Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Halk TV ekranlarında yayınlanan GÜNDEM ÖZEL” programına konuk oldu. Genel Başkanımız, programda 4 Nisan eylemimiz, çalışma hayatının sorunları ve Türkiye gündeminde öne çıkan sorunları değerlendirdi.
KONCUK: 50 BİN KAMU ÇALIŞANI 4 NİSAN’DA UYARISINI YAPTI
4 Nisan’da Ankara Kolej meydanında yaptığımız, “EK ZAMMIMI UNUTMA, İŞ GÜVENCEME DOKUNMA” eylemimizin yansımalarını değerlendiren Koncuk, “50 bin kişiyle yatığımız eylem iktidara büyük bir uyarı olmuştur” dedi. Koncuk, “7 Haziran Genel seçimlerine gittiğimiz bu süreçte tüm kesimler gibi memurların da sesini yükseltmesi gerekiyor. Ekonomik ve sosyal anlamda ciddi kayıplarımız var. Kamu çalışanları arasına nifak sokuluyor, insanları senden benden diye ayrıştırıyorlar ve kamuda ne yazık ki huzur kalmadı.
Ben 34 yıllık memurum ama ilk defa bu duruma şahit oluyorum. Kamu çalışanlarının donanımlı insanlar olması gerekirken ne yazık ki bu özellikler artık bir anlam ifade etmemektedir. El pençe divan durursunuz, düğme iliklersiniz ve hakkınız olmayan makamları elde edersiniz. Birde yandaş sendika türettiler, onlarda siyasi iktidarın borazanlığını yapıyorlar. Al gülüm ver gülüm anlayışıyla ile Kamu çalışanları esir alınmış durumdadır.
Sendikaların amacı çalışanlara huzur vermektir. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak insanı mutlu etmeyi, şahsiyetini yukarı çekmeye gayret ediyoruz. Birileri ise bana teslim ol, bana ruhunu sat bende sana makam vereyim diyor. Kamuda şu anda korku iklimi var, hukuka güven ne yazık ki kalmadı. 50 bin kişinin katıldığı bizim mitingimiz sadece iktidara yönelik değildi. Mütareke basını bunu görmek istemese de biz çok büyük bir eyleme imza attık.
4 Nisan’da biber gazına maruz kalmadık. Isparta şubemiz tüm meydana gül suyu sıktı. Bu eylemlerin bu tarafı var tabii ama 50 bin insanımızın katıldığı bir eylemde son derece hassas ve sorumlu davrandık. Gül suyu da tabii biber gazına karşı bir protestodur.
Bu çerçevede, 7 Haziran seçimleri Türkiye’nin gerçek anlamda bir sosyal devlet olmasının siyasi partiler tarafından garantisinin ortaya konulduğu bir seçim olmalı. 12 yıldır bizi yöneten siyasi iktidarın sözlerine artık güvenmiyoruz. MHP ve CHP’nin de söylemlerini artık Türkiye’nin ihtiyacı olan söylem biçimine dönüştürmesi, sağlam teminatlar vermesi gerekmektedir. 7 Haziran sosyal devlet olma olgusunun gerçek anlamda hayata geçmesinin garantisinin alındığı bir seçim olmalıdır. Bunu sağlayacak irade Türk halkıdır.
Başbakan “Bin TL’nin altında maaşı olan emeklilere 100 TL zam vereceğiz” dedi. Şimdi sormak lazım kendilerine, siz 7 Haziran sonrasına garanti mi aldınız? Şayet bu konuda samimi iseniz hemen bu aydan itibaren tüm emeklilere zam yapın. Bu ülkeye emek veren 30 yıllık öğretmen 1700 TL maaş alıyor, bütün kamu çalışanları da inanın bu durumda. Siyasi partiler milleti aldatmamalı ama millette tabii aldanmamalıdır.
Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. İşçilerimiz 40 yıl çalıştıysa o kadar yıl üzerinden emekli ikramiyesi alırlarken, memurlarda bu süre 30 yıl ile sınırlı idi. Anaya Mahkemesi bunu iptal etti. Peki Anayasa Mahkemesi kararından önce 30 yıldan fazla çalışanların durumu ne olacak? Şimdi diyorum ki, eskiden emekli olan ve 30 yıldan fazla çalışanlarda bu karardan faydalansın. Bütün siyasi partiler seçim beyannamelerine bunu koymalılardır. Dini bayramlarda bir maaş ikramiye yıllardır istediğimiz bir talepti bu talebimiz partilerin seçim beyannamelerine konulmalıdır. Biz bunların takipçisiyiz.” dedi.
KONCUK: MİLLET KEMER SIKARKEN SİZ LÜKS İÇİNDE YAŞAYAMAZSINIZ!
2002 yılından beri işsizlik rakamlarının doruk noktaya ulaştığını belirten Genel Başkan İsmail Koncuk, “Bizi istismar edenlere prim verdikçe evlatlarımız işsiz kalır, insanlarımız ezilir.” dedi. Koncuk, “Vatandaş bir irade ortaya koymalıdır artık. 2001 yılında Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 8,3 bugün yüzde 10’un üzerinde. Genç işsizlik yüzde 20’nin üzerinde, 350 bin ataması yapılmayan öğretmen var, bir de formasyon alıp ataması yapılmayan öğretmen var, işte o zaman bu sayı 600 binlere çıkıyor. İ.İ.B.F. mezunu sayısı 400 bin. 750 bin Meslek Yüksek okulu mezunu var.
2 buçuk milyon KPSS’ye girip iş umudu arayan lise mezunu gencimiz var. Toplam sayı 5 milyon civarı. Bunlar işçinin, memurun, çiftçinin, esnafın çocuğu. Anne ve Babalar acaba ortaya çıkan bu tablodan ve evlatlarının geleceğinden yana hiç kaygı duymuyorlar mı?
Bakan Faruk Çelik “Biz istesek memura 500 TL’de zam yapardık ama bu diğer alanlara da zam getirirdi” diyor. Siyasiler yıllardır memura zam deyince hemen gerekçeler üretmeye başlar. Tamam memura verme, o zaman sormalı insanlar, 5 milyarı nasıl saraya yatırdın? Memura verilen ekonomiyi tepetaklak ediyorsa saraya bu para nasıl yatırılıyor, uçaklar nasıl alınıyor? Millete kemer sık deyip siz lüks içinde hayatınıza devam edeceksiniz. 5 milyon genç KPSS’de iş sahibi olma umudu içinde olacak ama sizin yakınlarınız istisnai kadrolarla sınavsız direk kamuya atanacak, böyle şey olmaz.
Siyaseti gerçekler üzerinden değil de, manevi değerlerimizi istismar edenlerin sözleriyle siyasi tercihlerimizi yaptığımız sürece, bu sıkıntıları yaşarız. Bizi istismar edenlere prim verdikçe evlatlarımız işsiz kalır, insanlarımız ezilir.” dedi.
KONCUK: O VALİ DERHAL GÖREVDEN ALINMALI
Yalova Valisinin hakaret ettiği ve genç yaşta hayatını kaybeden Halil öğretmeni de anan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, yetkilileri Yalova Valisini görevden almaya çağırdı. Koncuk, “Yalova Valisinin hakaretinin neye mal olduğunu hep birlikte gördük. Bugün bir sendika hariç, tüm sendikalar ilk derslere girmedik. Bu ülkenin Başbakan’ı, İçişleri Bakanı çıkıp ta o Vali’ye, “Sen ne yapıyorsun, hakaret etme hakkın yok” demedi.
Böyle Valilik olmaz. O Vali orada kaldığı sürece, onu orada tutanlarda beddua alacaklardır. Tüm kamu çalışanlarına sesleniyorum, hangi makamda olursa olsun bu insanlara pabuç bırakmayın. Bir öğretmene sakal bıraktı diye hakaret etme yetkisini kim veriyor? O Vali derhal görevden alınmalıdır. Bu ülkeyi yönetenler onu derhal görevden almalıdırlar. Şayet görevde kalırsa bu 2 milyon 600 bin kamu görevlisine hakarettir. Çalışanı ezerek, memuru ezerek küçülürsünüz. Buradan uyarıyorum yöneticileri, siz orada bizler için varsınız. Sakal bırakmak suçsa bu ülkede Enerji Bakanı da suçludur.” dedi.
