Latif Selvi: İşimize yoğunlaşacak, yeni kazanımlar için çalışacağız

Latif Selvi, İstanbul 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 9 No’lu şubelerin divan toplantısına katılarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hakkımız olanı almanın, sorunları çözmenin, mevcut kazanımlara yenilerini eklemenin yolunun birlikten kuvvet doğar...

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, haksızlıkların ve adaletsizliklerin olduğu bir dünyada bir araya gelmek, el birliği etmek, örgütlenmek gerektiğini belirterek, “Bir milyar insan bir dolara yaşamaya mecbur edilmişse, milyonlarca insanın hâlâ açlıkla imtihan ediliyorsa, bu durum, adil paylaşımın olmamasından kaynaklanıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlikle kararlılıkla mücadelemizi sürdürmüş, her şart altında birlikte mücadele vermiş ve omuz omuza yürümüş bir teşkilat olarak, bundan sonra da örgütsel bir disiplin halinde çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

Latif Selvi, İstanbul 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 9 No’lu şubelerin divan toplantısına katılarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hakkımız olanı almanın, sorunları çözmenin, mevcut kazanımlara yenilerini eklemenin yolunun birlikten kuvvet doğar anlayışı doğrultusunda hareket etmekten geçtiğini ifade eden Selvi, “Eğer bugün katsayı adaletsizliğinden söz etmiyorsak, başörtüsü yasağı tarih olduysa, cuma namazına gitmek bir sorun olmaktan çıktıysa, onlarca kazanım elde ettiysek, bunda örgütlü yapının, sıkıntılara göğüs geren, çetin süreçlerde dik duran, zirveden yeni ufuklara yol almamız için gecesini gündüzüne katan Eğitim-Bir-Sen teşkilatlarının, sizlerin emeği büyüktür. Bunun için hepinize teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.



 

Mücadele alanımızı daha da genişletiyoruz

Sadece ücret sendikacılığıyla yetinmediklerini, hizmet sendikacılığı ve akademik sendikacılık da yaptıklarını kaydeden Selvi, “Hak ve özgürlük eksenli sendikacılığımız küresel zihniyete karşı mücadele vermeyi de içermektedir. Bölgesel ve küresel gelişmeleri, ‘bizi ilgilendirmez’, ‘bize zarar vermez’ mantığıyla görmezden gelemeyiz. Güçlü ve büyük ülke olmanın, ülkenin en büyük sivil toplum kuruluşu olmanın her zamankinden daha fazla sorumluluk gerektirdiği bir çağda yaşıyoruz. Biz, refahın arttığı, kurtuluşun uzaklarda olduğu, adaletin gerilediği bir dünya istemiyoruz. Biz, nimet-külfet dengesinin adil olduğu, adaletin hâkim, merhametin mukim, barışın daim olduğu bir dünyayı hedefliyoruz ve mücadele alanımızı bu amaçla daha da genişletiyoruz” ifadelerini kullandı.

Toplu sözleşme hakkını alan sendika olarak 4. Dönem Toplu Sözleşme’de maaş ve ücretlerdeki artış yönüyle bütçe gerçeklerinin, orta vadeli mali plana ilişkin öngörülerin üstünde rakam ve oranlara imza attıklarını dile getiren Selvi, “Masada sesi çıkmayanlar sahada manipülasyona girişmekte, elde ettiği kazanımlara gölge düşürmeye çalışmaktadırlar. Bu tür manipülasyonlara kulak asmayacağız. Kazandıklarımızı, alın terimizi, emeğimizi itibarsızlaştırmalarına, zihinleri bulandırmalarına izin vermeyeceğiz. İşimize yoğunlaşacağız, kazanımlarımızı anlatarak, yeni kazanımlar elde etmek için daha çok çalışarak sendikal yolculuğumuzu sürdüreceğiz” diye konuştu.



 

Kazanımlarımızı önemsiz gösterme çabalarına sessiz kalamayız

Şube başkanlarıyla istişare ederek, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı nezdinde girişimlerde bulunarak, daha iyi bir zam oranı ve yeni haklar almak için son dakikaya kadar mücadele verdiklerini vurgulayan Latif Selvi, şunları söyledi:

