1 Temmuz’da başlayan ve 12 Temmuz’da sona erecek olan LGS tercih süreci devam ediyor. İkinci kez uygulanan ve geçen yıl yerleştirmelerde büyük bir kaosa neden olan, on binlerce öğrencinin hak ettiği okullar yerine istemediği okullara kayıt yaptırmak zorunda kaldığı sistemin bu yıl da aynı şekilde uygulanıyor olması velileri endişeye sevk ediyor. Oysa MEB, bütün öğrencilerin istedikleri okula gidecekleri sözünü vermiş, bu konuda veli ve öğrencilere güven telkin etmişti. Ancak alelacele dönem ortasında hazırlanmış sistemin yapısının buna uygun olmadığını ve tercih sonuçlarının büyük bir hayal kırıklığı yaratacağının uyarısını Özgür Eğitim-Sen olarak defalarca yapmıştık.
Başarılı Öğrenciler Proje Okullara Yerleşemiyor
Bu yıl da benzer sonuçlar ve sahneler yaşanacak zira sistem değiştirilmediği gibi birkaç küçük müdahale dışında aynıyla uygulanıyor. Geçen yıldan farklı olarak sınavın bu yıl daha kolay olması, öğrencilerin soru tiplerine uygun hazırlanabilmesi gibi etkenler puan aralıklarında yığılmaya neden oldu. Öğrencinin tercih edebileceği okul sayısı o kadar sınırlandı ki yüzde 4’lük dilime giren öğrenci bile akıbetinden emin olamıyor. En çok tercih edilen iki okul türünden biri olan Anadolu Liselerinin 22 ilimizde sınav listesinde yer almadığı bilgisi durumun vehâmetini ortaya koyacaktır. MEB tarafından, sınava giren öğrencilerin tercih yapacak okul bulmakta zorlandığı, var olan birkaç seçeneğe binlerce öğrencinin talip olduğu tuhaf bir sistem dayatılıyor.
1 milyon 100 bin civarında öğrencinin girdiği bir sınav yapıyorsanız yerleştirmeyi de o sınavın sonuçları doğrultusunda yapmak zorundasınız. Öğrencinin emeğinin ve puanının karşılığı olan bir okulda eğitim görebilmesi için bu şarttır. Neredeyse tüm 8. Sınıf öğrencilerine merkezi sınav uygulayıp, sadece yüzde 0 ila 4’lük dilim arasına girebileni nitelikli okula(!) alacağım, geri kalanını yerel yerleştirme ile okullara dağıtacağım diyerek çocukların eğitim hayatları ve gelecekleri ile oynayamazsınız. Özgür Eğitim-Sen olarak tekrar tekrar soruyoruz, madem sınav sistemi devam edecekti ve öğrencilerin tamamına yakını bu sınava girecekti neden TEOG sistemi, alanın gerçekleriyle örtüşmeyen gerekçelerle apar topar kaldırıldı. Öğrenci, veli ve eğitimciler nezdinde meşruiyeti sağlanmış, kimsenin şikâyetinin olmadığı, fırsat eşitliğini büyük oranda sağlayabilen bir sistemi ikbal kaygılarıyla kaldırıp yerine ucube bir sistem getiren kifayetsiz muhterisler bunun izahını yapmalı, hesabını vermelidir. Çocukların hayatı, ülkenin geleceği ile oynamak bu kadar ucuz olmamalı.
Esas Facia Yine Yerel Yerleştirmede Yaşanacak
Yerel yerleştirmede geçen yıl çok daha büyük bir facia yaşandı ve bu yıl da yaşanacak. Ankara’nın iki ilçesi üzerinden örnek verecek olursak; Altındağ’daki 51 ortaokuldan mezun olan 6 bin civarındaki 8. sınıf öğrencisi, kontenjanı 2000 civarında olan 8 Anadolu Lisesine, Keçiören’deki 63 ortaokuldan mezun olan yaklaşık 13 bin öğrenci ilçedeki 10 Anadolu Lisesine yerleşmeye çalışacak. MEB yine geçen yıl olduğu gibi kontenjan artırmak için birçok liseyi çiftli eğitime geçirecek, yeni sınıflar açmak için laboratuar kapatacak, sınıf mevcutlarını 40’tan belki 50’ye çıkaracak fakat yine de talebi karşılayamayacak. Çünkü velilerin büyük çoğunluğu çocuklarını diğer seçenekler olan Meslek Lisesine veya İmam Hatip Liselerine göndermek istemiyor. Geçen yıl 5 tercih hakkının 2’sini farklı türde okullar için kullanma zorunluluğuna rağmen kontenjanlarının yüzde 45’i boş kalan bu okulların neden az tercih edildiğini sorgulamadan ve nitelik sorununu ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir çalışma yapmadan öğrencileri zorunlu olarak bu okullara yerleştirmenin hakkaniyet ve adalet duygularını zedelediği bilinmelidir.
