Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un, Memur-Sen Genel Başkanının kendisine yönelik ifadelerine verdiği cevaptır.
“Kendisine “Acemi” dememi içine sindirememiş olacak ki, Kahramanmaraş’taki bir konuşmasında Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kendince bana had bildirmeye çalışmış, saygı ve edep sınırlarını da zorlayacak şekilde şahsımı kast ederek “Kaşar” tanımlamasında bulunmuş.
Öncelikle belirtmek isterim ki, Ali Yalçın’a yaşından dolayı “Acemi” tanımlaması yapmış değilim. En azından Ali Yalçın’ın biyolojik yaşı ve sendikası içindeki geçmişi, bulunduğu konfederasyona başkan olmaya, kendine göre sendikacılık yapmaya yetecek düzeyde olabilir. Ama toplu sözleşme görüşmelerindeki tutumu, yaptığı yanlışlar, memur ve emeklilerimizin 2015 yılına ilişkin enflasyon farkı hesabının değiştirilip maaşlarından %1,8 zarara uğratılmasından dolayı, evrensel sendikacılığın acemisi olduğu da su götürmez bir gerçektir. Ben, Ali Yalçın’ın toplu sözleşmelerdeki bu beceriksizliği nedeniyle kendisine acemi dedim.
Aslında sendikacılığın bu çeşit seviyesiz bir üslupla, kayıkçı kavgasına döndürülmesinin hiç kimseye bir fayda sağlamayacağı açıktır. Ancak ne yazık ki, bazı kimseler, bulundukları yerleri ve taşıdıkları sorumlulukları içlerine sindirememiş olacaklar ki, sendikacılığın seviyesini kendi seviyelerine indirmeye çalışmaktadırlar.
Her ne kadar sığ polemiklerle gündemi meşgul etmenin anlamsızlığına inansak da şahsımıza yapılmaya çalışılan bir hakarete de aynı seviyeye inmeden cevap verme zarureti hâsıl olmuştur. Ali Yalçın, memur ve emeklileri uğrattığı zararı gün yüzüne çıkarmamızın verdiği öfke ve sendikal anlamda kaybetmenin hazımsızlığıyla şahsıma yakışıksız bir benzetme ile hakaret etme kaygısına kapılmış olsa da kısıtlı kelime dağarcığı nedeniyle kendisini ifade etme konusunda bir takım zorluklar yaşadığını düşünüyorum.
Türk Dil Kurumu’na göre kaşar, argoda oyunda açıkgöz ve kurnaz olan, tecrübeli kimse anlamında kullanılan bir kelime olarak tanımlanmaktadır. Toplu sözleşme görüşmelerinde Ali Yalçın’ın memurların 2015 yılı enflasyon farkı hakkından 1,8 puanın iç edilmesine nasıl göz yumduğu düşünüldüğünde, aslında kendisinin pazarlık yapma, hak alma ve toplu sözleşme imzalama konularında ne kadar tecrübesiz ve acemi olduğu, hatta bu işlerden anlayan, kendi tabiriyle sendikacılıkta kaşar birilerinin tavsiyelerine ihtiyaç duyduğu görülmektedir. Kaldı ki, sendikacılıkta kaşar olmak, memuru ve emekliyi masada satmaktan, haklarının ellerinden alınmasına göz yummaktan daha evladır.
Bu garabet içinde Ali Yalçın’ın kendisine gelen eleştirileri cevaplamak yerine bizlere saldırması da içine düştüğü çaresizliğin açık bir göstergesidir. Sendikacılık adına meydanlarda memurlara, kapalı kapılar ardında teşkilatına söyleyecek sözü olmayanlar, elbette polemik yaratarak, hakarete varan kelimelerle gündemi değiştirmeye çalışacaklar. Ali Yalçın’ın kaşar kelimesini kullanırken aklından ne geçirdiğini bilmem mümkün değil ancak “Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye” vecizesinden yola çıkarak hareket ediyorum.
Bu nedenle Ali Yalçın’a sesleniyorum: Sen bırak polemiği de; çık bir yerlerde şu sorularıma cevap ver:
-2013 yılında imzalanan toplu sözleşmedeki 2015 yılına ilişkin enflasyon farkı hesabını, bu yılki toplu sözleşmede neden değiştirttin?
-Bu değişiklikle memur ve emeklilerinin maaşlarından aylık ortalama 50 lira çalınmasına neden oldun mu, olmadın mı?
-4/C’li personele ek ödeme aldım diyerek, 4/C’li personelin mahkeme yoluyla hak ettiği aylık 550 lira tutarındaki ek ödemeyi 150 liraya düşürttün mü, düşürtmedin mi?
-Bu toplu sözleşmeyi imzalarken, memurların, emeklilerin ve 4/C’lilerin kazanılmış haklarını elinden alan bu maddelerden haberin var mıydı, yok muydu?
-Kanun hükmündeki toplu sözleşme metninde, “Çalışma yapılacak” diye bir ibare olur mu, çalışma yapılmasının sorun çözmedeki bağlayıcılığı nedir?
-Bu garabete imza atmak için bir yerlerden emir aldın mı, almadın mı?
Bu sorulara cevap verecek cesaretinin olmadığını biliyoruz. Sen bırak polemiği de bizlere kaşarın argosunu yakıştıracağına, borç batağında kıvranan, ay sonunu getiremeyen, farkr-u zaruret içindeki memurun, emeklinin, 4/C’linin sofrasından çalınmasına müsaade ettiğin bir dilim kaşarın hesabını ver.
Böyle bir toplu sözleşmeye imza atanlar dünyanın neresinde olursa olsun en hafif tabiriyle acemidirler. Evet Ali Yalçın, bir kere daha söylüyorum, sen 3 milyon kamu görevlisini, 2 milyon dolayındaki emekliyi ve aileleriyle birlikte toplamda 20 milyonluk bir kitleyi zarara uğratmış, haklarının elinden alınmasına neden olmuş, attığı imzaya sahip çıkıp, açıklamasını dahi yapabilecek basiretten yoksun, acemi bir sendikacısın.
Son söz olarak; sendikacılıkta iyi bir yere gelebilmek elbette bilgi, tecrübe, zekâ ve kararlılık meselesidir. Gerekli erdemlere sahip olup, hak düsturu ile yola çıkanlar, dürüst oldukları, iyi niyetlerini korudukları, mücadeleden taviz vermedikleri ve kendisine bel bağlayanları satmadıkları takdirde bir baltaya sap olabilirler. Ama sendikacılık yaptıklarını iddia edip, imza attıkları metinden haberi olmayanların, şahsi menfaatlerini toplumun menfaatlerinin üzerinde tutanların, sahiplerinden aldıkları bir emirle, toplu sözleşme metinlerini değiştirerek memurların, emeklilerin gelecekleriyle oynayabilenlerin, bu yolda bir baltaya sap olmak yerine başkalarının tuttuğu sapın ucundaki kazma olma potansiyelleri yüksektir. Biz bu sapını başkalarının tutup, kullandığı kazmaların kim olduğunu çok iyi biliyoruz.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim
Genel Başkanı