Yeni Hükümet programını açıkladı. Hükümet programında "Eğitim" başlığı önemli bir başlık olarak yer aldı. Eğitimde önemli bir sorun da, bir üst öğrenime geçişte yapılması düşünülen sistem değişikliği.
Eğitim-Bir-Sen İstanbul 1 No'lu Şube Başkanı Ferhat Öztürk, sadece sorunu değil, kısa vadede çözüm önerisini de dile getirdi. İşte o yazı;
Bilindiği üzere Türk eğitim sisteminin ortaöğretim kademesi, Lise eğitimini içermektedir. Ortaöğretim hizmeti ise Devlet (resmi okullar) Liseleri, kolejler ve Temel Liseler aracılığı ile verilmektedir. Bu üç farklı kurumdan mezun olan öğrenciler, bir üst kademe olan üniversiteye gitmek/yerleşmek istediklerinde aynı sınava (YGS-LYS) tabi tutulmaktadır. Fırsat eşitliği sağlanması bakımından bu üç okul türünün müfredatı da aynı içeriği taşımaktadır. Ne var ki müfredat ve programda ön görülen fırsat eşitliği ilkesi, uygulamada/işleyişte ciddi bir takım haksızlıkların/eşitsizliklerin sergilenmesine engel olamamaktadır. Bu durum, kağıt üzerindeki ‘’ilke’’lerin, uygulamadaki ‘’ilkel’’lliğe kurban gittiği izlenimini vermektedir.
İşleyişte en temel sorunlardan biri, okullarda yapılan sınavlar/yazılılar ile ilgilidir. Devlet liselerinde süregelen bazı aksaklık ve eksikliklere rağmen dönem içerisinde yapılan sınavların, öğrencinin çalışma performansını aşağı-yukarı yansıtacak ölçekte olduğu görülmektedir. Ortaokuldan merkezi sınavla (nerdeyse her sene ismi ve içeriği değişse de halihazırda ismi TEOG) devlet liselerine yerleşen öğrenci, yeteri kadar performans sergilemediği takdirde ne okul sürecinde ne de üniversite sınavında tatmin edici bir sonuç alamayacağını bilmektedir. Kolej ve Temel Liselerin büyük çoğunluğu (istisnası olabilir!) çoğu zaman ya kapitalist (öğrenci demek para demek) bir refleksle ya da ideolojik (öğrenci demek fikriyatımızın geleceği demek) bir kabülle okula yeteri kadar kayıt yapabilmek adına zımnen kayıt yapan her öğrenciye mutlak başarıyı (100 puan) garantilemektedir. (Bu konuda verdikleri sözden asla caymadıklarının, sözüne sadık olduklarının hakkı teslim edilmelidir!)
Yukarıda bahse konu olan durum, kapitalist döngüden hareketle anlaşılır (mazur) görünse de üniversite sınavlarında ciddi haksızlıklara ve dolayısıyla zulme sebebiyet vermektedir. Zira ortaöğretim (lise) başarı puanı, üniversiteye giriş puanlamasında oldukça etkili etmektedir. Öyle ki şişirilen/hormonlu notlar ile Kolej ve Temel Lise öğrencisi, muadili/emsali (aynı ayarda/aynı performansta) olan devlet lisesindeki öğrenciye, üniversiteye giriş puanındaki genel sıralamada 10 bin ile 20 bin arasında fark atabilmektedir.
Bu durumu biraz daha somutlaştırmakta gerekirse lise diploma ortalaması 100 olan bir öğrencinye, üniversiteye giriş sınavında aldığı puana ek olarak 60 puan ortaöğretim başarı puanı eklenmektedir. Bu durumda örneğin:
Dershaneden dönme (bozma!) Temel Lise ve Kolejlerden hormonlu notlar ile mezun edilen bir öğrenci, YGS ve LYS sınavları sonucunda toplamda 400 puan almış olsun. Diploma ortalaması da 100 olan bu öğrenciye ortaöğretim başarı puanı olarak 60 puan daha eklenmekte ve 400 olan sınav puanı yerleşme puanı olarak 460 olmaktadır. Söz konusu öğrenci bu performansı ile devlet okulunda liseyi bitirmiş olsaydı, sınavların nisbeten daha ciddiyetle ve puanlamanın daha adil olması dolayısıyla diploma puanı yaklaşık 70; bu öğrencinin ortaöğretim başarı puanı ise ortalama 42 olacaktır. Öğrenci YGS ve LYS sınavlarında400 puan almış ise üniversiteye yerleştirme toplam puanı 400+42 = 442 olacaktır. Arada haksız uygulama sonucunda oluşan 18 puanlık fark yaklaşık olarak 10 bin ile 20 bin civarında bir sıralama kaymasına sebep olmaktadır.
Anlaşıldığı üzere sistem, 28 Şubat sürecinde bir neslin belini büken, eğitimde zulmün aracı olan katsayı adaletsizliğinin başka bir şekilde cereyan etmesine sebep vermektedir. Üstelik bu adaletsizlik, 28 Şubat’ta olduğu gibi ÖSYM dayatması ile değil Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ihdas edilen bir yönetmelik ile olmaktadır. Kesin, kalıcı (uzun vadeli) çözüm olarak Üniversiteye giriş sınav sisteminin değişmesi gerekmektedir. Ancak kısa vadeli ve geçici çözüm olarak (pansuman tedavi olarak) Ortaöğretim başarı puanının hesaplanmasında çan eğrisi sistemi uygulanabilir. Buna göreher okulun okul birincisi, tam puan üzerinden hesaplanır, ve diğer öğrencilerin durumu da okul birincisinin puanı referans alınarak revize edilir. Dershaneden dönme (bozma) Temel Liselerin bu haksız oyunu bozulacak bütün öğrenciler eşit şartlarda puanlamaya tabi tutulacaktır.
Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi AVCI’nın genel olarak başarılı performansının bakanlığının devamına karar verilerek tasdik edilmiş olması, kendisinden bu zülme ve Milli Eğitim’de cari olan bir takım yanlı ve yanlış politikalara köklü çözüm bulmada motivasyon kaynağı olacağını ümid ederiz.
Milliliğimizden ve adaletimizden taviz vermeyen istikrarlı bir eğitim politikasında buluşmak temennisi ile...
Ferhat ÖZTÜRK
Eğitim- Bir- Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı