Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ve Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların Genel Başkanları, Bursa il temsilciliğimizin düzenlediği iftar programına katıldı. Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Mehmet Özer, Türk Haber-Sen Genel Başkanı Sedat Yılmaz, Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Musa Akkaş, MHP Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir, Genel Merkez Yöneticileri, Şube Başkanları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, çok sayıda kamu görevlisi ve vatandaşlar katıldı.
Yoğun katılımın olduğu iftar yemeğinde davetlilere seslenen Genel Başkan İsmail Koncuk, yaklaşan toplu sözleşme dönemi ve çalışma hayatının sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
KONCUK: TÜRKİYE KAMU-SEN ÜLKEMİZİN EN ETKİLİ SENDİKASIDIR
“Ramazan ayınızı tebrik ediyorum” diyerek sözlerine başlayan Genel Başkanımız İsmail Koncuk;” Amacımız bir ve beraber olduğumuzu, doğrudan, haktan vazgeçmeyeceğimizi tüm Türkiye’ye, herkese ifade edebilmek. Bugün burada bunu yapıyoruz. Buradaki insanlar ilkeleri olan insanlardır. Neden Türkiye Kamu-Sen mensubu olduğunu bilen, neden burada olduğunun farkında olan insanlardır. O nedenle Türkiye Kamu-Sen yıkılmayan, her türlü zillete rağmen, gayri ahlaki yöntemlere rağmen, hala yoluna ilkeleri ve inançları ile devam eden bir sendika ve milli bir sivil toplum kuruluşudur. Bu anlamda hepinizi tebrik ediyorum. Allah sizleri daim, mutlu ve sağlıklı kılsın.
Türkiye Kamu-Sen gerçekten sendikacılık duruşu ile tüm dünyaya nasıl bir sendikacılık yapılması gerektiğini anlatan, bizler için gurur duyulacak bir teşkilattır. Geçtiğimiz günlerde Belçika’nın başkenti Brüksel’e bazı temaslar için gittik. Bunu orada da gördüm. Türkiye Kamu-Sen’in orada da Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ETUCE) tarafından da takdirle takip edildiğini, Türkiye’nin en güvenilir teşkilatlarından biri olmasını oradaki yetkililerden duymakta bizleri mutlu etmiştir.
Sendikacılık yapma azminde bir teşkilattır Türkiye Kamu-Sen ama milli bir sivil toplum kuruluşudur aynı zamanda. Ülkemizi ilgilendiren her meselede de ülkemizden ve aziz Türk milletinden yana taraf olmayı milli bir görev olarak gören bir teşkilatız. Her zaman diyorum, köklerimiz bu coğrafyadadır. Değerlerimiz milletimizin asırlardır savunduğu milli ve manevi değerlerdir. O nedenle hem sendikal alanda hem de diğer problemlerde Türkiye Kamu-Sen sesini yükselten, düşünce ve kanaatlerini kamuoyuna sunan, muhataplarımız üzülürmüş, kırılırmış düşüncesine kapılmadan dile getiren bir sendikadır.
15 Mayıs itibariyle sendika üye sayıları belli oldu. Türkiye’de sendikacılık yapan Türkiye Kamu-Sen’in üye sayısı 400 bin ama 400 bin samimi, inançlı, ne yaptığının farkında olan, neden burada olduğunu bilen insanlar... Bu mücadelesine ve dik duruşuna rağmen yetkili konfederasyon Türkiye Kamu-Sen değil. Türkiye Kamu-Sen belki yetkili değil ama Türkiye’nin en etkili konfederasyonudur.
Geçtiğimiz gün bir anket yaptım Twitter’dan ve şu soruyu sordum; “2017 yılında yapılacak Toplu Sözleşmede yetkili konfederasyonun kamu çalışanlarına ekonomik ve sosyal kazanımlar sağlama konusunda cesaretle mücadele edeceğine inanıyor musunuz?” 1 milyon üyesi olan bir sendika var ve çıkan sonuca göre yüzde 9’u bu mücadeleyi yapacaklarına inanıyor ama yüzde 91’i “İnanmıyorum” diyor. Üye sayımız bir milyon olup kendi üyelerimiz bize güvenemez pozisyonda kalacaksa yetkiyi Allah bize nasip etmesin. Kendi üyeleri dahi, “Ben üyesi olduğum sendikanın mücadelesine inanmıyorum, cesaretine inanmıyorum” diyorsa hiç yetkili olmayalım daha iyi. O nedenle Türkiye Kamu-Sen bizden öncede ilkeleri ile hareket eden bir konfederasyondu, bugünde öyle, bizden sonrada aynı minvalde yoluna devam edecektir” dedi.
KONCUK: HATA ÜSTÜNE HATA YAPAN BİR KONFEDERASYONUN BAŞKA BİR ÜLKEDE OLSA KAPISINA KİLİT VURULUR
2013 ve 2015 yılındaki toplu sözleşmelerde yaşanan kayıpları hatırlatan Genel Başkan İsmail Koncuk, “Eğer bir başka ülkede olsa, böyle bir sendika Genel Başkanı bir dakika kalamaz orada. O sendika “Harç bitti yapı paydos” der, kapısını kilitler ama bizde ne yazık ki sayıları artıyor” dedi. Koncuk, “2015 yılında yapılan toplu sözleşmede imza altına alınan 20 madde hala uygulanmadı. Mart ayında yapılan KPDK’da sayın Bakan Müezzinoğlu, “ Uygulanmayan maddelerden ikisini 1 ay içinde hayata geçirelim” dedi. Bu maddelerden biri KİT’lerdeki ücret gruplarının beşten üçe düşürülmesi kararı, diğeri ise havacılık tazminatları konusu idi. Bunlar ne zaman hayata geçecekti? Toplu sözleşme imzalandıktan sonra 2015 yılının sonunda. Birisi 31.01.2016’da diğeri ise daha önce hayata geçecekti. 2017 Mart ayındaki KPDK’da, yani aradan 16 ay geçmiş maddeler uygulanmamış sayın Bakan “Bunu 1 ay içinde uygulayalım” diyor. Bunlar kanun gereği mutlaka uygulanması gerekirken, siz 16 aydır bunu uygulamamışsınız, bugün “1 ay içinde uygulayalım” diyorsunuz. Ben o sendikanın Genel Başkanı olsam çıkar bunları söylerim ama o yetkili sendikanın Genel Başkanı ne dedi biliyor musunuz? “Sayın Bakanım çok teşekkür ediyorum…” Dayanamadım ve “Neye teşekkür ediyorsunuz, bu maddeleri 16 aydır uygulamayan bir anlayış var bunu eleştirmemiz gerekirken 1 ay içinde uygulayalım diyen sayın Bakana mı teşekkür ediyorsun?” dedim. Değerli arkadaşlarım, hangi aydayız? Haziran. Sayın Bakan bunu söylediğinde Mart ayındaydık, Nisan geçti, Mayıs geçti ve şu an Haziran. İki buçuk ay geçmiş. Aslında 216 yılının Kasım ayında yapılan toplantıda benzeri söz yine verildi, ardından Mart ayında yine söz verildi hatta bunların üzerine yetkili konfederasyon teşekkür etmiş ama halen o söz yerine getirilmemiştir. Normalde ben KİT çalışanı olsam, bana bu sözler verilse çıkar o sendika Genel başkanının yakasına yapışırım. Sayın Bakan söz verdi diye Twitter’dan duyurup “Bunu elde ettik” yazdılar, sen bunu 2015 yılının toplu sözleşmesinde elde ettin ama uygulanmasını sağlayamadın.
İşin sendikal boyutu var, eksiklikleri var bunları biliyoruz ama işin bir de çalışan boyutu var. Aldatılan, kandırılan ama bu aldatılma karşısında hiçbir tepki göstermeden o sendikanın üyesi olmaya devam eden 1 milyonluk bir kitle var. Ne diyelim? O masaya oturacağız Ağustos ayının 1’inde. 2015 toplu sözleşmesinde Türkiye Kamu-Sen olarak uyardık, “Yapmayın böyle toplu sözleşme olmaz” dedik. “Bu zammın altına imza atılmaz, 4-C’liler pazarlanıyor” dedik ama dinlemediler. Alkışlar, sloganlarla “Tarihi bir toplu sözleşme imzaladık” dediler. Tarihi bir rezalete imza attılar. Ocak ayında yüzde 3’lük zam enflasyon karşısında eridi. Gerçekleşen enflasyon yüzde 6,17 oldu. Bu nasıl bir tarihi bir sözleşme? Beşinci ayda alınan zammın iki katı üzerine çıkıyorsa enflasyon bunun adı nasıl tarihi bir toplu sözleşme olur? 2015’te bir hata daha yapıldı. 2013’te imzalanan toplu sözleşmenin bir maddesi yani enflasyon farkını hesap eden maddesi 2015 yılında değiştirildi ve bunlar imza attı. Neyi imzaladığını bilemediği bu madde sebebiyle bir milyon 900 bin emekli 2 milyon 600 bin kamu çalışanı o günden bugüne her ay yüzde 1,8 kaybediyor. Emekliliğimize kadar yansıyacak bir oran bu. Bunu kimse sormuyor. Sen 2013’te imzaladığın, enflasyon farkı oluştuğunda nasıl ödenmesi gerektiği belirlenen madde 2015 yılında önüne değiştirilerek getiriliyor, ne imzaladığının farkında bile değilsin. Eğer bir başka ülkede olsa, böyle bir sendika Genel Başkanı bir dakika kalamaz orada. O sendika “Harç bitti yapı paydos” der, kapısını kilitler ama bizde ne yazık ki sayıları artıyor. Kamu çalışanları bana gönül koyabilirler ama ben doğruları söylemek zorundayım. Mantık insanları pazarlamak üzerine kurulursa bugün a yarın b sendikası pazarlar. Bu olmaz” dedi.
KONCUK: BİZ KAMU ÇALIŞANLARININ HAKLARINI KORUMAK ADINA SENDİKACILIK YAPIYORUZ
“Korku ve baskıyla sendikal tercihlerini yapan insanları da kırmak istemiyorum ama ben bize güvenen 400 bin kamu çalışanı adına doğruları ifade etmek durumundayım” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Biz Türkiye Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarını aldatmak üzerine sendikacılık yapmıyoruz. Haklarını korumak adına sendikacılık yapıyoruz” dedi. Koncuk, “Türkiye’de önemli şeyler yaşanıyor. Benim görevim sendikacılık, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanlığı. Ben 400 bin üyemizi, sözlerimize itimat ederek üye olan insanların haklarını savunmak zorundayım. Korku ve baskıyla sendikal tercihlerini yapan insanları da kırmak istemiyorum ama ben bize güvenen 400 bin kamu çalışanı adına doğruları ifade etmek durumundayım. Bu gidişat nereyedir? İş güvencesi tartışılıyor, performans adı altında ucube bir sistem kurgulanmak isteniyor. Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın 16 Nisan’dan önce verdiği bir söz var, “İş güvencesine yönelik böyle bir çalışma olmayacak” dedi. Bu sözün değişmeyeceğine inanıyorum. Halen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile ilgili sözler söyleniyor. Neymiş, bu kanun eskiymiş, neresi eskiymiş? Bunu diyenler her kimse bunu benim gözümün içine baka baka söylesin. Evet eskiyen bölümleri var, mesela ek göstergeleri düzenleyen bölümü eskimiş. Gelin bunu yeniden düzenleyelim. 800’er puan artıralım ek göstergeleri. Eskimiş denilen bir çok madde 1965’den beri defalarca değişmiş. Mesele 657’nin eskimiş yönlerinin değiştirilmesi meselesi değil, mesele memurluk kavramının ortadan kaldırılması meselesidir. Gelin emeklilik bağlama oranlarını konuşalım. İşçi emekli ikramiyesi çok fazla ama memurlarda halen düşük, gelin çözelim bunları. Mesele para olunca orada kimse yok, böyle olmaz. Bunları alanlara da, toplu sözleşme masasında da taşıyacağız. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarını aldatmak üzerine sendikacılık yapmıyoruz. Haklarını korumak adına sendikacılık yapıyoruz. Söz veriyoruz, maliyeti ne olursa olsun haklarını koruma konusunda bize düşen görev ne ise onu yerine getiriyoruz. Sendikal tercihleri yaparken dikkatle hareket etmek gerekir. 1 milyon üyesi olan, masaya vurduğunda ses getirmesi gereken birileri masaya vurabilir mi? Hayır. Bunlar toplu sözleşme masasında bir fotoğraf paylaştılar geçen toplu sözleşmede. Ortada fol yok yumurta yok, baktık ayağa kalktılar. Ayağa kalktıysan ayağa kalkmanın gereğini yapacak, delikanlı gibi konuşacaksın. Rica minnet konuşulmaz. Ayağa kalkıp, nazikçe konuşup, bir şeyler talep etmenin anlamı yok. Kurgulamışlar, görüntüde yiğit ama içi beni dışı sizi yakar hesabı yani. Böyle bir konfederasyon Türkiye’de üzülerek söylüyorum 2010’dan bu yana kamu çalışanlarını temsil ediyor” dedi.
