Mevlana:”sen bakmasını bil dikendeki gülü gör “derken, bakış açısına yüzyıllar öncesinden vurgu yapar. İnsanın olaylara ve olgulara bakması hangi açıdan olursa olsun hakkı ve gerçekleri örtmemelidir. Yapılan hatalara yanlışlara “bu yanlıştır” dediğimiz kadar yapılan iyi işlere de elbette memleket ve millet için “iyi olmuştur” diyeceğiz.
Biz her ne pahasına olursa olsun yapılanlara değil de yapanlara bakarak her ne yapılırsa yapılsın karalamak gibi bir kör saplantıya düşmeyeceğiz. Doğrulara sonuna kadar doğru diyerek o doğruları yapanlarla birlikte müzmin muhaliflerin karşısında o hizmetleri de elbette savunacağız.
Anadolu’nun küçük bir kasabasında şöyle yaşanmış bir olay anlatılır. 1960’ lı yıllar…İktidarda Demokrat parti vardır. Müzmin muhalif partimiz ise her zaman ki gibi yine muhalefettedir. Kasaba halkının ileri gelenleri de hemen her yerde olduğu gibi ikiye bölünmüş durumdadır. Ülkemizin büyük akarsularının birisinin kenarında kurulan bu kasabada halkın bu akarsudan geçerek halk tabiri ile “öte geçe-bu geçe”gidip gelmesi hayli zordur.
Kasabanın ileri gelenleri Demokrat Partinin iktidara gelişini fırsat bilerek parti büyüklerinin yanına giderler.Halkın “ırmak ve köprüden gelip-geçme”sorununu uzunca anlatıp parti yetkililerini bir köprü yaptırmaya ikna ederler.Keşifler yapılır, çevre incelenir uygun yer tespiti yapılır.…Gerçekten büyük bir akarsunun kenarına kurulu bu kasabanın halkı için hayati öneme haiz köprünün yapılmasına karar verilir.
Zamanın usulüne uygun ihale edilir,köprü yapılır,bitirilir.Her ne de olsa bu köprü kasabaya bir hizmettir ve sıra gelir açılışa…Devrin yetkili ve etkili isimleri ile kasabanın protokolü davet edilir.Protokoldeki yeri itibarıyla devrin müzmin muhalif partisinin ilçe başkanı ve ekabir takımını da açılışa davet ederler.Beyler lütfedip törene giderler.Açılıştan önce halk sevinç içindedir.Mülki ve askeri erkan beklenmektedir.Muhalif partinin kasaba yöneticileri de köprüden geçerler…Etraftakilere çaktırmadan. Birbirlerinin kulaklarına şöyle fısıldarlar.
*Gerçekten bu köprü buraya iyi oldu ama,biz yine de kötü oldu diyelim.
Bu hikaye kasaba halkının dilinden diline dolaşır ve ,laf olsun torba dolsun kabilinden yapılan muhalefete örnek verilir.Dededen –toruna anlatılıp gidilir.Aradan kırk –elli yıl geçmesine karşın aslında bizim ülkemizin siyaset ve hizmet tarihinde muhalif olmak ve eleştirme ,olay ve olgulara bakış ve değerlendirmede bu müzmin muhalefet hastalığından kurtulamamıştır.Bunun en önemli sebeplerinden birisi siyaset alanının okuyup-yazan insanlardan arındırılıp,eğitim seviyesi düşük insanların bu alanda olabildiğince hoyratça at koşturmalarındandır.
Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı hiç mi güzel iş yoktur? Diye yazılarımızı okuyanlar zaman zaman kendi kendilerine soruyor olabilirler.Elbette yapılan çok güzel işlerde vardır.Bunları sıralamaya kalksak sayfalar yetmez.Yeri ve zamanı geldiğinde bu köşeden elbette yapılan güzel takdire şayan işleri de anlatacağız.
Bunlardan birisi yıllardır Eğitim sistemimizin yardımcı hizmetler alanındaki personel istihdam sorunu idi.Tüm alanda yapılan olumlu çalışmaların yanında bu sorun yıllarca Okullarımızın özellikle kırsal kesimde kanayan bir yarası idi.
Son on yıllık sürece bakıldığında okullarımızda gerek emeklilik ,gerekse nakil yoluyla boşalmalardan dolayı,okullarımızda yardımcı hizmetleri yürütecek personel kalmamış,yerine yenisi de alınmamıştı.
Eğitim camiasındaki her seviyede eğitimciler takdir eder ki bu hizmet sektöründe her bir bireyin yeri ve önemi ayrıdır.Her birey bizim için değerli ve vazgeçilmezdir.Bir okul ve kurumda Müdür,Müdür Yardımcısı,Öğretmen Memur,şef herkes sabah görevinin başında olsa da Hizmetli olmadığı için kış mevsiminde kalorifer yanmasa orada hizmet üretmek mümkün değildir.Dolayısıyla her şey ve herkes kendi boşluğunu doldurabilmektedir.
Bütün bu eksikliğe rağmen biz biliyoruz ki taşrada müdür, müdür yardımcıları,kimi zaman kendileri bu hizmetleri öğretmenleriyle yapmış ve hizmet kervanını yürütmüşlerdir.Onlara ne kadar teşekkür etsek ve ne kadar minnet duysak azdır.
İşte eğitimi Yönetenlerin iki seçeneği vardı.Ya hizmet alımı yoluyla bu sorunu çözecekler, ya da diğer kurumlardaki atıl norm kadrolarda bulunan personeli bizim bakanlığa kaydırarak çözüm üreteceklerdi.Ekim ayı sonu itibarıyla bu sorun çözülmüş,belediye ve mahalli idarelerden Bakanlığımıza geçen personel ile bu sorun çözülmüştür.
Yönetici çözüm üretmek zorundadır.Herkese ve her şeye yarayan hizmetlere asla böyle bir kör dövüşü ile köprü muhalefeti yapmayacağız.Doğruları ayakta ve güçlü olarak birlikte savunacağız.
Bir şekilde kalıcı bir işe kavuşanlar da,hizmetli yokluğu çeken insanlar da bu pozitif çözüm odaklı düşünceye ve uygulayıcılarına,onları yöneticisi olarak bizlerde tüm öğrenci , personellerimiz ve velilerimiz adına minnet ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.
GÜVEN DEĞİRMENCİOĞLU
Eğitim Yöneticisi