Ahmet Ünlü
Zaman içerisinde kamu yönetiminde idari reform ihtiyacı hep olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Bu bağlamda Koçi Bey Risalesi Osmanlı Devleti idare yapısında yapılan reform hareketleri içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Risale Osmanlı klasik döneminde idare yapısının nasıl işlediğini, kimlerin idari yapıda etkili olduğunu ve bozulmaların nasıl ortaya çıktığı konusunu açıklamada önemli bir belgedir. Bu belge incelendiğinde günümüzdeki idari sorunlarla birçok yönden benzeştiği görülecektir.
Koçi Bey'in devlet yönetimi ile ilgili tespit ettiği önemli hastalıklar
Koçi Bey'in devlet yönetimi ile ilgili tespit ettiği önemli hastalıkları maddeler halinde sıraladığımızda son derece tanıdık geldiğini göreceğiz. Bakalım siz de benimle aynı kanaatleri paylaşacak mısınız? Ya da bu tespitlere rahmet okutturuluyor mu diyeceksiniz?
1- Yüksek dereceli memurluklara yapılan liyakatsiz atamalar sistemi çürütür
Kamu yönetiminde liyakatin yerini işportacı yönetici tarzının aldığını bu köşede yazıp duruyoruz. Günümüzün devlet yapısını kemiren bu hastalığı Koçi Bey yıllar önce dile getirmiştir. Liyakat yönetimin vazgeçme lüksünün olamayacağı en temel ilkesidir. Nitekim 657 sayılı Kanun'un üç temel ilkesinden birisi de liyakattir. Ancak, devlet yönetimindeki en temel unsur olan liyakat giderek istisna haline gelmeye başlamıştır.
Özellikle işportacı yönetici atamalarıyla yönetimde liyakat giderek büyük darbe almaya başlamıştır. Bir kurumun başına getirdiğiniz liyakatli bir yönetici, kurumu zirveye taşırken liyakatsiz bir yönetici ise oluşan birikimi yerle bir edebilmektedir. Liyakatsiz yöneticiler, işlerinde son derece mahirdirler ve astlarını sürekli sıkıştırırlar, ama amirlerine karşı da sürekli el pençe divan dururlar. Sorunların her daim üzeri örtülür ve her şey güllük gülistanlık gösterilir.
Bunlar işten anlamadığı için emrinde çalışan memurlardan her konuda sürekli bilgi notu ister. Yine amirlerine karşı yağcılıktan zaman bulup kendilerini yetiştirme zahmetinde bulunmadıkları için yıllar geçse de yaptıkları işlerden anlamazlar. Yazı yazma kabiliyetleri de olmadığı için memurlardan basit veya zor her konuyla ilgili sürekli bilgi notu isterler. Bu durum artık memurları illallah dedirtir ve memurlar işten ziyade bilgi notu hazırlamakla akşam eder. Bir de bunlar sürekli iş takibi yapar. Maalesef aranan yönetici tiplemesi sürekli iş takibi ve temsille zaman geçirenlerdir.
Haklarını yemeyelim, bunların gözü son derece karadır. İmza atmaktan hiç korkmazlar. O yüzden amirleri bunları çok sever. Nasıl olsa teftiş vb. şeylerde kalktı sayılır, öyleyse korkmaya gerek var mı? Ancak, bu davranışların pislikleri halıların altına süpürme anlamına geldiği bir müddet sonra anlaşılacaktır. Ancak, bu durum Basra harap olduktan sonra ortaya çıkacaktır.
2- Atamaların liyakatten ziyade kulislerle yapılması
Liyakatten ziyade bazı makamlara yakınlığın atama kriteri haline getirilmesi yönetimde sıkıntılar oluşturabilmektedir. Liyakatli bir kişinin bazı makamlara yakın olması elbette atamaya engel olmamalıdır. Ancak, liyakatin yerini sadece sadakat almaya başlayınca bazı makamlara yakınlık atamada etkili olabilmektedir. Bunun yerine hem liyakat hem sadakat aranabilse işlerde ciddi iyileşmelerin olduğu görülecektir. Sadakatten kastımız ise devlete sadakat olup, bunun dışındaki sadakatler yönetimi kemiren unsurlardır. Nihayetinde liyakatin bir kenara bırakılarak sadece sadakatin esas alınması halinde, kamu kurumlarında ciddi yönetimsel zafiyetler oluşmaktadır.
