Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulundu.
İşte Koncuk'un açıklamaları:
Memur Sen’in taze Genel Başkanı Ali Yalçın, 27 Temmuz’da, Toplu Sözleşme taleplerini açıklarken aşağıdaki açıklamayı yapmış.
“Tabi burada ilginç bir durumu da dikkate sunmak istiyorum. Kamu görevlilerinin itibar etmediği, küçülmeye, çökmeye ve erimeye başlayan iki konfederasyon, Kanun koyucunun merhametiyle toplu sözleşme masasında yer alacaklar. Kamu görevlileri nezdinde yetkileri yok, imza yetkileri yok, itiraz yetkileri yok masada temsilcileri var. Bu çelişki, kamu görevlileri sendikacılığının en büyük sorunu haline gelmiştir. Bununla da sınırlı değil, masada yetkileri yok, sahada etkileri yok; ancak toplu sözleme teklifi hazırlayıp masaya sunma durumları var. Konfederasyon ve sendika düzeyinde tek yetkili konumundaki Memur-Sen ailesi gerçeğine rağmen, Kamu Sen ve KESK’in toplu sözleşme masasındaki varlıkları kanuni olsa da meşru değildir, hukuki değildir. Nimet avcılığı yapma imkanını kullanan bu iki Konfederasyon, riskleri üstlenmekten ise azad edilmiş konumdalar.”
Bu taze Genel Başkan, anlaşılan hızını alamamış, neredeyse “Diğer sendikalara ekmek de vermeyin.” diyecek duruma gelmiş. Kamil insanın en temel özelliği, haddini bilmesidir. Yüce Allah, hepimizi, enaniyetten uzak tutsun. Hangi makamda, neyi ya da nereyi temsil ediyor olursak olalım, mütavazi olmak ana düsturumuz olmalıdır. Anlaşılan o dur ki, bu taze genel başkan, söz söylemenin, öncelikle bir erdem gerektirdiğini anlamayanlar safındadır. Büyük adamların bir özelliği vardır, (tabi gerçek anlamda büyük adamları kast ediyorum, kendini büyük zanneden zavallıları değil) o da, büyüdükçe tevazu sahibi olmalarıdır.
Bu taze genel başkanın söylediği sözlerin hangi birini düzeltmek gerekir, ya da cevap vermek gerekir mi, bilmiyorum, ancak cevap vermezsek, cevap veremediğimizi düşünenler olacaktır, bu da bize ağır gelir.
1-“Küçülmeye, çökmeye başlayan iki konfederasyon” demiş, ama, eridiğini söylediği Türkiye Kamu Sen’in hala 445 bin 729 üyesi var. Kamuda yaşanılan gayri ahlaki sendikalaşmayı düşündüğümüzde, yaklaşık 450 bin üyesi olan bir sendikayı, çöken bir sendika olarak görmek ve böyle sunmak için ya matematik bilmiyor olmak, ya da hazımsızlık çekiyor olmak gerekir. Çünki, aynı şartlarda olsalardı, mevcut üyelerinin, en az beşte dördünün, aynı gün kaçacağını bilenlerin, Türkiye Kamu Sen’in diri ve mücadeleci duruşu karşısında, büyük bir hazım sorunu yaşaması kaçınılmazdır.
2-“, Kanun koyucunun merhametiyle toplu sözleşme masasında yer alacaklar.” İfadesini söylemek için ise, çok saygısız ve kibir içinde olmak gerekir. Şöyle ki, Türkiye Kamu Sen’in masadaki varlığı, kanun koruyucunun merhameti ile değil, uluslararası sözleşmeler gereği ve 450 bin üyenin verdiği güçledir. Bir yandan insana saygıdan bahsedecek, diğer yandan masada 450 bin üyesi olan Türkiye Kamu Sen ve diğer sendikaların varlığından rahatsız olacaksınız, böyle bir ifade, sadece Kamu Sen’in değil, kendileri dışındaki, tüm sendikaların üyelerinin hür iradelerine de saygısızlıktır.
