Bilindiği gibi yapılan düzenlemelerle yönetici atamalarında, öğretmen ve diğer bazı memur alımlarında mülakat sistemi getirilmiş olmasına sendika olarak ilk günden bu tarafa en sert tepkiyi ortaya koymuş ve hatta konuyu yargıya da taşımış bulunmaktayız.
Mülakatın olduğu her alanda adam kayırma, yandaş kadrolaşma ve türlü haksızların yaşandığı su götürmez bir gerçektir. Mülakat uygulamasının ortaya çıkardığı istenmeyen durumlar, hem çalışanların motivasyonunu bozmakta, hem insanlarımızın adalete ve Devlete olan güvenini rencide etmekte hem de çalışma hayatının insicamını alt üst etmektedir. Bu tablo artık sürdürülebilir değildir, kamu hayatı bu rezaleti taşıyacak takatte değildir.
Mülakat uygulamasına karşı yargı kararlarının dikkate alınmıyor olması da ayrı bir problem alanıdır. Hatırlanacağı üzere MEB’de sadece mülakat puanına göre ataması yapılan 1709 şube müdürü ile ilgili yapılan düzenlemeye karşı açılan davada Danıştay İDDK yürütmenin durdurulması kararı vermiş, mahkemenin bu kararına ise MEB itiraz etmiş, ancak yürütmenin durdurulması işlemine yapılan bu itiraz da reddedilmişti. Ancak şu ana kadar Milli Eğitim Bakanlığı’nın mahkeme kararı doğrultusunda gereğini yapmadığını görüyoruz. Bu da kabul edilemezdir. MEB’i idare edenlerden beklentimiz, yargı kararları doğrultusunda mülakatla yapılan şube müdürlüğü atamalarını iptal ederek, bir an önce Bakanlığı bu ayıplı durumdan kurtarmalarıdır.
Mülakatlardaki rezaletlerin son perdesine de geçtiğimiz ay içerisinde yapılan müdür ve müdür yardımcılığı sınavlarında şahit olduk. Neredeyse tüm illerimizde yaşanan yandaş kayırmaların kör göze sokar gibi bariz bir örneğini ise İstanbul Silivri’de ortaya çıktı. Türk Eğitim-Sen’in belgelerle ortaya koyduğu bu skandal olay kamuoyunda infial uyandırdı. 3-21 Temmuz tarihlerinde tüm yurtta olduğu gibi İstanbul’da da yönetici mülakatları yapıldı. Ancak İstanbul Silivri ilçesinde mülakatlardan önce sendikamıza bir TORPİL LİSTESİ ulaştı. Listede yapılacak mülakatlarda kime ne puan verileceği belirtiliyordu. Bu ihbar listesini alan şube başkanlığımız sınavdan önce listeyi noter marifetiyle tasdik ettirdi. Nitekim mülakatlardan sonra görüldü ki, sınav öncesi torpil listesinde ki puanlarla mülakatlar neticesi adaylara verilen puanlar örtüşüyor. Ve ne tesadüftür ki, atamaya yeter yüksek puan alanlar da belli bir sendikanın üyesi.
Böyle bir ahlaksızlığı hiçkimse ve öncelikle MEB’i yöneten irade hazmetmemelidir. Önceki gün basına yansıyan haberlere göre Milli Eğitim Bakanlığı İstanbul’daki iddialarla ilgili soruşturma başlatmış. Dileriz soruşturma dostlar alışverişte görsün misali yürütülmez, kamuoyunun gazını alma oyalamasıyla yetinmezler ve sorumlulara ibretlik bir ceza verirler. Başta sayın Bakan olmak üzere kamuyu idare eden siyasi irade artık bu tür rezaletleri önleyecek düzenlemeleri yapmalı, kamuyu işgal etmiş olan çeteleri temizlemelidir. Böylesi görüntüler Türkiye’ye yakışmamaktadır.
Yönetici mülakatlarında yaşanan son rezaletler üzerine Genel Başkanımız Sayın İsmail Koncuk sosyal medya hesabından bir anket çalışması başlataraköğretmenlerimizin “Yönetici atamada ucube mülakat devam ederse, bundan sonra yapılacak sınavları protesto ederim ve düzeltilene kadar asla girmem.” görüşünü değerlendirmelerini istedi.
Kamuoyuna açık olarak düzenlenen bu ankete katılan binlerce çalışan %91 oranında mevcut düzenin devamı halinde mülakatlara girmeyeceğini belirtti.
Anket sonuçlarını değerlendiren Genel Başkan İsmail Koncuk, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bu sonuçlar göstermiştir ki, her fırsatta ucube mülakat uygulamasını yere göğe sığdıramayan MEB gerçeklerden bihaberdir. İnsanlarımız kahır ekseriyetle mülakat sisteminin objektif olmadığını düşünmekteler ve sendikaların böyle bir eylemi başlatmaları halinde, sınavlara girmeyerek protesto edecekler ve MEB’e tepkilerini de ortaya koyacaklardır.Şayet çalışanların haklarını gasp eden, yandaş kadrolaşma için Devletin makam ve imkanlarını kullanan bu yerel çetelere dur denilmezse; MEB başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlar ahlaki zafiyet içindeki insanların yönetiminde vetasallutunda kalacaktır. Bilgisiz, donanımsız, egoist insanların yönettiği hiçbir kurum ve kuruluştan istenilen hizmet ve başarının sağlanması beklenemez.
Tekraren Sayın Bakana ve Hükümete çağrıda bulunuyorum; hiçbir makul gerekçesi olmayan mülakat uygulamasından vazgeçin, MEB ve bakanlıkların taşra teşkilatlarını tahakkümü altına almış olan yerel çetelere engel olun, eğitim çalışanlarının ayrıştıran, ötekileştiren ve kendisine köle gibi gören bu yapıların önüne geçin. Gerek Hükümet gerekse MEB ucube, haksız, hukuksuz mülakat uygulamasının yarattığı infialin artık taşma noktasına geldiğinigörmek zorundadır. Yanlıştan dönmenin büyük bir erdem olduğunu tekrar vurguluyor; aksi taktirde eğitim çalışanlarının ve üyelerimizin, bu düzen devam ettiği sürece, önümüzdeki dönemlerde, üyelerimizle de istişarede bulunarak, mülakat sınavlarında yandaşlarınızla size mutluluklar dileyeceğini ve sınavlara girmeyerek protesto edeceğini bildiriyorum.”