“Bütün bunların sonucunda, orta vadeli mali planda 2018 için öngörülen yüzde 5’lik toplam artış yüzde 7,64’e, 2019 için öngörülen yüzde 4’lük toplam artış yüzde 9,20’ye, iki yıllık yüzde 9,20 oranındaki toplam artış ise yüzde 17,54 oranında artışa dönüştü. Bu oranları Kamu İşveren Heyeti’nin ilk teklifinin 3+3 ve 3+3 gerçeği üzerinden düşündüğümüzde, 2018 için aldığımız 4+3,5 ve 2019 için aldığımız 4+5 zam, kayda değer bir başarıdır. Genel toplu sözleşmeyle ilgili kazanımlarımızı da maaş zammıyla sınırlamak gibi bir algı üretiliyor. Enflasyon farkının toplu sözleşmede yer alması, 4/C’lilerin ek ödemelerinin artması, toplu sözleşme kazanımlarının bütünüyle korunması, haftada 20 saat ders niteliğinde yönetim görevi ücreti alan müdür ve müdür başyardımcılarına ilave 4 saat ek ders ücreti artışı, 18 saat ders niteliğinde yönetim görevi ücreti alan müdür yardımcılarına ilave 1 saat ek ders ücreti artışı, Halk Eğitim Merkezlerinde görevli öğretmenlerin seminer çalışmalarına haftalık 15 saat ek ders ücreti ödenmesi, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin 2018 yılı için yüzde 7,62 artışla 1.130 TL’ye; 2019 yılı için yüzde 12,38 artışla 1.180 TL’ye çıkartılması, 24 saat süreyle nöbet tutan belletmenlere ödenen ilave 2 saatlik ücretin 3 saate çıkartılarak, belletici öğretmenlere ve gece nöbet tutanlara ilave artış, Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında görev alan memur ve hizmetlilere fazla çalışma ücretinin üç katı tutarında artırımlı ödenmesi, geliştirme ödeneğinin 2018 ve 2019 yıllarında da ödenmesine devam edilmesi, üniversitelerde ikinci öğretime ilişkin fazla çalışma yapabilecek personele ilişkin birim içi sınırlamanın yüzde 45’e, birim dışı sınırlamanın yüzde 20’ye çıkartılması, üniversitelerin sıra tahsisli lojmanlarının yüzde 15’inin idari personel için ayrılması, üniversitelere bağlı yurtlarda görev alan personele üç katı tutarında fazla çalışma ücreti ödenmesi, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne bağlı yurtlarda görev yapan yurt memurlarına fazla çalışma ücretinin üç katı tutarında nöbet ücreti ödenmesi, şeflerin özel hizmet tazminat oranlarının 3 puan daha artırılarak, maaşlarına 2018 yılı için aylık 101,47 TL, yıllık 1.217,64 TL tutarında artış sağlanması, aile yardımı ödeneğinin en az yüzde 40 engeli bulunan çocuklar için yüzde 50 artırımlı ödenmesi, gösterge rakamına bağlanan (750) toplu sözleşme ikramiyesinin ödenmesine devam edilmesi, öğretmenlerin eğitim-öğretim tazminatlarının 2018 ve 2019 yıllarında da artırımlı olarak ödenmesi, öğretmenlere eğitim-öğretim tazminatının yüzde 20,56 oranında artırımlı olarak ödenmesi kazanımının 2018 ve 2019 yılları için de uygulanmaya devam edilmesi, nöbet görevine ücret ödenmesine devam edilmesi, sınav ücretlerinin artırımlı ödenmesi gibi kazanımlarımızın yok sayılmasına sessiz; cuma namazı izninin yanına hac izninin eklenmesini, helal gıda gibi inanç değerlerimiz açısından son derece önemli kazanımları önemsiz gösterme çabalarına kayıtsız kalamayız. Sermayenin bütün dünyada emeğin payına göz diktiği, birçok ülkede emek örgütlerinin mevcudu korumayı başarı saydığı bir süreçte, siyasi iktidara planlamasını değiştiren kazanımlar üretmek elbette sendikal duruş zaferidir.”



 

Sorunlara kalıcı çözümler üretilmelidir

Selvi, eğitimde kronik hâle gelen ve çözüm bekleyen birçok sorun bulunduğunun altını çizerek, eğitimin köklü sorunlarına kalıcı çözümlerin üretilmesi gereken bir dönemde olduklarını, Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu kritik dönemde sürdürülebilir politikalar benimsemesinin, bunları eğitimin paydaşlarıyla istişare etmesinin eğitimin sorunlarının çözümü için çok önemli olduğunu ifade etti. Eğitimin başlıca sorunlarından biri olan 100 bine yakın öğretmen ihtiyacının, atama bekleyen 300 bin öğretmen adayının varlığının, uzun vadeli planlama gerektiren konular olduğunu dile getiren Selvi, şöyle devam etti: “Mülakatlı sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yeniden hayata geçirilmesi, erkek kamu görevlilerine dayatılan kılık-kıyafet zorunluluğu, çerçeve yönetmelikteki bazı antidemokratik yaptırımlar yüzünden kamu görevlilerinin yaşadıkları mahrumiyetler gibi, çözüme kavuşturulması gereken pek çok sorun bulunmaktadır. Bu ve benzeri sorunların çözümü konusunda elimizden gelen çabayı harcamakta, çözüm önerilerimizi yetkililere iletmekte, eğitim çalışanlarının sorunlarından arınmış bir şekilde işlerinin başına gitmeleri için gereken zeminin oluşturulması noktasında mücadelemiz, çalışmalarımız ve girişimlerimiz devam etmektedir.”