3-“ Kamu görevlileri nezdinde yetkileri yok, imza yetkileri yok, itiraz yetkileri yok masada temsilcileri var. Bu çelişki, kamu görevlileri sendikacılığının en büyük sorunu haline gelmiştir.” cümlesini kuranların, asıl sorunun kendileri olduğunu, 2013 yılında imzaladıkları, toplu sözleşmeden hatırlamaları gerekir. Acaba, en büyük sorun diğer sendikaların, toplu sözleşme masasında yaşanan, toplu satışları deşifre etmeleri midir? Bu cümlenin sahipleri, bunlar masada olmasa da, memur ve emeklileri ,rahat rahat pazarlasak mı, demek istemektedir? Allah var, çok haklılar, Türkiye Kamu Sen 2013 yılında masada olmasaydı, bunların ipliğini kim pazara çıkaracak, kim enflasyon farkını dahi alamadılar, kim, memuru 123 TL’ye sattılar, diyecekti? Kim, bunlar, memur ve emeklilerimizin 730 gününü çaldılar, diye hesap soracaktı?
4-“ Kamu Sen ve KESK’in toplu sözleşme masasındaki varlıkları kanuni olsa da meşru değildir, hukuki değildir. Nimet avcılığı yapma imkanını kullanan bu iki Konfederasyon, riskleri üstlenmekten ise azad edilmiş konumdalar.” diyebilmek için ise, ya hiçbir şey bilmiyor, ya da çok vicdansız olmak gerekir. Bir hukuk devletinde, kanuni olan her şey meşru ve hukukidir.
Mal, mülk, atadan, dededen miras olarak kalsa da, cahillik, miras kalan bir özellik değildir. Bir insanın babası okumamış olsa, kişi, okuyarak kendisini geliştirebilir. Tabidir ki, okumak dahi, bazı insanları cahil olmaktan kurtaramayabilir. Bu durumda olan herkese tavsiyemiz, KANUNİ OLAN HERŞEYİN, O KANUN DEĞİŞENE, YA DA YARGIDA İPTAL EDİLENE KADAR, HUKUKİ ve MEŞRU OLDUĞU GERÇEĞİDİR. Aman, bu konularda, çok dikkatli konuşun, yoksa, cehaletinizi alnınıza bir madalya gibi, kendi elinizle takmış olursunuz.
Bizim ya da bir başka konfederasyonun NİMET AVCILIĞI yapması için ise, ortada bir nimet olması gerekir. Ortada, yılları kaybettirilen 2 milyon 600 bin memur, 1 milyon 900 bin memur emeklisi varken, hangi nimetin avcılığını yaptığımız da, açıklanmaya muhtaçtır. Tam tersine,2014 yılında alamadıkları enflasyon farkını alabilmek için, Ankara’da 25 bin ve 50 bin insanın katılımı ile, dev mitingler yapmamız, kısıtlı imkanlarımızı bu mitinglere harcamamız, birileri gibi kırtasiyecilik, ya da züccaciyeci sendikacılık yaparak, kendi imzaladıkları toplu sözleşmenin dahi sorumluğunu alamadıklarını düşündüğümüzde, anlayabilenler bakımından, bizim, RİSKLERİ ÜSTLENMEKTEN AZAD olmadığımız anlamına gelmektedir.
Bu açıklamalarımız, bazılarını tatmin eder mi, bilemeyiz, ancak biz Türkiye Kamu Sen olarak, sendikacılığın okulu olmaya devam edeceğiz. Hazır, Anayasa Mahkemesinin dershane yasağını kaldırmasından da, yararlanarak, acemi sendikacılara bir SENDİKACILIK DERSHANESİ Mİ açsak? Ya da, üyelerini dahi satmaktan çekinmeyen, pazarlamacı sendikacılara SENDİKAL AHLAK NASIL OLMALIDIR, dersi mi versek?Sizce?
SON SÖZ”BOĞAZ DOKUZ BOĞUMDUR, SÖZ AĞIZDAN ÇIKANA KADAR SİZİN ESİRİNİZ, ÇIKTIKTAN SONRA SİZ ONUN ESİRİ OLURSUNUZ.”
İSMAİL KONCUK
GENEL BAŞKAN