Elbet ki eğitimle ilgili bir çok sorun söz konusu ama şu anda devam etmekte olan ve acil olarak çözülmesi gereken bir süreç var. Bu da eğitim kurumlarına ilk defa yönetici görevlendirme süreci. Daha önce bir çok kez dile getirdiğimiz üzere sözlü sınav uygulamaları hem haksızlık yaratıyor hem de zaman kaybı.
İlk defa yönetici görevlendirme takvimine baktığımız zaman en uzun zaman diliminin sözlü sınava ayrıldığı görülecektir. Bu da eğitim öğretim başlamadan yönetici görevlendirmeyi güçleştiriyor, görevlendirilen yöneticilerin oryantasyonu için zaman bırakmıyor.
Bunun zaman kaybı olduğunu bir de önceki bakan Selçuk'un sözlü sınavlarda yazılı sınav ile eşdeğer puan verilmesi yönündeki sözlü talimatı idi. Yani yazılı ve sözlü sınav aynı puan olacaksa ortalaması da aynı olacağına göre sözlü sınav zaman kaybıdır.
Kaldı ki ölçme değerlendirme üzerine çalışmış bakanın da takdir edeceği üzere bir sınav varsa bunun adil ölçmeye tabi olması gerekir. Yani yazılı sınavda 70 almışsam sözlü sınavım da objektif yapılmış ve çok başarılı geçmişse neden 70 puan verilecek? Ya da tam tersi yazılı sınavım 100 tam puan ama objektif sözlü sınavım kötü geçmişse sözlü sınavım neden 100 olacak? Sözlü sınavda adalet, objektiflik mümkün mü, eğitim kurumları yöneticiliği için gerekli mi o da ayrı bir konu.
Fakat işleyişte bakan Selçuk'un talimatlarına uyulmadığı anlaşılıyor. Her yıl tartışıldığı üzere yazılı sınavda çok yüksek puan aldığı halde sözlü sınavda 60 barajın altında verilerek elenen yöneticiler/yönetici adayları var. Bunun gerekçesi güvenlik soruşturması gibi belirtilse de hiç güvenlikle ilgisi olmayan tamamen keyfi uygulamalar söz konusu. Örneğin 2020 yılında sadece Tekirdağ'da onlarca öğretmen elendi bu şekilde.
Bu yıl da değişen bir şey yok Diyarbakır'da yazılı sınava göre ilk sırada yer alan öğretmene baraj altı verilerek elenmiş. Aynı şekilde geçmişte soruşturması var diye (o da sözlü ifade ediliyor) bir başka öğretmen elendi. Bu verileri çoğaltmak mümkün.
Kaldı ki güvenlik gerekçesiyle eleme diye bir şey söz konusu dahi olamaz. Çünkü bahis konusu kişiler halihazırda öğretmenlik yapmaktadırlar. Hiçbir idari görev öğretmenliğin üstünde değildir. MEB de mahkeme değil eğitim bakanlığıdır. Kişilerin suçu varsa buna yargı karar verir ve buna göre de cezalandırılır. Ceza sonucunda memuriyet hatta öğretmenlik yapabilen kişiye mevzuatın hiçbir yerinde yer almayan bir yetki ile yöneticilik yapamazsınız denilemez.
MEB yani yeni bakan Mahmut Özer sözlü sınavı kaldırmalıdır. Mevcut uygulamada bugünlerde sözlü sınav itiraz süreçleri söz konusu olduğundan itirazlarda yazılı sınav puanı ile eşit puan verilmesi uygulaması yapılabilir ve hakları teslim edilebilir.
Bakan Özer'den bu yönde bir adım beklenmektedir.
Maksut Balmuk