Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Habertürk’te yayınlanan Türkiye’nin Nabzı programında İmralı görüşmeleri ile başlayan, Hükümet ve bazı çevreler tarafından çözüm süreci, Türkiye Kamu-Sen tarafından ise çözülme ve ihanet süreci olarak adlandırılan süreç ve Akil Adamlar Heyeti ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Bunlarla masa başına oturarak çözüm aramanın, aklı olmayan insanlarla masa başına oturup, çözüm umudu taşımaktan hiçbir farkı yok
29 yıldır bu ülkeye kan kusturmuş bir terör örgütüyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Devletimiz, askerimiz, polisimiz yıllardır terör örgütüyle mücadele ediyor. Terör örgütünün başı belli değil, sonu belli değil. Bunlarla masa başına oturarak çözüm aramanın, aklı olmayan insanlarla masa başına oturup, çözüm umudu taşımaktan hiçbir farkı yok. Yani karşınızda aklıselim olmayan, insanlık dışı yöntemleri 29 yıldır kullanan ve dış mihraklı bir terör örgütünün varlığı söz konusu. Başbakan bir ay öncesine kadar ‘Kürt sorunu yoktur’ demişti. Bir ay sonra ne değişti? Birdenbire Hükümet ile terör örgütü arasında bahar havası esmeye başladı. Terör örgütüne ‘tu kaka’ diyenler barış düşmanı, akan kanın akması taraftarı gibi lanse etmeye başladı. Üstelik basın da bunu destekliyor” diye konuştu.
PKK terör örgütüne üniter devletten vazgeçme ve özerk devlet yapılanması sözü mü verilmiştir ki, terör örgütü barış için masaya oturmaya hazır olsun.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniter bir devlet olarak kurulduğunu ve tek millet egemenliği üzerine bir milli devlet olarak yapılandırıldığını söyleyen Genel Başkan İsmail Koncuk, şu anda Türkiye’de bütün sistemin değişmesinin söz konusu olduğunu kaydetti. Atalarımızın ‘Dibi görünmeyen suya girmeyin’ sözünü hatırlatan Koncuk, Akil Adamlar Heyetinde yer alması için kendisine de teklif yapıldığını ancak kabul etmediğini bildirdi. “Ben dibi görünmeyen suya girmedim, bu teklifi kabul etmedim” diyen Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniter devlet merkezi yönetim demektir. Üniter devlet yapısı bozulmayla karşı karşıyadır. Türkiye özerk, federatif bir yapıya doğru koşar adım gitmektedir. 29 yılda tam 35 bin insanımızı katleden, 10 bin Mehmetçiğimizi şehit eden bir örgütü bugün birdenbire ‘barış yapmak istiyorum’ diyor. Terör örgütü bugün neden barış yapmak istiyor? Terör örgütü yaptıklarından gerçekten pişman mı oldu? Buna inanmak için aklımızı peynir ekmekle yemiş olmamız lazım. PKK terör örgütüne üniter devletten vazgeçme ve özerk devlet yapılanması sözü mü verilmiştir ki, terör örgütü barış için masaya oturmaya hazır olsun.”
Bebek katilinin tespit ettiği insanlar nasıl akil insan olarak kabul edilebilir?
Akil Adamlar Heyeti ile ilgili açıklamalar da yapan Koncuk, BDP Milletvekili Pervin Buldan’ın 63 akil adam içinde bölücü başının tespit ettiği isimlerin olduğunu şeklindeki açıklamasını da hatırlatarak, “Bebek katilinin tespit ettiği insanlar nasıl akil insan olarak kabul edilebilir?” dedi.
Siz barış için birtakım insanları ikna etmek istiyorsanız, Kandil’e giderek, Murat Karayılan’a ‘kayıtsız şartsız silah bırakın’ deyin.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Akil adamlar Konya’da, Zonguldak’ta barış arıyor. Bu ülkenin barışını Zonguldaklı mı, Konyalı mı, Tekirdağlı mı, Diyarbakırlı mı bozdu? Bu ülkenin barışını PKK bozdu. Siz barış için birtakım insanları ikna etmek istiyorsanız, Kandil’e giderek, Murat Karayılan’a ‘kayıtsız şartsız silah bırakın’ deyin. Siz neyin karşılığında barış yapıyorsunuz? Bu ülkeyi bölmek adına barış olabilir mi? Akil adamlardan bazıları ‘şehitlerimiz kırmızı çizgimizdir’ diyor, bazıları da ‘Apo serbest bırakılsın, ana dilde eğitim hakkı verilsin’ diyor. İki ayrı ağız var, bölgesel ağız var. Nabza göre şerbet veriliyor” diye konuştu.