KONCUK: TAŞERON SİSTEM KÖKTEN KALDIRILMALIDIR
Türkiye’nin en önemli problemlerinden biri de taşeronlaşma olduğunu belirten Genel Başkan Koncuk; “ Maalesef taşeronlaşma AKP iktidarının istihdam modeli haline geldi. Zaman zaman kendi bakanları da taşeronlaşmanın yanlış olduğunu söylese de bu uygulamaya devam edilmektedir. 2002 yılında kamuda taşeron çalışan sayısı 15-20 bin aralığındaydı. Bugün bu sayı 661 bine çıktı. Bu sayıya belediyeleri dahil ettiğimiz de sayı 1 milyon 150 bine, özel sektördeki taşeron sayısını da eklediğimizde 2 buçuk milyonu aşan bir taşeronlaşma vardır. Taşeronlaşmanın bu boyuta gelmesini toplumun topyekûn sömürüldüğünün çok net bir göstergesidir.
Evlatlarımız üniversite bitiriyor, asgari ücretle taşeron patronlarının emrinde çalışıyorlar ve iş güvenceleri yok. Çocuklarımızın geleceği o taşeron patronlarının iki dudağı arasındadır. Sendikalaşma hakkı, görevde yükselme hakları da yok. Böyle bir düzen olamaz. Vatandaşımızın da artık bir şeyleri anlaması gerekir. Günümüzde iş bulmak için milletvekillerine gidiliyorlar, onlarda üniversite mezunu çocuklarımızı taşeron patronlarının eline gönderiyor. Ailelerde iş buldukları için seviniyorlar. Ben çocuğu dişimden tırnağımdan artırarak eğitim fakültesinden, işletme fakültesinden mezun ediyorum sonunda benim çocuğumun işi taşeron patronlarını zengin etmek mi demiyorlar? Maalesef bu sömürüye 12 yıldır ülkeyi yönetenler seyirci kalmışlardır. 2 buçuk milyona dayanan taşeronlaşma gösteriyor ki; gençlerimizin hiçbir iş güvencesinin kalmadığını söyleyebiliriz. İktidardan zaten umudumuz kalmadı ama muhalefet partilerinin kökten bu taşeronlaşmayı değiştireceklerini söylemeleri lazım.
Bana göre temel yaklaşımın şu olması lazım; taşeron sistemini kökten kaldıracağız demeleri gerekir. Son 12 yılda çok fazla, taşeron sistemine benzer değişik çalışma sistemleri türedi. Bugün artık PTT’ de idari sözleşmeli çalışan modeli uygulanıyor. PTT çalışanların iş güvenci yok. Kaderi idarecilerin iki dudağı arasındadır.” dedi.
KONCUK: KAMU ÇALIŞANLARI ARTIK GÖZÜNÜ AÇMALIDIR
İş güvencesine yönelik tehditleri de değerlendiren Genel Başkan İsmail Koncuk, “Sayın Cumhurbaşkanı sürekli olarak, “Biz işçi memur ayrımını kaldıracağız gerekirse kıdem ihbar tazminatını vereceğiz, kapının önüne koyacağız” diyor. Alenen memurun iş güvencesine takmış bir iktidar var. Memurun gözünün içine baka baka “Ben devlet memurluğunu kaldıracağım” diyor. Bunun örneklerini görüyoruz; Yatağan Termik Santrali özelleştiriliyor oradaki çalışanların hepsi 4/C’li yapacaklar. Şu an 23 bin 4/C’li var. Yatağan Termik Santralinin özelleşmesiyle bu sayı daha da artacaktır. Bunun yanı sıra belediyeler de çalışan 4/B’liler de kadro istemektedirler. 4/C’liler feryat diyorlar ama onlarında, kendi haklarınızı savunanlarla beraber olunması lazım. Sendikal tercihlerimizi de ortaya koyarken sağlam bir tavır ortaya koymamız lazım. Susmayın demokratik her yol ile hakkınızı arayın.
