Son KPSS sınavıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Sınavın şaibeli olduğu konusundaki ortak kanı nedeniyle, üç koldan inceleme ve soruşturma yapılıyor.
Bir yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, diğer yandan YÖK Denetleme Kurulu, bir taraftan da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu işin üzerinde.
YÖK Genel Kurulu'nun ÖSYM'de sürdürdüğü çalışmanın tüm taraflarıyla birlikte 5 bin kişiyi kapsadığı gelen haberler arasında. Soru kitapçıklarından adayların geçmiş yıllardaki başarılarına ve hangi alanda sınava girdiklerine varan kapsamlı bir araştırma yapılıyor. YÖK'ün daha çok kopya üzerinde yoğunlaştığı anlaşılıyor.
Başsavcılık da irtibatları saptamaya çalışıyor. YÖK Denetleme Kurulu'nun Başsavcılığa KPSS'ye giren adaylar ve bazı ÖSYM çalışanlarına ilişkin bilgi gönderdiğini öğrendik. Savcılık, ÖSYM'nin sınav yapılanması konusunda inceleme yapıyor. Bir sonraki aşamanın, dikkat çekici biçimde yüksek puan alan adaylara kayacağı belirtiliyor.
KPSS'ye dönük çok kapsamlı incelemelerden birini de Devlet Denetleme Kurulu (DDK) yürütüyor. DDK'nın varacağı sonuç önemli. Çünkü DDK'nın ele geçirdiği bulgular ve kanıtlar, Cumhurbaşkanı Gül tarafından savcılığa gönderilecek. Başkanlığını Cemal Boyalı'nın yaptığı DDK'nın raporları Cumhurbaşkanı tarafından gereğinin yapılması için Başbakanlığa gönderildiği gibi, gerekirse doğrudan savcılıklara da iletilebiliyor. KPSS'deki manzara ikinci yolun izleneceğini gösteriyor. Peki DDK nasıl bir çalışma yürütüyor?
Her şeyden önce, sınavda bir suiistimal olduğuna dönük yeterli kanaatin Köşk'te de oluştuğunu söyleyebiliriz. DDK'nın, incelemesini ne kadar derin ve kapsamlı yapacağına dönük aldığımız bilgiler de bunu kanıtlıyor.
Organize faaliyete bakılacak
DDK, konuyu iki açıdan inceleyecek. Bunlardan birincisi, sınavın normal şartlarda yapıldığı ancak ÖSYM'deki değerlendirme sırasında, notlara sistem üzerinden müdahale edilmiş olabileceği olasılığı.
İncelemede, eğer böyle olmuşsa müdahalenin içerinden mi dışarıdan mı olduğuna, bilgisayar sistemine nasıl müdahale edildiğine, şifrelerin nasıl ve kimler tarafından kırıldığına bakılacak. Bunun için yazılım mühendisi uzmanlardan yararlanılıyor.
DDK'nın incelemesinin ikinci boyutunu ise sınav sorularının basım ve dağıtımına dönük suiistimal üzerinde derinleştireceğini söyleyebiliriz. Burada da, sınav sorularının dağıtımı nasıl bir sistemle yapılıyor, hangi noktalarda sızmalar olabilir, risk noktaları nerelerdir bunlara bakılacak.
Eğer basım ve dağıtıma ilişkin suç delillerine rastlanırsa, bu durum olayın organize bir faaliyet olduğunu gösterecek. Bu aşamada, bir anlamda kriminal bir incelemeye geçmek gerekiyor. Yani, sınav sonuçları kuşkulu olduğu belirtilen 350 adayın, belirli bir zaman dilimindeki telefon kayıtlarına, görüştükleri isimlere, para hareketlerine, banka kayıtlarına bakmak gerekecek. İşte bu aşamada DDK'nın eli-kolu bağlı. Çünkü yasalar Kurul'a bu yetkiyi vermiyor. DDK'ya, bu yöndeki talebi Cumhurbaşkanı'nın kararıyla savcılığa talep olarak iletme yolu kalıyor.
DDK, bu iki açıdan yapacağı incelemenin sonucunda organize bir faaliyet, suistimalin bir şebekeye uzandığı yolunda bulgular elde ederse izleyeceği yol belli. Bu konudaki saptamalarıyla birlikte hazırlayacağı raporu Cumhurbaşkanı Gül'e sunacak. Kararı Gül verecek.
Yazılım uzmanları çalışıyor
Kuşkusuz söz konusu raporda, sınavların bundan sonra daha sağlıklı yapılması için ÖSYM'ye vurulacak neştere ilişkin öneriler de önemli yer tutacak. DDK'nın bir üyesi ile bilgisiyar uzmanları ve denetçi uzmanlardan oluşan inceleme heyeti çalışmalarını sürdürüyor. Bu heyet, ilgili herkesle konuşacak. ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan da bu isimler arasında. Konunun tüm tarafları dinlenecek. DDK'nın, sınav sonucu kuşkulu bulunan 350 kişiyi çağırarak ifadelerini dinleme yetkisi de var ancak gelirlerse.
Kamuoyu sonucun kısa sürede ortaya çıkmasını bekliyor. Üç koldan yürütülen inceleme ve soruşturmanın ÖSYM'de bir depreme yol açacağı kesin gözüküyor.
milliyet