Genel Başkanımızın bu sözleri üzerine Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da “Devletin terörist başıyla ne konuştuğunu bilmem, bilmem de gerekmiyor” dedi. Genel Başkan Koncuk da, Gündoğdu’ya “Ne olacağını bilmediğin işe niye giriyorsun? Nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalacaksın? Karşınıza özerklik çıkarsa ‘pardon mu?’ diyeceksin” diye sordu.
Bunun üzerine Gündoğdu da, “Hz. İbrahim’in ateşine odun taşıyan kargada var, su taşıyan serçe de var. Serçe misali ben su taşıyorum. Şayet bu sorun başarıya ulaşmazsa ben bir şey kaybetmem. Çünkü ben milletin üniter bütünlüğünü istiyorum” dedi.
Genel Başkan İsmail Koncuk da, Ahmet Gündoğdu’ya “Ne olduğunu bileceksin Ahmet bey. Hükümetin PKK terör örgütüne ne söz verdiğini bileceksin. Bugün bu arkadaşlarımız eğer sürecin garantörü ise sürecin sonunda çıkacak olan her şeyden sorumludur, ‘Benim haberim yoktu’ deme hakkına sahip değildir” diye konuştu.
Ahmet Gündoğdu da “ ‘Sorumludur’ demek yanlış. Biz milletle buluşuyoruz. Farklı kesimlerin sorunun çözülmesine yönelik taleplerinin aracı unsuruyuz. Kendimizi devlet yerine koymuş değiliz. Baskın Oran’ın söylemi ile Ahmet Gündoğdu’nun söylemi asla bir araya gelemez” diyerek kendini savundu.
Genel Başkan Koncuk ise Gündoğdu’ya, bu işte, sonuçları itibariyle tüm akil adamların da Hükümet kadar sorumlu olduklarını söyledi.
Genel Başkanın Konuşması İçin Tıklayınız
Genel Başkan İsmail Koncuk Habertürk’te yayınlanan Türkiye’nin Nabzı programında 4/C’li istihdam modeline ilişkin de önemli açıklamalar yaptı. 4/C uygulamasının insanlık ayıbı olduğunu belirten Koncuk. “Başbakan ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyor. Ama 4/C’lilerin insanca yaşama hakkının iktidarları tarafından gasp edildiğini seyrediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ‘4/C’lileri, 4/B’lileri kadroya alacağız’ demesine rağmen, bugün başka bir şekilde meseleye yaklaşmaya başladı. Ben bu anlayışı kınıyorum. 4/C olduğu sürece bu iktidarın ve bakanların insan haklarından bahsetme hakkı olmaz. Türkiye’de 4/C’liler insanlık dışı şartlarda çalışıyor, iktidar bunu temin ediyor, insanlık istismarını seyrediyor ve sonra insanlıktan söz ediyor” diye konuştu.
Emniyet-Sen adıyla sendika kurmak isteyen 7 polisin meslekten atılma riskiyle karşı karşı olduğunu da dile getiren Koncuk, “7 tane aslan gibi gencimiz sendika kurdu. 250-300 bin polisimizin 7 polisimize sahip çıkması lazım. Bu 7 cengaver, polislerimizin haklarını savunmak ve polislerin insanlık dışı çalışma şartlarının düzeltilmesi noktasında mücadele etmek için meslekten atılmayı ilk günden göze alarak sendika kurdular ama bugün bu arkadaşlarımız meslekten atılma riskiyle karşı karşıya. Ben 7 çocuğumuzun meslekten atılmasının ileri demokrasiyle bağdaşmadığını düşünüyorum. Başbakan bu işe el atmalıdır. Eğer 7 gencimiz meslekten atılırsa, bu durum iktidarın 250 bin polise bakış açısını da gösterir. Türkiye Kamu-Sen olarak bunu sineye çekmeyeceğiz ve en sert tepkiyi göstereceğiz. Şu anda aklıselimin galip gelmesi umuduyla bekliyoruz” diye konuştu.