2015 ve 2016 yıllarını kapsayan "Toplu Sözleşme" sonuçları tartışılmaya devam ediyor. Konu hakkında yapılan açıklama haberimizde.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un, 2015 yılı enflasyon farklarına ilişkin basın açıklamasıdır.
Sarı sendika tarih yazmaya devam ediyor
Toplu görüşme sisteminin uygulandığı 2002 yılından beri, yılın altışar aylık dilimlerinde gerçekleşen enflasyonun memur maaşlarına yapılan oransal artışı geçmesi durumunda enflasyon farkı ödenmesi söz konusuydu. Bu uygulama memurları enflasyon artışından korumakta ve maaşlarının artmasını sağlamaktaydı.
Öyle ki, Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu dönemlerde 2003, 2004, 2006, 2008 yıllarında memurlara hem seyyanen hem de yüzdelik artış yapılmış olmasına rağmen enflasyon farkı uygulamasından taviz verilmeyerek memur maaşlarının reel olarak yükselmesi sağlanmıştı.
Hatırlanacağı gibi 2013 yılında imzalanan toplu sözleşme fiyaskosunda 2014 yılı için memurların enflasyon farkı hakkı gasp edilmiş, 2015 yılı için ise farklı bir uygulama getirilmişti. Bugüne kadar Türkiye Kamu-Sen’in bir kazanımı olarak bir hak haline gelen ve yılın altışar aylık dönemlerinde gerçekleşen enflasyonun, memurlara verilen maaş zammını aşması durumunda, aştığı oran kadar memur maaşlarına zam yapılmasını öngören uygulama, memurlar aleyhine değiştirilmişti.
2013 yılı toplu sözleşmesinin 7. maddesine göre, 2015 yılının ikinci altı ayı için enflasyon farkı hesaplanırken, yılın tamamında ortaya çıkan enflasyonla, memurlara verilen %3+3 zam karşılaştırılacaktı. Bu durumda 2015 sonunda memurların enflasyon farkı alabilmesi için yıllık enflasyonun, toplu sözleşmede memurlara yapılması öngörülen kümülatif maaş zammı olan %6,1’i aşması gerekiyordu.
Biz Türkiye Kamu-Sen olarak bu kararı eleştirmiş, bu uygulamanın memurların haklarında bir geriye gidişe yol açabileceğine değinmiştik. Ancak yetkilendirilmiş konfederasyon bununla da yetinmeyerek 2015 yılındaki toplu sözleşmede hem de hukuka ve toplu sözleşmenin kapsamına aykırı bir şekilde bu hakkı daha da geriye götürülmesine göz yumdu.
Bazı internet sitelerinde de yer aldığı üzere 2015 yılı toplu sözleşmesinin 8. maddesi ile 2015 yılı için enflasyon farkı hesaplaması bir kez daha değiştirildi. Maddeye göre bu yılın sonunda memurların enflasyon farkı hesaplanırken 2015 yılının tamamında gerçekleşen toplam enflasyon rakamı ile memurlara yıl içinde verilen bütün zamlar karşılaştırılacak ve ancak toplam enflasyonun memurlara yapılan toplam artışları aşması durumunda enflasyon farkı verilecek.
Bunun anlamı nedir diye sorulacak olursa; 2013 yılında alınan kararda memurların enflasyon farkı alabilmesi için yalnızca toplu sözleşmede kararlaştırılan %3+3 maaş zammının kümülatif toplamı olan %6,1 oranı baz alınırken, 2015 yılındaki kararda ilk altı aylık zam oranı olan %3; ilk altı ay için ortaya çıkan %1,76 enflasyon farkı ödemesi ve ikinci altı ay için verilen %3 maaş zammının kümülatif toplamı olan %7,9 oranı baz alınacak.
2013 toplu sözleşmesine göre, 2015 yılında enflasyonun %7,9 çıkması durumunda memurlara %1,8 oranında enflasyon farkı verilmesi gerekirken yeni imzalanan toplu sözleşmeye göre verilmeyecek. Örneğin 2015’de yıllık enflasyonun %9 çıkması durumunda 2013 toplu sözleşmesine göre %2,9 enflasyon farkı alması gereken bir memur, 2015 toplu sözleşmesine göre ancak %1,1 enflasyon farkı alabilecek. Böylelikle memurlar her şart altında %1,8 zarar etmiş olacak.
2015 yılı enflasyonunun %8-10 aralığında gerçekleşeceği neredeyse kesin olduğuna göre, aslında 2016 yılı için memurlara verilmesi öngörülen %6+5 zammın maliyetinin de nereden karşılandığı böylece ortaya çıkmış oluyor.
Yani 2016 yılında memurlara verilmesi öngörülen %6+5’lik zammın %1,8’i zaten memurların haklarından budanarak elde edilecek kaynaktan karşılanacak.
2015 yılı toplu sözleşme görüşmelerinde Hükümet ilk olarak 2016 yılında memurlara %4+4 zam yapılması teklifini sunmuş daha sonra bu teklifi %6+5’e çıkararak 3 puanlık bir artış yapmış gibi görünmüştü. Bu durumda Hükümetin 3 puanlık artışın 1,8 puanını zaten memurların 2015 yılındaki enflasyon farkı hakkından aşırdığı, yetkilendirilmiş olan malum konfederasyonun da bu aşırmaya sessiz kalarak, memurların haklarının gasp edilmesine göz yumduğu açıkça görülüyor.
Konunun bir başka boyutu ise 2015 yılı toplu sözleşme görüşmelerinin 2016 ve 2017 yıllarını kapsadığı halde nasıl olup da geriye dönük bir kararla memurların 2015 yılına ilişkin haklarında budamaya gidildiğidir.
Görüldüğü üzere bu malum zihniyet, kamu görevlilerimiz ve emeklilerimizi sürekli olarak aldatmaya, üzmeye ve zarara uğratmaya programlanmıştır. Kamu görevlilerimizin yaşadığı bunca hezimetten sonra, hesap oyunlarıyla da aldatılmasına daha ne kadar seyirci kalacaklarını doğrusu merek ediyoruz. Böyle bir sendikacılık olmaz. Böyle bir sendikal anlayış kabul edilemez.
Türkiye Kamu-Sen’in 8 yıllık yetki döneminde böyle bir kepazeliğe asla rastlayamazsınız. Bizler, memurlarımızın kazanılmış haklarının geriye götürülmesine razı olmadık. Hak ettiği bir ödemenin elinden alınıp, bir sonraki zamma eklenerek yıllık zam oranlarını yüksek göstermek en hafif tabiriyle etik anlayışla bağdaşmamaktadır.
Memurlarımız, haklarına sahip çıkmalı, bu aldatmacaya, bu yalanlara bir dur demelidir. Her toplu sözleşme sözde tarihi imzalarla bağıtlanırken, olan yine memurlara, emeklilere olmaktadır. Bu yapılan, alınmış bir kararı yetki ve kapsam dışına çıkarak gasp etmekten başka bir şey değildir. Biz elimizden geldiğince bu rezaleti önlemeye, kamu görevlilerimizi uyarmaya çalışıyoruz. Rakamlarla oynayarak, bir yerden alıp diğer kalemden vererek memurlarımızın ve emeklilerimizin aldatılmasına göz yummak sendikacılığın hiçbir evresinde görülmemiş bir acziyetin belgesi olarak, sarı sendikacılığın tarihine geçecektir.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen
Genel Başkanı