Bizim 4 Nisan’da yaptığımız büyük mitingin ana konularından bir tanesi de iş güvenceme dokunma. Bununla ilgili mücadele eden Türkiye Kamu-Sen var. Bunu bizden başka dile getiren başka bir konfederasyon ben göremedim. 50 bin kişiyle birlikte tepkimizi gösteriyoruz. Bir konfederasyon var ki; memura yapılanlara sesini çıkarmıyor ama buna rağmen üye sayısı bir yılda, 50 bin artıyor. 123 TL ‘lik zamma ses çıkarmıyorlar üstelik enflasyon farkının da altında bir zam almıştır memur. Memur kesimi Türkiye’nin en aydın kesimidir. Öğretmeni, akademisyeni, din görevlisi yani bu ülkenin dinamikleri dediğimiz insanlar kendilerine kurulan tuzakları görmeyip, bu tuzağı hazırlayanların değirmenlerine su taşıyanlara destek verirse, yarın iş güvencemiz de, başka haklarımız da elimizden alınır, memurlar idari sözleşmeli de yapılır, taşeron firmanın elemanı da yapılır. Devleti somutlaştıran en önemli unsur, devlet memurudur. Eğer siz devlet memurunu da ortadan kaldırırsanız, kamu işçisini de ortadan kaldırırsanız geriye ne kalacak? Taşeronlaşmış bir devlet kalır, hastaneler, okullar, özelleşmiş bir devlet kalır. Artık vatandaşımızın da, kamu çalışanlarının da gözünü açması lazım, Türkiye nereye gidiyor sorgulamasını ciddi şekilde yapması şarttır?” dedi.
KONCUK: TÜM KESİMLER GEÇİM ACZİ İÇİNDEDİR
Hayat pahalılığının kamu çalışanları ve emeklilere yapılan zammın çok üzerinde arttığını belirten Genel Başkan İsmail Koncuk, “ Bugün ortalama işçi maaşı 2014 yılının Aralık ayına göre, 35 TL artmıştır. Ortalama memur emeklisi maaşı 2014 Aralık ayına göre, 45 TL armış, ortalama memur maaşı 66 TL ve en düşük memur maaşı ise, 50. 3 TL artmıştır. Bu oranlar 2014 Aralık ayından 2015 Mart ayına kadardır. Koyun eti yüzde 5.1 oranında artmış olmasına rağmen memurlar yüzde 3 zam aldı. Dana eti yüzde 9.1 artmış, kuru soğan yüzde 49.2 oranında artmış, meyvede ise bu oran, yüzde 8 buçukları bulmuştur. Bu artışlara rağmen kamu çalışanlarına sadece yüzde 3 zam yapılmıştır. Türkiye Kamu-sen olarak, 2014 yılından alçağımızı verin, yüzde 12 zam istiyoruz. Hakim ve Savcılara 1155 TL verdiniz. Bizim istediğimiz ortalama zam 200 TL zam demektir. Hakim ve savcıya 1155 verdiniz ki onlara da verin ama memura 200 TL ‘lik zam neden zorunuza gidiyor? Memura yapılan artık herkesin görmesi gerekir ve ona göre 7 Haziran’da tercihlerimizi belirlememiz gerekir.” dedi.
KONCUK: ÇERÇEVE YÖNETMELİK DEĞİŞMELİDİR
Çerçeve yönetmeliğin memurun aile bütünlüğünün sağlanmasının önündeki en büyük engel olduğunu söyleyen, Koncuk, “3 Çocuk, 5 çocuk yapın diyenlerin önce aile bütünlüğünü sağlaması lazım, 3 yıl kesintisiz sigorta şartı kabul edilemez” dedi.