Hak ettiği Anadolu lisesine yerleşemeyen öğrencinin önünde iki seçenek bulunuyor. Ya hiçbir şekilde istemediği diğer okul türlerinden birine kayıt olacak ya da açık liseye geçecek. Ailesinin maddi durumu iyi olan öğrenciler için üçüncü bir seçenek olarak özel okula kayıt olma imkânı bulunuyor. Görüldüğü üzere maddi durumu yetersiz olan başarılı bir öğrencinin çok fazla şansı bulunmamakta, bu da eğitim sistemimizin sosyal ve sınıfsal eşitsizliği yeniden ürettiği tezlerini doğrulamaktadır.
Yerel yerleştirme kapsamındaki liselerin adrese dayalı olarak belirlendiğine bakılarak öğrencinin evine yürüyüş mesafesinde olduğu da sanılmamalıdır. Belirlenen okulların büyük kısmı otobüsle hatta çift vesaitle veya servisle gidilebilecek uzaklıkta yer alıyor. Dolayısıyla sistem vaat ettiği gibi servis sorununu çözmekte de başarısız olmuştur. Aynı şekilde dershanelere olan ihtiyacı ortadan kaldırma vaadiyle yola çıkıp yeni soru tipleri ve sınavın zorluk derecesinin artması nedeniyle bu ihtiyacı kamçıladığı, velileri yine dershanelere mahkûm ettiği gibi.
Ayrıca özellikle belirtmeliyiz ki Özgür Eğitim-Sen olarak, MEB’in iddia ettiği gibi herkesin istediği okula gitmesinin mümkün olmadığını düşünüyoruz. Problem tüm öğrencileri Anadolu lisesine yerleştirmek, herkesi memnun etmek değil, adaletli yerleştirmeyi sağlamak, öğrenciyi hak ettiği okula adil şekilde yerleştirmektir. Yoksa seneye daha çok talep olunca kontenjanı tekrar artıralım, 200 değil 600 öğrenci alalım, ikili değil üçlü eğitim verelim hatta gece de eğitim verelim ve böylelikle sorunu çözmüş olalım mantığıyla hareket etmek yapılan yanlışı yeni yanlışlarla kapatmaya çalışmak olacaktır.
Hatadan Dönmek Erdemdir
Oysa hatadan dönmek şahıslar için olduğu kadar devletler için de erdemdir. Öğrencileri geçen yıl hakka, adalete, fırsat eşitliğine uygun bir şekilde bir üst eğitim kurumuna yerleştiremedik, o yüzden sistemi yeniden düzenleyip puan üstünlüğünü baz alarak yeniden yerleştirme yapacağız demek yerine liseleri cadı kazanına çevirmek ülkenin geleceğine darbe olacaktır. Göreve başlar başlamaz kucaklarında kocaman bir LGS sorunu bulan yeni MEB yetkililerinin görevi bu konuda yapılan yanlışları yeni yanlışlarla örtmeye çalışmak olmamalıydı. Ama maalesef esasen MEB’in dahi hiç hoşnut olmadığı bu ucubenin devamına karar verildi.
Özgür Eğitim-Sen olarak bu sistemin zararlarına en başından beri dikkat çekerek yetkilileri defalarca uyaran ve kamuoyunu bilgilendirmeye çabalayan tek sendika olduğumuzun altını çiziyoruz. Ve söz konusu sınav sisteminin top yekûn kaldırılarak önümüzdeki yıldan itibaren tüm ilgili STK’lerle istişare edildikten ve her yönüyle düşünüldükten sonra kurgulanmış yeni bir sınav sitemine ihtiyaç olduğunu belirtiyor, bu yıl oluşacak mağduriyetlerin de herkesi memnun etme kaygısıyla değil, adaletsizlik ve eşitsizlikleri ortadan kaldıracak şekilde giderilmesini talep ediyoruz.
Bekir Birbiçer – Özgür Eğitim-Sen MYK Üyesi