3- Memurların görevden alınmalarında başarısızlığın son sırada yer alması
Koçi Bey, memurların görevdeki başarılarının gözardı edilerek, çekememezlik ve kıskançlıklar sonucu çıkarılan dedikodular ile haksız yere görevden alınmalarını da bozulma sebebi olarak görmektedir.
Devlet yöneticilerinin kolayca görevden alınması, onları itaatkar hale getirmektedir. Bu durum ise doğruyu yapma ve adil davranma yerine dalkavukluk yapmayı tercih edilir kılmaktadır. Üst düzey yöneticiler, görevlerinden kolayca ve sıkça alınmamalıdır. Aynı hükümette bakan değişikliği dahi bazen köklü bürokrat değişimini beraberinde getirmektedir. Elbette liyakat özelinde gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Ancak, konu benim bürokratım ya da onun bürokratına indirgenirse tecrübe ve birikim heba edilmiş olur. Oturduğu koltuğa yük olmayan ve koltuğa güç veren yöneticilerin değiştirilmesi uzun vadede ciddi sorunlar oluşturacaktır. Osmanlıda uzun süre görev yapan vezirlerin başarılı icraatları unutulmamalıdır.
4- Rüşvet ve benzeri yöntemlerin devletin tüm kademelerinde yaygınlaşması
Koçi Bey'in üzerinde durduğu önemli bir bozulma nedeni de rüşvetin kamu yönetiminde yaygınlaşmasıdır. Hz. Peygamber'in (S.A.V.); "Rüşvet alan da, veren de cehennemdedir" sözleri rüşvetin durumunu göstermektedir. Bu çerçevede rüşvet vb. kamusal hastalıklar dün sorundu, bugün de sorun, yarın da sorun olacaktır. Şu an kamu yönetiminin en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Bu nedenle olaya çok yönlü bakmakta fayda vardır.
Türk Ceza Kanunu'na göre rüşvet: Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlanması, olarak tanımlanmıştır.
Yine yönetimde sıklıkla karşılaşılan bir diğer bozulma kaynağı ise irtikabdır. Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar etmeye sıklıkla karşılaşılabilmektedir.
Maalesef günümüzde rüşvetin ve irtikabın değişik versiyonları tedavülde yerini bulmaktadır. Örneğin denetim elemanı, denetim yaptığı özel bir şirketi sıkıştırarak bu şirketin her türlü fedakarlığı gönüllü olarak yapmasını sağlayabilmektedir. Eğer bu iş bir de organize halde yapılıyorsa şirket her şeyini teslim eder hale gelebilmektedir. Bir şirketin her türlü mahrem bilgisine rahatça ulaşabilen bir denetim elemanının öğrendiği gizli bilgileri nasıl kullanacağını tahmin dahi edemezsiniz. Bu bağlamda mahrem bilgilerin "Himmet" adı altında paralel yapıya finans kaynağı olarak kullanıldığına sıklıkla şahit olunmaktadır. "Himmet" adı altında Paralel Yapı'nın kamu yönetimine zerkettiği modern irtikap ve rüşvet yöntemleri kolay bertaraf edilecek gibi görülmüyor.
5- Çeşitli iftiralar veya algı yönetimiyle başarılı memurların öldürülmesi
Koçi Bey'in tespitinin güncel versiyonu ise günümüzde başarılı yöneticilerin isnat ve iftiralarla itibarsızlaştırılarak görevi bırakmak zorunda bırakılmasıdır. Bu yöntemi kamu yönetiminde "Paralel Yapı" belası sistematik hale getirmiştir. Bu yapı örgütlenemediği kamu kurumlarında engel olarak gördükleri yöneticileri itibarsızlaştırarak bertaraf ettirmişlerdir.
Her geçen gün, bu yapının kamu yönetimine yaptığı kötülükler birer birer ortaya çıkmaktadır. Önce yönetici dinlemeye başlanıyor, bilahare de tespit edilen sıkıntıların bazı bölümleri kırpılarak basında ifşa edilmek suretiyle itibar suikastıyla görevi bıraktırılması sağlanıyordu ya da istediklerini yapar hale getiriliyordu. Koçi Bey öldü ama tespit ettiği sorunlar ve raporu güncel versiyonlarıyla hala devam ediyor. Tarihten ders alınsaydı hiç bu kadar tekerrür eder miydi?
YeniŞafak