 

Ortaöğretime geçişte eğitimin paydaşlarıyla istişare edilerek olgunlaştırılmış bir model geliştirilmelidir

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemiyle ilgili tartışmalara da değinen Selvi, mevcut sistemin öğrenciyi okuldan uzaklaştırdığını söyledi. Ortaöğretimin 2012 yılından itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranlarının son yıllarda ciddi artış gösterdiğini, ancak, ortaöğretimi kapsayan 14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15’inin eğitimine devam etmediğini belirten Selvi, “Bu durum, yeni politikaların geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. TEOG yerleştirmelerinde herhangi bir örgün öğretim kurumuna yerleşemeyen öğrenciler zorunlu olarak açık öğretim lisesine yerleştirilmektedir. Ayrıca, iki yıl üst üste sınıf tekrarı yapan lise öğrencileri de açık ortaöğretime kaydırılmaktadır. Bu durum öğrencilerin eğitimden soğumasına da yol açmaktadır. Buna bağlı olarak, açık öğretim lisesi, öğrencileri için nitelikli bir alternatif olmaktan ziyade sistemde başarısız öğrencilerin yönlendirildiği depo kurum haline gelmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

TEOG sisteminden kaynaklanan 9. sınıf travmasının bütün bir eğitim ve öğretimi negatif etkilediğine dikkat çeken Latif Selvi, “Bu sistemin değişmesi lazım. Esas sorunun merkezi yerleştirmeden kaynaklandığı gerçeğinden hareketle, geçmiş tecrübelerden de istifade ederek rasyonel ve kalıcı çözümler için adımlar atılmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı, Ortaöğretime Geçiş Sistemi konusunda eğitimin paydaşlarıyla istişare ederek olgunlaştırılmış, sürdürülebilir bir model geliştirmelidir” dedi.













Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, haksızlıkların ve adaletsizliklerin olduğu bir dünyada bir araya gelmek, el birliği etmek, örgütlenmek gerektiğini belirterek, “Bir milyar insan bir dolara yaşamaya mecbur edilmişse, milyonlarca insanın hâlâ açlıkla imtihan ediliyorsa, bu durum, adil paylaşımın olmamasından kaynaklanıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlikle kararlılıkla mücadelemizi sürdürmüş, her şart altında birlikte mücadele vermiş ve omuz omuza yürümüş bir teşkilat olarak, bundan sonra da örgütsel bir disiplin halinde çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

Latif Selvi, İstanbul 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 9 No’lu şubelerin divan toplantısına katılarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hakkımız olanı almanın, sorunları çözmenin, mevcut kazanımlara yenilerini eklemenin yolunun birlikten kuvvet doğar anlayışı doğrultusunda hareket etmekten geçtiğini ifade eden Selvi, “Eğer bugün katsayı adaletsizliğinden söz etmiyorsak, başörtüsü yasağı tarih olduysa, cuma namazına gitmek bir sorun olmaktan çıktıysa, onlarca kazanım elde ettiysek, bunda örgütlü yapının, sıkıntılara göğüs geren, çetin süreçlerde dik duran, zirveden yeni ufuklara yol almamız için gecesini gündüzüne katan Eğitim-Bir-Sen teşkilatlarının, sizlerin emeği büyüktür. Bunun için hepinize teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.



 

Mücadele alanımızı daha da genişletiyoruz

Sadece ücret sendikacılığıyla yetinmediklerini, hizmet sendikacılığı ve akademik sendikacılık da yaptıklarını kaydeden Selvi, “Hak ve özgürlük eksenli sendikacılığımız küresel zihniyete karşı mücadele vermeyi de içermektedir. Bölgesel ve küresel gelişmeleri, ‘bizi ilgilendirmez’, ‘bize zarar vermez’ mantığıyla görmezden gelemeyiz. Güçlü ve büyük ülke olmanın, ülkenin en büyük sivil toplum kuruluşu olmanın her zamankinden daha fazla sorumluluk gerektirdiği bir çağda yaşıyoruz. Biz, refahın arttığı, kurtuluşun uzaklarda olduğu, adaletin gerilediği bir dünya istemiyoruz. Biz, nimet-külfet dengesinin adil olduğu, adaletin hâkim, merhametin mukim, barışın daim olduğu bir dünyayı hedefliyoruz ve mücadele alanımızı bu amaçla daha da genişletiyoruz” ifadelerini kullandı.

