Lobi, UNESCO'da istediğini aldı Türkiye'ye anlamsız kavga kaldı

UNESCO'nun yeni başkanı seçildi; ancak Türkiye'de ilginç bir tartışma devam ediyor. Zülfü Livaneli, Batılı ülkelerin kendisini UNESCO'nun başına aday göstermek için seferber olduğunu; fakat bunu Türk hükümetinin engellediğini iddia ediyor.

Türkiye'nin tarihî bir fırsatı kaçırdığını düşünen Livaneli'ye göre Ankara, Bulgar İrina Bokova'nın kazandığı yarışta Mısırlı Faruk Hüsnü'yü destekledi. Bu açıklamalardan ciddi rahatsız olan Türk Dışişleri ve UNESCO'nun üst düzey yetkilileri, iddiaların büyük kısmının "mesnetsiz" olduğunu belirterek tepki gösteriyor.

İlk olarak, Türkiye, UNESCO genel müdürünü seçen yürütme kurulu üyesi 58 ülke arasında yer almadığı için herhangi bir adaya oy vermesi ya da desteklemesi söz konusu değil. "Hiçbir oyumuz yok. Nasıl destekleyelim? Mısır için de kampanya falan yapmadık." diyen Türk Dışişleri'nin üst düzey bir diplomatı, Livaneli'nin kamuoyunu yanılttığını belirterek tepki gösteriyor.

Türk ve Amerikalı diplomatlardan aldığımız bilgilere göre, iddia edildiği gibi Livaneli'nin adaylığı hiçbir zaman ABD Başkanı Barack Obama ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın gündemine de gelmedi. ABD'deki Yahudi lobisi, Mısır'ın adayı Hüsnü'ye karşı beş altı tane aday belirledi. Livaneli'nin ismi bu kişilerden birisiydi. Öneri, ABD'li Türkiye uzmanı Alan Makovsky önderliğinde Yahudi kuruluşları ve lobiye yakın bazı diplomatlar tarafından gayri resmi olarak Türk Dışişleri'ne iletildi. Fakat Türk Dışişleri, BM'nin centilmenlik anlaşması gereği sıranın Arap ve Doğu Avrupa ülkelerinde olduğunu hatırlatarak Yahudi lobisinin teklifiyle ilgilenmedi. Türkiye, Amerika'daki bazı çevrelerin Mısırlı adayın oylarını çalmak ve seçilmesini engellemek için geliştirdiği stratejide yer almak istemedi. UNESCO direktörlüğünün dönüşümlü olarak BM'nin coğrafi bölgelerine verilmesi yönünde bir centilmenlik anlaşması var. Bu kuralı ihlal ederek korsan aday sunan ülkeler genelde uluslararası alanda sert eleştirilerin hedefi oluyor. Bu yılki seçimlerde, sıra iddia edildiği gibi Müslüman blokta değil Arap ve Doğu Avrupa blokunda idi. Türkiye, Batı blokunda bulunuyor.

Sonuçta ABD'deki Yahudi lobisi, Hüsnü'ye karşı birisi Ekvatorlu diğeri Avusturyalı iki aday çıkardı. İlk turdan itibaren bu iki adayın, ABD adına hareket ettiği yönündeki tartışmalar yürütme kurulunda sert tepkilere sebep oldu. "Truva atı olmakla" suçlandılar. İki aday da üçüncü turda yarıştan çekildi. Özellikle Kolombiya ve Avusturya'nın aday gösterdiği eski AB Komiseri Benita Ferrero-Waldner, yürütme kurulunda ağır tepkilerle karşılaştı. Dördüncü tura girebilirdi; ama "kaybedeceği kesin olduğu için" vazgeçtiği ileri sürülüyor. Yahudi lobisinin stratejisi zaten, bu iki adayın seçilmesi değil, Hüsnü'nün seçilmemesiydi.

Diğer yandan ABD ve Batılı ülkelerin Livaneli'yi çok istemiş olmaları halinde, başka bir ülke tarafından aday göstertebileceklerine dikkat çekiliyor. Zira, bir adayı, illaki kendi ülkesinin aday göstermesi gerekmiyor. Nitekim, Cezayirli aday Mohammed Bedjaoui'yi, Cezayir değil, Kamboçya aday gösterdi. Bedjaoui, Hüsnü'ye karşı Müslüman bir aday olarak çıktı; fakat seçimde hiçbir varlık gösteremedi.

Livaneli'nin diğer bir iddiası, Fran-sa'nın kendisini desteklediği ve Batılı aydınların kendisi lehine gazetelerde bildiri yayınladığı. Halbuki, Ortadoğu politikası ve Akdeniz İçin Birlik projesi çerçevesinde Mısır'a çok büyük önem veren Fransa, Hüsnü'nün adaylığını destekleyen ülkelerin başında geliyordu. Fransız basınında Hüsnü aleyhine çıkan yazılara karşı yayınladığı cevabı Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin sağ kolu olarak bilinen danışmanı Henri Guaino'nun yazdığı bile ileri sürülmüştü. Bunun yanı sıra, UNESCO seçimlerine, Hüsnü tartışmasından dolayı büyük yer ayıran Fransız basınında Livaneli hakkında, iddia ettiği gibi hiçbir açıklama ya da bildiri yayınlanmadı.

Livaneli'ye göre, hükümet, ideolojik davranarak kendisini desteklemedi. Fakat, böyle bir iddia AK Parti iktidarının daha önce Hikmet Çetin ve Kemal Derviş gibi CHP'li isimlere uluslararası alanda verdiği destekle çelişiyor. Üstelik hükümetin UNESCO seçimlerinde ideolojik davranıp İslami bir hassasiyet göstermesi halinde, Hüsnü'nün adaylığına karşı kampanya yapan ülkeler arasında yer alması daha akla yatkın görülebilirdi. Çünkü Hüsnü, aşırı laik görüşleriyle bilinen bir isim. Başörtüsü ve bazı konularda yaptığı açıklamalar Müslümanların tepkisini çekti. Hatta Paris'te, Mısırlı Müslüman Kardeşler'in, Hüsnü aleyhine bazı ülkeler nezdinde karşı kampanya yaptığı bile iddia edildi. ZAMAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri