Kırmızı et fiyatındaki artış gündemden düşmüyor. Düşecek gibi de görünmüyor. Fiyat artışı sadece kırmızı ette mi yaşanıyor? Arabanın, traktörün, demirin, çimentonun, elektriğin, kiranın yani her şeyin fiyatı artıyor. Kirası 3 bin lira olan bir dükkan10 bin lira çıkıyorsa, elektrik faturası 300 liradan 1000 liraya çıkarken, kırmızı etin, soğanın ve diğer gıdalardaki fiyat artışlarının sürekli gündemde olması normal mi?
Bize göre normal. Çünkü gıda ürünleri özellikle temel gıda ürünlerindeki fiyat artışı, tüketici olarak herkesi doğrudan etkiliyor. Araba, ev almayı, inşaat yapmayı erteleyebilirsiniz. Paranız yoksa almayabilirsiniz. Ancak ekmeği, soğanı, patatesi almak zorundasınız. Bu nedenle gıda fiyatlarındaki artışlar dünyanın her yerinde gündem oluyor.
En dikkat çekici olanı ise, dünyada gıda fiyatları düşerken, tarımda Avrupa'da birinci olmakla övünen Türkiye'de fiyatların artması.
Rekabet Kurumu et fiyatlarını mercek altına aldı
Kırmızı et fiyatındaki artışı Rekabet Kurumu da mercek altına aldı. Aslında son yıllarda hangi üründe fiyat artsa Rekabet Kurumu devreye girerek soruşturma başlatıyor. Bu soruşturmalar sonucunda bazen milyonlarca hatta milyarlarca lira para cezaları kesiliyor. Bazen cezaya gerek olmadığına dair karar çıkıyor.
Rekabet Kurumu bugüne kadar, zincir marketlere, gübre üreticilerine, piliç eti üreticilerine, yaş sebze ve meyve toptancılarına, gıda perakendecilerine ve daha birçok kesime yönelik soruşturmalar sonucunda yüksek para cezaları kesildi. Bu cezalara itiraz edildi. Ne kadarının ödendiğini bilmiyoruz. Ama bilinen bir şey var ki bir üründe fiyat artışı kamuoyunda tartışılınca Rekabet Kurumu devreye giriyor. Fiyatı düşürmeye yönelik bir yaptırım gibi algılanıyor.
Kırmızı et fiyatlarına yönelik olarak Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle basın açıklaması yaptı. Açıklamada özetle şu bilgilere yer verildi: "Bilindiği üzere, son zamanlarda kamuoyunun gündemini meşgul eden en önemli konulardan biri ülkemizdeki kırmızı et fiyatlarıdır. Özellikle son birkaç aylık zaman diliminde, arka arkaya gelen yüksek orandaki zamlarla, kırmızı et fiyatları önemli ölçüde artmıştır. En temel gıda maddelerinden biri olan kırmızı etteki bu fiyat artışları, ilgili diğer kamu kurumlarının yanı sıra Rekabet Kurumunun da şüphesiz ki yakın takibindedir.
Nitekim Kurumumuz 2022 yılından itibaren kırmızı et sektörüne yönelik çalışmalar yürütmekte olup sektörde faaliyet gösteren teşebbüsler ve teşebbüsler birlikleri hakkında yapılan geniş kapsamlı incelemeler halihazırda devam etmektedir. Kırmızı et piyasasına tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde mercek tutmayı hedefleyen bu incelemelerde, hem sektörün yapısal ve mevzuat kaynaklı sorunları, hem de sektördeki teşebbüslerin ve teşebbüs birliklerinin piyasa davranışları ele alınmaktadır.
Rekabeti ihlal tespit edilirse ceza kesilecek
Teşebbüslerin ve teşebbüs birliklerinin davranışlarına ilişkin incelemeler, piyasada rekabet kurallarına aykırı herhangi bir oluşum olup olmadığına odaklanmaktadır. Bu çerçevede rakip teşebbüslerin rekabeti sınırlayıcı bir anlaşma içinde bulunup bulunmadıkları, teşebbüs birliklerinin sektördeki rekabeti engellemeye yönelik kararlarının veya eylemlerinin olup olmadığı ve piyasadaki büyük teşebbüslerin perakendecilerle ilişkilerinde rekabete aykırı davranışların ortaya çıkıp çıkmadığı öncelikli olarak değerlendirilmektedir. Zira rekabet kurallarına aykırı bu davranışlar doğrudan ya da dolaylı olarak kırmızı et fiyatlarının artmasına yol açabilmektedir. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un ihlali niteliğindeki bu davranışların tespiti halinde, ilgili teşebbüsler hakkında teşebbüslerin cirolarının %10'una varan idari para cezaları uygulanması söz konusu olabilecektir.