KONCUK: EKONOMİMİZ BÜYÜYORSA BU MEMURUN VE EMEKLİNİN CEBİNE DE YANSIMALI
“Ağustos’ta yine masaya oturacağız” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Biliniz ki, Türkiye Kamu-Sen elinden geleni yapacaktır, bundan şüpheniz olmasın” dedi. Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen bir aydınlar hareketidir diye sık sık söylüyorum. Kamu çalışanlarının günlük hesap içine girerek davranma hakkı olduğunu düşünmüyorum. Hz. Peygamberimiz, “Bir haksızlık gördüğünüz de elinizle müdahale ediniz, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle müdahale ediniz, buna da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz ediniz. Bu ise imanın en düşük noktasıdır” diyor. Bir üyelik formu imzalayarak, eliyle ve diliyle müdahale etmekten korkmayan Türkiye Kamu-Sen’in yanında olmayı hiç mi düşünemiyoruz? Sendikal tercihler işte bu nedenle çok önemli. Ağustos’ta yine masaya oturacağız. Türkiye Kamu-Sen elinden geleni yapacaktır şüpheniz olmasın. Bir çok kamu çalışanı yüzde 15’lik vergi diliminden yüzde 20’lik vergi dilimine girdi. Sözleşmeli arkadaşlarımız zaten 3 ve 4. aydan itibaren girdiler. Geçen toplu sözleşme döneminde bu sendika hiç bunu gündeme getirmedi. Geçtiğimiz aylarda Maliye Bakanlığı’na başvurarak, “Vergi dilimleri düzenlensin” diyorlar. Peki sen bunu neden o masada gündeme taşımadın? Neden istemedin? Neden olmazsa olmaz demedin? Yüzde 3 zam aldılar, yüzde 6,17 enflasyon var. Şu anki enflasyon geçerli olursa Temmuz ayında yüzde 4’lük bir zam alınacak artı yüzde 3,17 de enflasyon farkı alınacak ama bir çok kamu çalışanı vergi dilimi artacağı için el elde baş başta kalacak. Vergi dilimleri meselesi yeniden gözden geçirilmelidir. Maliye Bakanı bir açıklama yaptı, “Korkmayın Temmuz’da enflasyon farkı ödeyeceğiz” diye. Bir de ödemeseydiniz enflasyon farkını! Ağustos ayında ne zam vereceksiniz bunu göreceğiz. Bu zam politikası değişmelidir. Reel olarak alım gücümüz artmıyor. Halbuki ekonomik büyümelerden pay verilmelidir. Refah payı uygulaması var mı? Hayır. Enflasyon kadar zam veriyorsan bu sıfır zam demektir. Türkiye ekonomik olarak büyüyorsa, kişi başına milli gelir 10 bin 500 dolar olduysa bu ceplere yansısın anlayalım. Nasreddin hoca iftara gitmiş, evin sahibi koca bir kepçeyi almış hoşafa daldırıp “Yandım Allah öldüm Allah” diyor, Nasreddin Hoca’ya da küçük bir kaşık vermişler alabildiği kadar alıyor. Demiş ki hoca, “Ver şu kepçeyi de biraz da biz ölelim” birazda biz ölelim de ekonomik büyümeden payımızı alalım. Tüm dünyada bu böyledir. Tüm bunları Türkiye Kamu-Sen olarak 2017 Ağustos ayındaki toplu sözleşmede gündeme getireceğiz ama imzayı atacak onlar olduğu için kimse bizi suçlamasın. Ramazan ayının bu güzel gününde iftar programını düzenleyen Bursa Türkiye Kamu-Sen teşkilatımıza teşekkür ediyor, sizlerle olmaktan mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Sağ olun var olun” diyerek sözlerini noktaladı.