Toplu sözleşme hakkını alan sendika olarak 4. Dönem Toplu Sözleşme’de maaş ve ücretlerdeki artış yönüyle bütçe gerçeklerinin, orta vadeli mali plana ilişkin öngörülerin üstünde rakam ve oranlara imza attıklarını dile getiren Selvi, “Masada sesi çıkmayanlar sahada manipülasyona girişmekte, elde ettiği kazanımlara gölge düşürmeye çalışmaktadırlar. Bu tür manipülasyonlara kulak asmayacağız. Kazandıklarımızı, alın terimizi, emeğimizi itibarsızlaştırmalarına, zihinleri bulandırmalarına izin vermeyeceğiz. İşimize yoğunlaşacağız, kazanımlarımızı anlatarak, yeni kazanımlar elde etmek için daha çok çalışarak sendikal yolculuğumuzu sürdüreceğiz” diye konuştu.



 

Kazanımlarımızı önemsiz gösterme çabalarına sessiz kalamayız

Şube başkanlarıyla istişare ederek, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı nezdinde girişimlerde bulunarak, daha iyi bir zam oranı ve yeni haklar almak için son dakikaya kadar mücadele verdiklerini vurgulayan Latif Selvi, şunları söyledi:

“Bütün bunların sonucunda, orta vadeli mali planda 2018 için öngörülen yüzde 5’lik toplam artış yüzde 7,64’e, 2019 için öngörülen yüzde 4’lük toplam artış yüzde 9,20’ye, iki yıllık yüzde 9,20 oranındaki toplam artış ise yüzde 17,54 oranında artışa dönüştü. Bu oranları Kamu İşveren Heyeti’nin ilk teklifinin 3+3 ve 3+3 gerçeği üzerinden düşündüğümüzde, 2018 için aldığımız 4+3,5 ve 2019 için aldığımız 4+5 zam, kayda değer bir başarıdır. Genel toplu sözleşmeyle ilgili kazanımlarımızı da maaş zammıyla sınırlamak gibi bir algı üretiliyor. Enflasyon farkının toplu sözleşmede yer alması, 4/C’lilerin ek ödemelerinin artması, toplu sözleşme kazanımlarının bütünüyle korunması, haftada 20 saat ders niteliğinde yönetim görevi ücreti alan müdür ve müdür başyardımcılarına ilave 4 saat ek ders ücreti artışı, 18 saat ders niteliğinde yönetim görevi ücreti alan müdür yardımcılarına ilave 1 saat ek ders ücreti artışı, Halk Eğitim Merkezlerinde görevli öğretmenlerin seminer çalışmalarına haftalık 15 saat ek ders ücreti ödenmesi, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin 2018 yılı için yüzde 7,62 artışla 1.130 TL’ye; 2019 yılı için yüzde 12,38 artışla 1.180 TL’ye çıkartılması, 24 saat süreyle nöbet tutan belletmenlere ödenen ilave 2 saatlik ücretin 3 saate çıkartılarak, belletici öğretmenlere ve gece nöbet tutanlara ilave artış, Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında görev alan memur ve hizmetlilere fazla çalışma ücretinin üç katı tutarında artırımlı ödenmesi, geliştirme ödeneğinin 2018 ve 2019 yıllarında da ödenmesine devam edilmesi, üniversitelerde ikinci öğretime ilişkin fazla çalışma yapabilecek personele ilişkin birim içi sınırlamanın yüzde 45’e, birim dışı sınırlamanın yüzde 20’ye çıkartılması, üniversitelerin sıra tahsisli lojmanlarının yüzde 15’inin idari personel için ayrılması, üniversitelere bağlı yurtlarda görev alan personele üç katı tutarında fazla çalışma ücreti ödenmesi, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne bağlı yurtlarda görev yapan yurt memurlarına fazla çalışma ücretinin üç katı tutarında nöbet ücreti ödenmesi, şeflerin özel hizmet tazminat oranlarının 3 puan daha artırılarak, maaşlarına 2018 yılı için aylık 101,47 TL, yıllık 1.217,64 TL tutarında artış sağlanması, aile yardımı ödeneğinin en az yüzde 40 engeli bulunan çocuklar için yüzde 50 artırımlı ödenmesi, gösterge rakamına bağlanan (750) toplu sözleşme ikramiyesinin ödenmesine devam edilmesi, öğretmenlerin eğitim-öğretim tazminatlarının 2018 ve 2019 yıllarında da artırımlı olarak ödenmesi, öğretmenlere eğitim-öğretim tazminatının yüzde 20,56 oranında artırımlı olarak ödenmesi kazanımının 2018 ve 2019 yılları için de uygulanmaya devam edilmesi, nöbet görevine ücret ödenmesine devam edilmesi, sınav ücretlerinin artırımlı ödenmesi gibi kazanımlarımızın yok sayılmasına sessiz; cuma namazı izninin yanına hac izninin eklenmesini, helal gıda gibi inanç değerlerimiz açısından son derece önemli kazanımları önemsiz gösterme çabalarına kayıtsız kalamayız. Sermayenin bütün dünyada emeğin payına göz diktiği, birçok ülkede emek örgütlerinin mevcudu korumayı başarı saydığı bir süreçte, siyasi iktidara planlamasını değiştiren kazanımlar üretmek elbette sendikal duruş zaferidir.”



