *2,43 |
2011 | 10,91 | *2,45 |
2012 | 11,16 | *2,50 |
2013 | 11,76 | *2,62 |
2014 | 12,81 | *2,72 |
2015 | 13,11 | *2,65 |
2016 | 13,38 | *2,93 |
2017 | 13,18 | *2,80 |
2018 | 12,13 | *2,69 |
Tabloya göre, Milli Eğitim Bakanı eğitime ayrılan bütçenin çok fazla arttırıldığını söylese de, önceki yıla göre MEB bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi içerisindeki payının %7,96, GSYH’ye oranının ise %4,28 oranında azaldığı görülmektedir. OECD ülkelerinde milli gelirin ortalama yüzde 6’sı eğitime ayrılmaktadır. Bu haliyle Türkiye, 2018 yılında da milli eğitime ayırdığı bütçe açısından OECD ülkelerinin gerisinde kalmış, eğitime en az pay ayıran ülkeler arasında yer almaktan kendini kurtaramamıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin rakamsal büyüklüğünün nedeni personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler ve zorunlu cari ödemelerden kaynaklanmaktadır.
Grafik 1: MEB Yatırım Bütçesi
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2018 yılı itibariyle bu oranın % 8,36’ya geriletilmesi öngörülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan pay AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi göstermiştir. Eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin gerçek eğitim politikasını ortaya koymaktadır. Son 15 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır.
Aşağıdaki grafikte Milli Eğitim Bakanlığı 2018 yılı bütçesinin gider dağılımı verilmiştir.
Grafik 2: MEB Bütçesi
MEB bütçesinin yüzde 69’u personel giderleri, yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 80’i doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılmaktadır. Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünse de personel giderlerinin bütçenin %80’ini kapsaması, eşit eğitim imkânına erişmeyi engelleyecek önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI BÜTÇESİ
Gecekondu yapar gibi her ile bir üniversite açan AKP iktidarı üniversitelere de genel bütçeden yeterli payı ayırmamıştır. 2018 yılı bütçesinde Yükseköğretim ve üniversitelerin bütçesinin 27.761.363.000 TL olması öngörülmüştür.
Tablo 3: YÖK ve Üniversite Bütçelerinin Merkezi Yönetim Bütçesi İçindeki Payı ve GSYH’ye Oranı (2002-2017)
Yıllar | YÖK ve Üniversite Bütçeleri | Devlet Üniversitelerinin Sayısı | Öğrenci Sayısı/Devlet | ||
Merkezi Yönetim Bütçesi İçindeki Payı (%) | GSYH’ye Oranı (%) | ||||
2003 | 2,27 | 0,94 | 53 | 1.600.469 | |
2004 | 2,45 | 0,86 |
|
| |
2005 | 3,34 | 1,07 | |||
2006 | 3,35 | *0,74 | |||
2007 | 3,21 | *0,75 | |||
2008 | 3,29 | *0,73 | |||
2009 | 3,33 | *0,88 | |||
2010 | 3,24 | *0,80 | |||
2011 | 3,68 | *0,82 | |||
2012 | 3,63 | *0,81 | |||
2013 | 3,77 | *0,84 | |||
2014 | 3,88 | *0,83 | |||
2015 | 3,91 | *0,79 | |||
2016 | 4,13 | *0,90 | 114 | ||
2017 | 4,10 | *0,84 | 117 | ||
2018 | 3,63* | *0,79 | 112 | 3.245.373 | |
Ülkemizde 112’si devlet, 67’si vakıf, 5’i vakıf Meslek Yüksekokulu olmak üzere toplam 184 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Tablo 3’e göre, 2003 yılından bu yana devlet üniversitelerinin sayısı %111,3, birinci ve ikinci öğretim öğrenci sayıları ise %78,19 oranında artmıştır. 2002 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde yüzde 2,27 olan Yükseköğretim bütçesinin payı %3,63’e yükselmiştir. (2003 yılına göre artış oranı %59,9)
Tablodaki veriler, AKP’nin üniversiteler konusundaki politikasının tamamen göstermelik olduğunu, nitelikten yoksun bir yükseköğretim yapısının oluşturulduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Devlet üniversitelerinin sayısında %111,3 oranında bir artış olmasına rağmen yükseköğretim bütçesinde 2003’ten bu yana sadece %59,9 oranında bir artış gerçekleşmiştir.
2017 yılına göre YÖK ve Üniversite bütçelerin payında %5,95 oranında azalma meydana gelmiştir.
Üniversiteler; bilim üreten, bireye bir dünya görüşüne sahip olabileceği bilimsel birikimi kazandıran, sorgulayan, araştıran, “düşünen insan” yaratan kurumlar olması gerekirken, AKP’nin politikaları sonucunda nitelikten yoksun birer tabela üniversitesi daha açık bir ifadeyle YÜKSEK LİSELERE dönüştürülmüşlerdir. Öğrencisi olmayan, hatta binası olmayan üniversiteler açılmış, nitelik yok sayılmıştır.
Öngörülen milli eğitim bütçesi ile okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretimde okullaşma oranını yukarı çekmek olanaksızdır.
Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik ve öğretmen açığı büyümektedir. Bugün Türkiye’de halen öğretmeni olmayan okullar, okulu olmayan köyler bulunmaktadır. Türkiye’deki okulların yarısından fazlasında ikili eğitim yapılmakta, birleştirilmiş sınıflarda eğitim ve taşımalı eğitim uygulamasına devam edilmektedir. Okullardaki altyapı ve donanım eksiklikleri, nitelikli bir eğitim politikasının yürütülmesinin önünde büyük bir engeldir. Okul yetersizliği ve derslik açığının yanında, acil çözüm bekleyen en önemli sorun, öğretmen açıklarıdır. Ancak MEB, öğretmen açığını mevsimlik işçi istihdamına benzer bir anlayış üzerinden kadrosuz öğretmenlerle kapatma yoluna giderek, kalıcı çözümlerin uzağında kalmakta, eğitimde ve eğitim kadrolarındaki sürekliliği sekteye uğratmaktadır.
Kısacası, MEB bütçe rakamları siyasal iktidarın eğitime bakışını göstermektedir. Bu bakış, eğitimi özelleştirme, eğitimin yükünü yoksul halkın sırtına yükleme bakışıdır. Öngörülen milli eğitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir.
Atatürk, “Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, onurlu, yüksek bir topluluk biçiminde yaşatır ya da bir ulusu tutsaklık ve yoksulluğa götürür” sözüyle özgür bir toplum ideali içinde eğitimin önemini vurgulamıştır. Bu idealin sorumluluğu içinde Eğitim-İş olarak; hükümeti, sosyal devletin gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Taleplerimiz;
-Genel bütçeden eğitime ayrılan pay yüzde 20’lere, GSMH’dan da daha fazla pay aktarılarak yüzde 6’lara çıkarılmalıdır.
-Okul, derslik ve öğretmen açıkları kapatılmalıdır.
-Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasına son verilmeli, devlet okullarına yeterli ödenek ayrılmalıdır.
-Öğretmenlerin sosyo-ekonomik statülerini yükseltecek önlemler alınmalıdır.
-İş güvencesinden yoksun sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasına son verilmelidir.
-Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacı gerçekçi bir biçimde belirlenerek, yeterli sayıda yardımcı personel istihdam edilmelidir.
Eğitim-İş Genel Merkezi