Kurumumuz tüketicilerin beslenmesinde ve bütçesinde önemli yeri olan kırmızı etteki fiyat artışları konusunda son derece duyarlı olup sektördeki rekabete aykırı davranışların tespiti ve bu davranışların ağır şekilde cezalandırılması konusunda gerekeni yerine getirmek üzere çalışmalarına devam etmektedir."
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle'ninde açıklamasında yer verdiği gibi kırmızı et fiyatları 2022 yılından bu yana takip ediliyor. Kırmızı et sektöründeki üretici örgütleri, birlik ve derneklere sorular gönderilerek bilgi ve belge istendi.
Rekabet Kurumu Başkanlığı II. Denetim ve Uygulama Dairesi Başkanlığı, 27 Mart 2023 tarihli yazı ile Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği'nden de (TÜSEDAD) küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkla ilgili bilgi ve belgeler istedi. TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu, Rekabet Kurumu'na gönderdikleri yazıyı paylaştı.
Et fiyatlarındaki artışta sütün ve yemin etkisi
Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkta yaşananları ve piyasadaki gelişmeleri, buna bağlı olarak kırmızı et fiyatlarını gerçekçi bir dille analiz eden yazıda özetle şu bilgilere yer veriliyor:
1- Süt/yem paritesi temelde kırmızı et üretimini doğrudan etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Süt hayvancılığı yapan işletmelerin temel geliri süt satışlarından sağlandığından, çiğ süt fiyatının çoğu zaman maliyetin altında kalması; yani süt üreticisinin süt satışından kazandığı para ile hayvanlarını besleyeceği yemi alamaması (çiğ süt/yem paritesi); dişi hayvanlarını kesime göndermesi ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla, dengesizliklerin temel sebebi süt fiyatlarıdır. Çiğ süt fiyatının en düşük olduğu dönemde dahi 1 litre süt üretimi için 1,5 kg %19 ham protein içeriğine sahip yem alınabilir olması süt işletmelerinin sürdürülebilir olmaları için kritik eşiktir.
2- Et tedariki; iki ana kalem sayesinde sağlanır. Birincisi besi danaları, ikincisi ise reforme ineklerdir. Reforme inek miktarı ise, toplam dişi sığır sayısının %50 sinin %20'si olarak kabul edilmektedir. Dişi sığırların; %50'si henüz süt üretimine başlamamış genç hayvanlardan, kalanı süt veren inekten oluşur. Süt veren ineklerin her yıl %20'si reforme olarak kesime gider ve ete dönüşür.
Üretici sayısı azalıyor
3- Süt üretiminin azalması, anaç hayvan kesimlerinin artması ile doğru orantılıdır. Kooperatiflerde toplanan süt miktarları ve üretici sayıları dikkat çekici bir biçimde düşmüştür. Bursa ili Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği bölgesel olarak Türkiye'nin süt üretim merkezlerinden biri olmakla beraber süt birliğinin aktif olmaması sebebi ile destekleme almak isteyen üreticinin örgütlü satış için kaydolmak zorunda olduğu bir birliğin üye sayısı 4000 civarından 1280 civarına düşmüştür. Bu oran sahada yaptığımız görüşmeleri teyit etmektedir.
4- Süt hayvancılığının bu denli küçülmesinin ve buna bağlı et arzında meydana gelen düşüşün temel sebebi süt fiyatının düşük tutulmasıdır. Zarar eden üretici işi bırakma eğiliminde olması ve gençlerin zarar eden bir işe girmek istememesi hem köyden kente göçü arttırmakta hem de ülkemizin üretimde dışa bağımlılığını arttıracağı ortadadır.
5- Azalan dişi hayvan sayısına bağlı olarak doğan erkek sayısı da azalmakta ve bu da besi materyalinin bulunamaması anlamını taşımaktadır. Dişi hayvan kesimlerinin artması kırmızı et arzında kısa dönemde artışa sebep olmakta ve market fiyatlarının sabit kalması anlamını taşımaktadır. Ancak, buradaki en büyük olumsuz etki uzun dönemde görülmekte; besiye alınacak erkek dana bulunamadığı için kırmızı et arzı düşmekte ve buna bağlı et fiyatları yükselmektedir. Şu anda sektörümüzün içinde bulunduğu durum tam olarak budur.
Kesilen hayvanın yerine yenisi konulamıyor
Kırmızı et fiyatındaki artışta 2018 yılında ihtiyacın çok üzerinde yapılan ithalatın, Et ve Süt Kurumu'nun yanlış müdahalesi nedeniyle üreticinin sektörden çekilmesine dikkat çekilen TÜSEDAD'ın yazısında, 2018-2019'da üreticinin maliyetin çok altında karkas et satmak zorunda kaldığı ve pandeminin de etkisi ile üreticinin zararının katlanarak arttığı ifade ediliyor. Besicinin kestiği hayvanın yerine yenisini koyamadığı belirtilen yazıda şu bilgilere yer veriliyor: "Kırmızı et üretimi yapan besicilerin, besi sürelerini uzatmaları (hayvanlarını daha uzun süre ellerinde tutma), ancak 1 ay olabilmektedir. Bundan daha uzun süre elde tutmak ekonomik olarak mümkün değildir. Çünkü, besiye alınan hayvanların yemden yararlanma dönemleri bellidir ve bu süreden sonra verilen yem ile hayvanın canlı ağırlık artışı arasındaki makas açılmaktadır. Bu ise besiciye zarar olarak dönmektedir.
Son dönemde, besicilikteki asıl önemli olan konu, karkas satış fiyatından ziyade kesilen hayvanın yerine yenisini koyma maliyetinin çok yüksek oluşudur. Bu sebeple besicilerimiz, canlı ağırlık artışı az dahi olsa hayvanlarını 1 ay kadar ellerinde tutmakta ve sonra kesime sevk etmektedirler. Temel sorun yine anaç hayvan kesimlerine dayanmaktadır.
Besi materyali dediğimiz biyolojik canlı bir hayvandır ve belirli bir süre yediği yem ile ekonomik bir ağırlık artışı olmaktadır. Dolayısıyla uzun süre (1 aydan fazla) kesime gönderilmeden elde tutulması ekonomik olarak zarar anlamı taşımaktadır. Bu nedenle kesime uzun süre geç gönderilmesi mümkün değildir.
Kesimden sonra ise; besicilerin karkas eti depolama kapasitesi ve kabiliyeti bulunmamaktadır. Çünkü karkas et ancak dondurularak depolanabilmekte olup; bu depolar ise ülkemizde kesimhanelerde ve özel şahıslarda bulunmaktadır."
Özetle, Sencer Solakoğlu başkanlığındaki TÜSEDAD'ın yazısında, benim bir yazıma da atıfta bulunularak kırmızı et fiyatlarının neden arttığı, çözümün ne olduğu çok net olarak ortaya konuluyor. Yıllardır bunları anlatıyor ve yazıyoruz. Umarız bu kez dikkate alınır.
TÜSEDAD'IN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- İktisadi olarak hem arzın düştüğü hem talebin düştüğü bir dönemde fiyatı arttıran tek unsur arzın düşüş hızının daha keskin olmasıdır.
- İthalat ile ülkemiz çiftçisini ikame etmek çok yönlü bir hatadır. Sıkıştığımız yerde yabancı üreticiyi destekleyerek arzı arttıramayacağımız ortadadır.
- Kısa vadede kontrollü ithalat harici bir çıkış yolu yoktur. Kasaplık ve karkas ithalatı serbest piyasaya açılması mahsurludur. Bu üreticiyi çok zor duruma sokacak ve üreticinin sayısının hızla azalmasına sebep verecektir. Kontrollü ithalat ile kamunun ihtiyacının karşılanması kısa vadede tek çözüm olarak görmekteyiz.
- Orta ve uzun vadede yapılması gereken süt hayvancılığının kontrollü üretim planlamasının yapılıp, verimliliği arttırıcı faaliyetlerde bulunmak suretiyle üretimi planlı bir şekilde arttırıp fazlalık oluşacağı durumda süt tozunu dünya piyasalarında aktif pazarlamamızdır. Bu durumda hem ihracatçı konumda oluruz hem et ihtiyacımızı iç piyasadan karşılayabilecek bir konuma geliriz.
- Büyükbaş besiciliğinde, süreç anaç hayvanın gebeliği ile başlamaktadır ki bu süre 9 ay 10 gündür. Ülkemizde buzağı ölüm oranı %10-15 civarında iken bu rakam dünyada %5 civarındadır. Sadece bu aşamada yapılacak iyileştirmeler ile ülkemizin kırmızı et açığının kapatılması mümkündür.
- Ülkemizdeki et üretim maliyetinin yüksek olmasının bir diğer sebebi ise, ülkemizdeki meraların besleyici değerinin düşük olması ve hastalık yayılım riski nedeniyle meralardan yeterince yararlanamıyor olmamızdır. Oysa; mera ıslahı ile besi hayvanlarının meralardan yüksek miktarda yararlanmasının sağlanması ile üretim maliyetleri önemli ölçüde düşürülebilecektir.
Ali Ekber YILDIRIM/ Ekonomim