 

Sorunlara kalıcı çözümler üretilmelidir

Selvi, eğitimde kronik hâle gelen ve çözüm bekleyen birçok sorun bulunduğunun altını çizerek, eğitimin köklü sorunlarına kalıcı çözümlerin üretilmesi gereken bir dönemde olduklarını, Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu kritik dönemde sürdürülebilir politikalar benimsemesinin, bunları eğitimin paydaşlarıyla istişare etmesinin eğitimin sorunlarının çözümü için çok önemli olduğunu ifade etti. Eğitimin başlıca sorunlarından biri olan 100 bine yakın öğretmen ihtiyacının, atama bekleyen 300 bin öğretmen adayının varlığının, uzun vadeli planlama gerektiren konular olduğunu dile getiren Selvi, şöyle devam etti: “Mülakatlı sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yeniden hayata geçirilmesi, erkek kamu görevlilerine dayatılan kılık-kıyafet zorunluluğu, çerçeve yönetmelikteki bazı antidemokratik yaptırımlar yüzünden kamu görevlilerinin yaşadıkları mahrumiyetler gibi, çözüme kavuşturulması gereken pek çok sorun bulunmaktadır. Bu ve benzeri sorunların çözümü konusunda elimizden gelen çabayı harcamakta, çözüm önerilerimizi yetkililere iletmekte, eğitim çalışanlarının sorunlarından arınmış bir şekilde işlerinin başına gitmeleri için gereken zeminin oluşturulması noktasında mücadelemiz, çalışmalarımız ve girişimlerimiz devam etmektedir.”



 

Ortaöğretime geçişte eğitimin paydaşlarıyla istişare edilerek olgunlaştırılmış bir model geliştirilmelidir

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemiyle ilgili tartışmalara da değinen Selvi, mevcut sistemin öğrenciyi okuldan uzaklaştırdığını söyledi. Ortaöğretimin 2012 yılından itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranlarının son yıllarda ciddi artış gösterdiğini, ancak, ortaöğretimi kapsayan 14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15’inin eğitimine devam etmediğini belirten Selvi, “Bu durum, yeni politikaların geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. TEOG yerleştirmelerinde herhangi bir örgün öğretim kurumuna yerleşemeyen öğrenciler zorunlu olarak açık öğretim lisesine yerleştirilmektedir. Ayrıca, iki yıl üst üste sınıf tekrarı yapan lise öğrencileri de açık ortaöğretime kaydırılmaktadır. Bu durum öğrencilerin eğitimden soğumasına da yol açmaktadır. Buna bağlı olarak, açık öğretim lisesi, öğrencileri için nitelikli bir alternatif olmaktan ziyade sistemde başarısız öğrencilerin yönlendirildiği depo kurum haline gelmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

TEOG sisteminden kaynaklanan 9. sınıf travmasının bütün bir eğitim ve öğretimi negatif etkilediğine dikkat çeken Latif Selvi, “Bu sistemin değişmesi lazım. Esas sorunun merkezi yerleştirmeden kaynaklandığı gerçeğinden hareketle, geçmiş tecrübelerden de istifade ederek rasyonel ve kalıcı çözümler için adımlar atılmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı, Ortaöğretime Geçiş Sistemi konusunda eğitimin paydaşlarıyla istişare ederek olgunlaştırılmış, sürdürülebilir bir model geliştirmelidir” dedi.













Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

SENDİKALAR Haberleri